| Konu: | Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 115 |
| Tarih: | 21.07.2020 |
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin yürürlük maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Artık sayısını hatırlayamadığımız değiştirilen yargı paketlerinin bir diğeri daha Genel Kurulumuzda. Paket paket yargı, torba torba kanun. Malum salgın üzerine gözünü kulağını Meclise dikmiş olan vatandaşımız yine sukutuhayale uğramıştır. Umuyor ve diliyordum ki Meclis kapanmadan gerçekten vatandaşın beklentilerini karşılayacak bir kanunu ortak bir akılla hep birlikte çıkarabilseydik ama yine olmadı. Bu nedenledir ki AK PARTİ'si paket paket yargı dağıtmaya devam etsin, ben ülkenin gerçek gündemini; kaynak sorunu ve kaynakların nasıl tüketildiği meselesi üzerine konuşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Covid-19 salgınının başlamasıyla birlikte Sayın Cumhurbaşkanımız dedi ki: "Biz bize yeteriz." IBAN numaraları verildi "Kim bizimle beraber, kim değil?" kayda alındı. 2 milyar 100 milyon 418 bin lira bağış toplandı ancak geçen hafta görüldü ki bu paraların akıbeti belli değil, aynı 15 Temmuz şehitleri için toplanan paraların akıbetinin belli olmadığı gibi.
Bu ülke Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine neden geçti? Bütün kararlar tek bir merkezden alınsın, vakit kaybı önlensin, işler ve işlemler hızlansın, ülke şaha kalksın, bu sistemi dayatanların gerekçeleriydi. Şimdi, soruyoruz Cumhurbaşkanına: Paralar nerede? "Ben bilmem, Aile Bakanı bilir."
Sayın milletvekilleri, biz ülke olarak gerçekten birbirimize yeteriz. IBAN dağıtmaya, dayanışma kampanyaları düzenlemeye hiç gerek de yok. Bakınız, geçtiğimiz iki hafta KİT alt komisyonları toplantıları vardı. Biliyorsunuz, KİT'ler Sayıştay denetimine bağlı. Her milletvekili arkadaşıma Sayıştayın KİT'lere ilişkin hazırladığı raporları okumalarını tavsiye ediyorum, hatta iktidar partisi milletvekillerine tavsiyem, bu raporları okuyup Sayın Cumhurbaşkanını da bilgilendirmeleri. Anladığım kadarıyla, her zor durumda vatandaştan IBAN isteyen Sayın Cumhurbaşkanının KİT'lerin mal varlığından, KİT'lerin nasıl yönetildiğinden, KİT'lerin taşınmazlarının nasıl çürümeye terk edildiğinden, üretim yapabilecek durumda olan KİT'lerin nasıl sadece arpalık olarak kullanıldığından haberi yok. KİT'lerin taşınmazları esrarkeşlerin barınakları olmuş. KİT'lerin atıl fabrikaları etrafın can ve mal güvenliğine zarar gelmesin diye belediyecilerce yıkılıyor. O kadar ilgisizler ki yöneticilerinin binalar yıkıldıktan sonra haberi oluyor. Öyle kurumlar var ki yapacakları işleri kalmamış "Bari otopark işletelim, emlak danışmanlığı yapalım." diye kendilerine iş arıyorlar. Kimi diyor ki: "Biz özelleştirileceğiz, ondan çalışmıyoruz." Bakıyoruz, özelleştirme kapsamında mı? Hayır. Bakıyoruz bazı kurumlara, Sayıştay 2015, 2016, 2017'de uyarmış; yetmemiş 2018'de de yine aynı uyarıyı yapmış. Kuruluşun verdiği cevap "Sayıştayın önerisi doğrultusunda işlem yapılacaktır."
Değerli milletvekilleri, kamu iktisadi teşebbüslerinin kuruluş amacı neydi? Ekonomik kalkınmanın kamu mantığıyla çalışan kurum ve kuruluşlar eliyle yürüyemeyeceğinden hareketle, devlet, sermayesini kendisinin karşıladığı ama ticari esaslara göre faaliyet gösterecek kuruluşlara ihtiyaç duymuştur. Bu kuruluşlar özel sektörün başaramadığı ya da girmek istemediği işleri yapacak, devlet bu alanda özel sektöre öncülük edecek ve en önemlisi, kamu kuruluşları olmasına rağmen özel sektör mantığıyla hareket edecekti. Nedir özel sektör mantığı? Kâr etmek.
Komisyonumuzda şu anda denetime tabi 73 kuruluş var. Doğrudan KİT diyebileceğimiz kuruluş sayısı 22; geri kalanı bağlı ortaklıklar, özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar, kamu iktisadi kuruluşları ve özel kanunlara göre denetimini yaptığımız kuruluşlar.
AK PARTİ'sinin yıllardır KİT'lerin üzerinde yürüttüğü politika belli. Tabii, bu politikanın halkın aynasına yansıyan görüntüsü de belli: Kâr ediyorsa sat, kâr etmiyorsa böl, satamıyorsan hazineye kat, kattığını da yandaşlara vereceğin büyük ölçekli işlerde teminat olsun diye Varlık Fonunun portföyüne ekle, bir kısmını da yönetim kurullarına atamak üzere eş dost, akraba ve partililerin istihdamı için kullan.
Kamu iktisadi teşebbüsleri eğer Hükûmetin maddi bir beklentisi yoksa kaderine terk edilmiş durumda. Sayıştayın denetimini yaptığı kuruluşlar ortak karar almışçasına faaliyet zararı açıklıyorlar. Kazara kâr eden bir kuruluş varsa ona da görevlendirme yükümlülüğü verip kârına Hazine el koyuyor. KİT'lerden hazineye aktarılan paralara tabii ki sözümüz yok ancak aktarılan kaynak doğru adrese gitmiyor, vatandaşın cebine gitmesi gereken para "Biz bize yetenler"e gidiyor.
2018 yılı itibarıyla KİT'lerin borcu 77,5 milyar lira. Bu rakamı açıklayan Sayın Berat Albayrak, namıdiğer damat bey. Peki, hiç iş yapmayan KİT'ler nasıl bu kadar borç biriktirebiliyor? Sorulması gereken tam da bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Öztürk.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Varlık Fonuna devredilene kadar kâr eden kuruluşlar zarara geçmiş, diğerlerinin birçoğu da tabela kuruluşu hâline gelmiş; yönetimi var, binası var, arabası var ama çalışacak personeli yok. Neden? Çünkü KİT'lere personel alımı yapılmıyor. Borç bu kadar çok olunca KİT'lerin denetlenmesi de anlaşılan Hükûmetin yani sizlerin işine gelmiyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)