GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:115
Tarih:21.07.2020

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 216 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 61'inci maddesi için vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, bu arada yeni göreviniz hayırlı olsun.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Tabii, dün 20 Temmuzdu. Ben Mersinli olduğum için, Kıbrıs bizim açımızdan fevkalade önemlidir. Aramızda 40 millik bir deniz var Kıbrıs'la ve çok çok genç yaşlarda, ben, deniz kenarında beklerken Silahlı Kuvvetlerimizin uçaklarının Kıbrıs'a doğru gökyüzünden akışını seyretmiş bir kişi olarak karşınızdayım. Kıbrıs deyince tabii Rauf Denktaş'ı, Mukavemet Teşkilatını hatırlıyoruz ama asıl önemli olan, yakın dönemde, yaşadığımız süreçte Annan Planı'nı hatırlıyoruz mesela, Annan Planı'nı; "Yes, be annem"cileri hatırlıyoruz; Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Avrupa Birliğine geçişi konusunda garantör ülke olarak Türkiye'nin onay verdiğini hatırlıyoruz; Rauf Denktaş'a yapılan hakaretamiz hareketleri hatırlıyoruz. Onun için, bıkmadan, yılmadan, usanmadan Kıbrıs davasının millî bir dava olduğunu vurgulayarak yolumuza devam edeceğiz ve hiçbir zaman Kıbrıs'ın bir Yunan adası olmasına da Türk milleti olarak asla izin vermeyeceğiz arkadaşlar. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

Teklifin 61'inci maddesi özellikle Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 73'üncü maddesinden sonra gelmek üzere, ara bulucuya gitme şartlarını düzenliyor ve tüketicinin her anlamda korunması, haklarının teslimi sağlanarak, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na hüküm konularak güçlendirmiş oluyor.

Değerli milletvekilleri, biz kanun teklifinin 40'ıncı maddesinde de söz aldık, birtakım sorunlara değindik ve Türkiye'nin, asli güzergâhına döndürülmesi, uçuruma doğru giden bir araç misali tehlikeli gidişattan çevrilmesi yönünde uyarılarımızı özellikle AK PARTİ'ye ve iktidara ikazen bildirdik, dedik ki: Takatiniz yoksa bırakın, takati olanlar gelsin, ülkeyi onlar yönetsin. Eski Yunan filozoflarından Eflatun'un bir sözü vardır, der ki: "Devleti korumakla yükümlü olanlar, farkında olsun veya olmasın, devleti yıkmada kararlı iseler o devleti hiçbir güç yıkılmaktan kurtaramaz." Şimdi buna benzer bir ortamı, maalesef, AKP bize yaşatıyor. Bundan çıkılması gerekiyor. Ve bu söz, bütün devlet yöneticilerine aslında bir yol gösterici mahiyet arz etmektedir.

Devlet her zaman kalıcıdır arkadaşlar, kalıcı olmak da zorundadır. Devlete saldırı doğrudan millî onura, istiklale, bağımsızlık ve egemenliğe saldırı anlamı taşır; bu sebeple, devlet düşmanlığı Türk milletinin fıtratına aykırıdır. Biz her ortamda ve her zaman devlet husumetinin karşısında kaya gibi duruyoruz ve durmaya da devam edeceğiz. Tabii, devletin dışında bir de "düzen" kavramı vardır. Yaşamakta olduğumuz AKP düzeni kendi anlayışı, kendi yorumu, kendi icraatları ve partizanlığıyla tam bir otokrasi politikaları içermektedir. Yoksulluk artmış, işsizlik zirve yapmış, enflasyon ve işsizlik adeta rekor kırmış, dış politikada gerilemeler yaşanıyor, gelir dağılımında makas alabildiğine açılmış, dış ve iç borçlarda görülmemiş rakamlarla karşılaşıyoruz, intiharlar artık bir Türkiye klasiği hâline gelmiş. Partizanlığın tüm kurum ve kuruluşları felç ettiği AKP düzeninin artık sürdürülebilir olması mümkün değildir.

Değerli milletvekilleri, eski Dışişleri Bakanlarından Sayın İhsan Sabri Çağlayangil'in bir sözü var diyor ki: "Siz eğer Orta Doğu'da bir yemeğe gittiğinizde davetli listesinde yoksanız mutlaka menüde adınız var demektir."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Çelik.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Demek ki sağlıklı dış politikanın yürütümünde biz bu görüşlere, bu tecrübelere, deneyimlere özel olarak önem vermek zorundayız. Onun için bugün tartışılan konulara baktığımız zaman hepsi yapay. Algı yönetimine dayalı bir tartışma ortamına itiliyoruz tıpkı Ayasofya ve diğerlerinde olduğu gibi. Hâlbuki biz millî ve manevi değerlere bağlı insanlarız. Niçin bizi buraya sürüklüyorlar? Çünkü toplumu, Türkiye'nin gerçeklerinden alabildiğine uzaklaştırmak istiyorlar ve AKP düzeni işte bize bunu dayatıyor. Onun için biz, gençlik yıllarımızda şöyle bağırırdık: Yaşasın devlet, yıkılsın düzen.

Yaşasın devlet, yıkılsın AKP düzeni diyor hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)