GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:115
Tarih:21.07.2020

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.

1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'yla hukuk yargılamasının daha hızlı ve etkin yürütülmesi, ayrıca yargılama sürelerinin kısaltılması amaçlanmıştı. Diğer yandan, 2011 yılından bugüne kadar 19 defa 6100 sayılı Kanun'da değişiklik teklifleri görüşüldü. Bu bağlamda, bazı maddeleri değiştirildi, bazı maddelerinde yer alan hükümler de Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. 6100 sayılı Kanun'un Anayasa Mahkemesince iptal edilen hükümlerinden kanunda düzenlenen yargılama aşamalarının her biri için tebligat yapma zorunluluğuna, davaya son veren taraf işlemlerinde verilecek karar türünden geçici hukuki korumalara kadar pek çok düzenleme yargılamayı uzattığı, gereksiz emek ve mesai sarfına sebep olduğu, uygulamada belirsizlik ve tereddüt oluşturduğu gibi ifadelerle karşılanmıştı.

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle önerilen düzenlemeler teklif sahiplerince "reform" olarak nitelendiriliyor ancak geçmişte de yargılamanın hızlandırılması amacıyla "reform" adı altında düzenlemeler kanunlaşmış, sorunların çözümü maalesef mümkün olamamıştı. Sadece bu kanunun özelinde bile, elde edilmiş bu kadar olumsuz tecrübeye rağmen, hâlâ kanun değişikliğiyle yargılama sürelerinin hızlanabileceği anlayışı yargımızın içinde bulunduğu temel sorunu gözler önüne seriyor. Bağımsız ve tarafsız yargı tesis edilmeden, yargıya olan güven sağlanmadan, temel hak ve özgürlükler korunmadan, yapısal konularda sorunlar çözüme kavuşturulmadan yapılan kısmi düzenlemeler yargılamayı hızlandırmayacak ve diğer konularda yaşanan sorunları da gideremeyecektir. Alelacele bir şekilde, ilgili kurumların, kişilerin görüşleri alınmadan getirilen bu tür düzenlemelerle mevcut düzenlemelerin sistematiği bozulmakta ve uygulamalar yerleşmeden yeni değişiklerin yapılması zorunlu hâle gelmekte.

Toplumumuzun yüzde 80'e yakını yargıya güvenmiyor maalesef. Cumhuriyet tarihimiz boyunca yargıya güvenin bu kadar az olduğu bir dönem hiç olmamıştı. AK PARTİ iktidarınca Türkiye'de siyasi tartışmalarda veya siyaseten girdiği çıkmazlarda yargının bir araç olarak kullanılması, bu güvensizlikteki en büyük etken. Siyasi iktidar tarafından yargı yoluyla yapılan müdahalelerle yargının güven kaybetmesi ve siyasallaşması, uzun tutukluluk sürelerinin cezaya dönüşmesi, adil yargılanmanın önünü açacak düzenlemelerin yapılamaması ülkemizde yargının temel sorunları.

Anayasal ve ilgili hukuk metinleri, kendilerine ihtiyaç duyulduğu ilk günden bu yana iktidarı dizginlemek amacı da taşır. AK PARTİ iktidarınca gerçekleştirilen kanun değişiklikleri ise yargının bağımsızlık ve tarafsızlığını sağlamaktan ziyade yargı yoluyla nüfuz etmeye yönelik düzenlemeler oldu. Yargıdaki temel sorunların çözümünü öncelikle tartışıp değerlendirmek yerine alelacele bir şekilde ilgili kurum ve kişilerin görüşleri alınmadan düzenlemeler yapılıyor. Bu tür düzenlemeler mevcut işleyişin uyumunu etkilemekte ve hedeflenen neticelere ulaşılamamakta.

Demokrasi kültürümüze ve yüz elli yıla yaklaşan parlamenter sistem tecrübemize rağmen tartışmadan, sadece kanun değişiklik teklifleriyle adalete ulaşılabileceği fikrine sahip olmak sağlıklı değil. Her şeyden önce milletin devlet yönetme iradesindeki payının en üst noktasında olan parlamenter demokratik sistemi tekrar gündemimize almalıyız. Bu bakımdan, her vatandaşımız için hukukun üstünlüğü, basın ve ifade özgürlüğü ulaşılabilir olursa toplumsal refahı da sağlayabiliriz. Ayrıca, hukuka güven, öngörülebilirlik yerli ve yabancı yatırımcı için de son derece önemli. Ekonomik kalkınma ve istikrar, hukuka güvenin yüksek olmasıyla doğru orantılıdır.

Değerli milletvekilleri, ceza yargılamasının en önemli faaliyeti, ceza uyuşmazlığı hakkında adil süre içerisinde yargıya varmaktır. Mahkeme, hüküm faaliyetlerini yerine getirmeden önce duruşmada ortaya konulan ve tartışılan delilleri serbestçe değerlendirerek bir sonuca ulaşmalı, suç işlediği iddia olunan taraf hakkında vicdani kanaate göre bir karar vermeli.

Sözlerimin sonunda, yapılması gereken esas düzenlemenin hukukun üstün, yargının bağımsız ve adaletin herkes için olduğu bir Türkiye olması gerektiğini ifade eder, Genel Kurulunuzu saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)