GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:116
Tarih:22.07.2020

ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyayı saran pandemi sürecinde insanlık olarak bilim ve bilimsel kurulların önemini bir kez daha anladık. Bu yüzden kurullara üye seçimlerinde liyakatin ön planda tutulup yakınlığın değil akademik çalışmaların esas alınması gerekmekte. Ancak bu şekilde Türk akademisini dünyada hak ettiği yere hep beraber getirebiliriz.

Görüştüğümüz madde Türkiye Bilimler Akademisi başkan ve yardımcılarının özlük haklarındaki sorunların giderilmesi amacıyla Meclis gündemine getirildi. Elbette, hiçbir akademisyenin mağdur edilmesini istemeyiz. Bu sebeple gerekli değişiklik yapılarak sorun kökünden çözülmelidir. Aslında, geçtiğimiz yıl bu konuyla alakalı bir düzenleme yapılmıştı ancak o görüşmelerde bu konu gündeme getirilmedi. Görüyoruz ki pandemi herkesin aklını başına getirmiş. Ama neden bürokrasiden kimse geçen sene burada "Bir eksiklik var." demedi? Yine, görüyoruz ki başkanlık sistemi deneme yanılmalarla, hazırlıksız ve verimsiz bir şekilde sürdürülüyor.

Peki, ülkemizin en itibarlı kurumlarından birisi olan Bilimler Akademisinde bu sorun neden yaşanıyor? Sebebini siz de çok iyi biliyorsunuz. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçerken yeni sisteme uyum çerçevesinde birçok değişiklik yapıldı. "Eskide kaldı." diyerek kaldırdığımız, yenisini çıkarttığımız kararnameler, yasalar içerisine eklemeyi unuttuğumuz hükümler yüzünden biz her hafta yeni bir değişikliği burada konuşmak zorunda kalıyoruz. TÜBA'nın kuruluşu olan, 1993'ten beri mevzuatında yer alan hüküm bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde yer almayınca, doğan sorunları Meclis olarak biz düzeltiyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi redaksiyon merkezi değil, yasamanın kalbidir ve bu, asla aklımızdan çıkarmamamız gereken bir gerçektir.

Değerli milletvekilleri, Temmuz 2018'den beri çıkartılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, devletimizin idari teşkilatında kalıcı ve kontrolsüz değişikliklere sebep oluyor. İçeriklerini tartışma fırsatımız dahi olmayan bu kararnamelerle onlarca kamu kurum ve kuruluşu ya başka bir kuruma bağlandı ya da kapatıldı. Bir kararnameyle kapatılan kurum, diğer kararnameyle tekrar açıldı. Yeni açılan bir kurumsa başka bir kararnameyle ya devredildi ya da kapatıldı. Bu kurumlarda görev yapan deneyimli bürokratlarsa ya emekli ediliyor ya da hiç alakaları olmayan pasif görevlere çekiliyor. Devletin kurumları kördüğüm oldu, çalışamıyor. Cumhurbaşkanı kararları ve kararnameleri o kadar plansız ve kısa dönemli hazırlanıyor ki neredeyse 2 kararnameden 1'isi daha öncekileri düzeltmek için çıkarılıyor; şimdiye kadar gördüklerimiz yalnız tespit edilebilenler. Ekim ayında gelip "Pardon, şu kanuna bu hükmü ekleyelim, unutmuşuz, hadi onu da ekleyelim." demeyeceğinizin garantisi var mı? Yok.

Devlet yönetmek dikkat, ciddiyet ve liyakatli kadrolar ister. Devleti yönetmek devlet gibi davranmakla mümkündür. Bugün o noktada mıyız? Kesinlikle değiliz.

Değerli milletvekilleri, plansızlıktan bahsetmişken, 27'nci Dönemin Üçüncü Yasama Yılının sonuna yaklaşmış bulunuyoruz. Bu süreçteki Meclis ve Cumhurbaşkanlığı karnesine baktığımızda, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bizler 1.549 maddeyi görüşerek 106 teklifi yasalaştırırken -ki bunların 53'ü uluslararası anlaşmalar olmuş- Cumhurbaşkanlığı ise 64 kararnameyle 2.229 maddeyi kelimesi dahi tartışılmadan ve gerekçesiz bir şekilde yürürlüğe koydu. Ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak yasalaştırdığımız tekliflerin 26'sını da torba düzenlemeler oluşturuyor. Vaatleriniz arasında "Artık torba yasa olmayacak." iddiası vardı fakat yeni sistemde görüyoruz ki görüştüğümüz kanunlar artık genelde torbadan çıkıyor.

Yüz elli yıllık Türk Parlamento tarihimizin en işlevsiz yıllarını bu dönemde yaşıyoruz. Yeni getirdiğiniz sistemin yasama mantığının, teklif ve kararnameleri hazırlama biçiminin ne kadar yanlış ve hatalı olduğuna hep beraber şahitlik ediyoruz. Milletten aldığımız yetkiyle onların faydasına yasalar çıkarmak için yemin ettiğimiz bu çatı altında hepimiz daha ciddi ve daha dikkatli olmak zorundayız.

Değerli milletvekilleri, kuvvetler birliği demokrasinin celladıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.

Başkanlık sistemi, yaşadığımız bu verimsiz, sürekli aksayan, kuvvetler ayrılığından her gün uzaklaşan yasama süreçlerinin ana kaynağıdır. Bu nedenle, iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemle değiştirilmesi gerektiğini bir kez daha ifade ediyor, yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)