| Konu: | İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 117 |
| Tarih: | 23.07.2020 |
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Hukuk ve yargının çöktüğü günlerden geçiyoruz. Türkiye hukuk güvencesi konusunda 128 ülke arasında 107'nci sırada. Bunu neden söylüyorum: Ebru ve Aytaç hakkında birkaç söz söylemek için. Türkiye'de hukukun bu kadar kötü olduğu bir dönem yaşanmıyor, adaletin bu kadar yerlerde olduğu bir dönem yaşanmıyor. Fakat iktidar temsilcilerinden sık sık şu sözü duyuyoruz: "Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir." Hayır, hukuk uzun bir süredir Türkiye Cumhuriyeti'nde -zaten çok zayıftı- ortalarda görünmüyor.
Bakın, Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal açlık grevindeydiler, ölüm orucuna gittiler ve şu anda ölümün eşiğindeler. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir sorumluluğu var, insanları yaşatma sorumluluğumuz var. Ebru ve Aytaç'ı yaşatmak için bir şeyler yapmalıyız. Yargıtayda dosyaları, Yargıtay hâlâ bekliyor; ölmelerini mi bekliyor, Yargıtay ne bekliyor? Bu hukukçular toplam 159 yıl ceza almışlar. 2 avukat ve diğer avukat tutuklular ne yapmış olabilirler 159 yıl hapis cezası almak için? Gizli tanıklarla, sahte tanıklarla yapılan bu mahkemeler geçersizdir. Ebru ve Aytaç için mutlaka adalet sağlanmalıdır; bir an önce onların yaşama tutunmaları için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız, adil yargılanmalarının önünü açmalıyız. Bu Meclisi ben burada göreve davet ediyorum, daha fazla vaktimiz yok. Murat'ı kaybettik, İbrahim'i kaybettik, Helin'i kaybettik. 21'inci yüzyılda, 2020'de Türkiye'de insanlar adalet için bedenlerini açlığa yatırdılar ve öldüler. Ebru ve Aytaç yaşasın diyorum, ivedilikle gereken yapılsın, Yargıtay dosyayı incelesin diyorum.
Değerli arkadaşlar, mevcut yasa maddesi için, 6'ncı madde için çok şey söylendi aslında ama tabii ki böyle palyatif çözümlerle Türkiye'deki işçi sınıfının, emekçilerin sorunları çözülemez, sorunlara çare bulunamaz. Aslında Türkiye 2018'den beri derin bir krizde bulunuyor ve bu ekonomik krizden hep ekonomik krizi öteleyerek, erteleyerek bir şekilde ayakta kalmaya çalışan bir iktidar var. Kimin üzerine basıyor bu iktidar? İşçilerin, emekçilerin üzerine basarak ayakta kalmaya çalışıyor. Herhangi bir programı yok, planı yok, sadece küçük küçük parçalara ayırarak tepkileri azaltıcı bazı önlemler alıyor. Bu kabul edilemez diye düşünüyoruz. O yüzden daha ciddi ve daha köklü çözümlere ihtiyacımız var.
Soma faciasından tam bir yıl sonra -o zamanın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan- Soma işçileriyle oturdular ve 15 maddelik bir anlaşma imzaladılar bakın. Ve bu anlaşma Soma işçilerinin mağduriyetlerini gidermek için Hükûmetin alması gereken önlemleri içeriyordu. Bu önlemlerin hiçbiri alınmadı yani verilen sözlerin hiçbiri demeyeyim, yanlış olacak fakat büyük bir çoğunluğu yapılmadı, gerekirse madde madde de sayarım. Yani bunun altında Erdoğan'ın imzası var, Erdoğan'ın her söylediğini, iki dudağı arasından çıkan her şeyi yapan bir iktidar ve onun ortağı var. Burada da onları göreve davet ediyorum. Nedir bu? Örneğin, Uyar Madencilik için bu anlaşmada söz verilmiş, Uyar Madencilikle ilgili bir söz verilmiş, denmiş ki: "Uyar Madencilikte çalışan, işsiz kalan işçilerin alacakları tazminatlar bir yasa çıkarılarak ödenecektir." Bunun altına Erdoğan imzasını atmış. Eğer biraz önce soru-cevap kısmına girebilseydim soracaktım: Uyar Madencilik bu dosyanın içerisine neden girmiyor? Dün de sordum fakat herhangi bir cevap da alabilmiş değiliz. Burada Işıklar kadar, Atabacası kadar, Güventepe kadar aslında Uyar Madencilik de... Aslında Türkiye'de kıdem tazminatını alamayan, işten atılan bütün işçilerin alacakları için çözüm üretmek gerekiyor. Yani bunu ille de TKİ'nin ödemesi gerekmiyor, ille de devletin ödemesi gerekmiyor. Bu patronlar zevküsefa içinde yaşarken işçilerin haklarını vermiyorlar. İşçilerin ücretini vermeyip bir eli yağda bir eli balda yaşayan bu işverenlerden bir şekilde devlet işçilerin haklarını...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Devlet, sadece ve sadece İş Yasası'nı uygulasa, sadece ve sadece İş Güvenliği Yasası'nı uygulasa bile bu kapitalistlerden işçilerin birçok hakkını alabilir, işçilere iade edebilir; patrondan alıp işçiye verebilir ya da kendi verip rücu edebilir işverene fakat bunların hiçbirini yapmıyor. İhbar tazminatı, ödenmemiş ücretler, fazla mesailer, iş kazası tazminatları, sosyal haklar, sakat kalanların ve malullerin tazminatları gibi birçok hak gene bu yasa kapsamına mutlaka alınmalı ve tüm emekçilerin, işçi sınıfının haklarıyla ilgili olarak yasaların hayata geçirilmesi için çaba sarf etmeli diye düşünüyorum.
Bir de değerli arkadaşlar, kısaca bir şeye daha değinmek isterim: Bakın, Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk geçenlerde mevsimlik tarım işçilerinin yanına gidiyor ve onların çocuklarıyla görüştüğünü söylüyor. Böyle bir şey yok, orada çalışan çocuklardır. Bu konuda sizin dikkatinizi çekmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Çok teşekkürler Sayın Başkan.
"Tweet" atmış, diyor ki: "Geçtiğimiz pazar günü mevsimlik işçilerin çocuklarıyla tarladaydım. Yaz tatili kitaplarını bir salkım domatese takas ettim." Öğretmenlere sesleniyor: "Siz de gidin ve onlara kitap verin." diyor. Sayın Selçuk, biliyorum, siz emekçi sınıfından gelmiyorsunuz, bir patronsunuz, özel okullarınız vardı, belki o yüzden bilmiyorsunuz; çocuklar tarlalarda çalışıyor; yaklaşık 700 binin üzerinde çocuk tarlalarda çalışıyor. Onların eğitime erişmesi için ne yapıyorsunuz? Bunu düşünmelisiniz. "Çocuk işçiliğine hayır" diyebilecek misiniz? Size bunu soruyoruz. Bunun için çaba harcamalısınız. Biz burada çocuk işçiliğine hayır diyoruz. Hükûmeti çocuk işçilerin olmadığı bir Türkiye için göreve davet ediyoruz.
Çok teşekkürler Sayın Başkan. (HDP sıralarından alkışlar)