GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:116
Tarih:22.07.2020

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de söz konusu kanun teklifinin 3'üncü maddesi için vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, yine bir torba kanun teklifiyle karşı karşıyayız. Aslında torba kanun, kural olarak istisnai bir durumdur. Kanun teklifleri, Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine uygun olarak verilmeli, Türk Anayasa sistemine daha fazla zarar verilmemelidir. Diğer taraftan teklifleri Plan ve Bütçe Komisyonundan geçirerek Genel Kurula indirme kolaycılığı, tam bir görgüsüzlük örneğidir.

Teklifin 3'üncü maddesi, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu'nun geçici 23'üncü maddesinin üçüncü fıkrasına kısa çalışma ödeneğini 31 Aralık 2020 tarihine kadar Cumhurbaşkanının uzatmasına imkân tanıdığı bir madde.

Değerli milletvekilleri, İşsizlik Sigortası Kanunu değişikliği konuşulurken İşsizlik Sigortası Fonu'nun önemini dikkatinize sunmak istiyorum. Fon, 2000 yılından beri güçlenerek buralara kadar gelmiş ve önemli işlevler görmüştür. Ne var ki son iki yılda yıpratılan, hatta çökertilen bir fon hâline gelmiştir. Covid-19 sürecinde ücretsiz izin ve kısa çalışma ödeneğinin çok düşük meblağlara bağlanmış olması toplumun, genel olarak kitlelerin büyük bir açlık ve yoksulluğa mahkûm edilme gerçeğini önümüze getirmiştir.

Değerli milletvekilleri, İşsizlik Sigortası'nda bulunan 131 milyar Türk lirasının akıbeti de meçhuldür. Fon paralarının, amacına uygun harcamalar yerine israf ve kötü yönetimin, nepotizmin, kötü icraatlarına akıtılması tam bir vebaldir. Gerçi sadece fon değil istismar ve istimal edilen, genel olarak Türkiye Cumhuriyeti bütçesi de istismar edilmiştir, edilmektedir; yetmedi tüm madenler, değerli arsalar, imtiyazlar, tesisler, ticari faaliyet alanları, ihaleler vesaire hepsi.

Bunlar da yetmiyor değerli milletvekilleri, örtülü ödenek yoluyla beslenen milyonlarca yabancı, Suriye'de, Libya'da. Suriyelilerden 546 bin kişinin Türk vatandaşlığına geçirildiğini duyuyoruz. Peyderpey 5 milyon Suriyelinin, Türk vatandaşlığına geçirileceği konuşulmaktadır. Resulayn, El Bab, Afrin ve İdlib bölgelerinin ekonomisinin Türkiye'ye entegre edildiği duyumu alıyoruz. Türkiye'nin millî emniyeti ve hariciyesi, ümmetçi ve Arapçı değil, millî nitelikli olunmasını emreder. Jeopolitiğimiz ve müktesebatımız, bize bu istikameti gösterir. Mesela, Çin Halk Cumhuriyeti'ne karşı Doğu Türkistan'da yapılan katliam ve soykırımlarla, Azerbaycan'ın Ermenistan saldırısı karşısında toprak bütünlüğünün mutlaka korunması, Kırım Türklüğünün varlığının korunması, Rusya'nın ilhakına karşı durulması, Balkanlar ve Orta Doğu'daki kardeş Türkmen topluluklarının korunması, Ege'de işgal edilen adaların ve kayalıkların geri alınması, yurt dışı Türklerinin sorunlarıyla azami ölçüde ilgilenilmesi millî politikadır. İşte, AKP bu politikanın yürütücüsü değil. AKP ihvan siyasetiyle, İbni Haldun'un "bedevi ve hadari" ikileminin arasına sıkışmıştır.

İbni Haldun demişken AK PARTİ'nin adaletsiz bir düzene savrulduğu anlamı da çıkar. Yani adalet kavramını ortadan kaldırıyor. Şimdi, adalet olmazsa devlet olmaz. İbni Haldun diyor ki: "Diğeri de ordu, bir milleti ayakta tutan." Şimdi, ordunun başına çuval geçiriliyor. Şemdin Sakık tanık, Türk Ordusu sanık oluyor. "Ergenekon" adını kirletiyoruz, kirletiyorsunuz; "Balyoz casusluk" diyoruz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - ...ve ordunun kozmik odasına giriliyor, Hendek savaşlarına sürükleniyor Türk Ordusu Güneydoğu'da ve nihayet, FETÖ'nün işgaline uğratılıyor; yetkileri, kurumları, okulları, tesisleri elinden alınıyor ve başa dönersek, yine İbni Haldun'a atıfla "Ordu olmadan devlet olmaz." Bunu beş yüz yıl önce söylemiş İbni Haldun ama acaba şunu diyorum: Vatansever, inançlı ortalama bir Türk insanı olarak bu değerlendirmeler ışığında, AK PARTİ iktidarını nereye koyacağız? Size soruyorum.

Değerli milletvekilleri, sürem az kaldığı için konuyu bağlıyorum. Gerçekten toplumumuzun büyük bir hayat pahalılığı ve yoksulluk, işsizlik girdabında çırpındığını bilelim, esas gündemin bu olduğunu unutmayalım diyorum, önergemizin kabulünü diliyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)