| Konu: | İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 117 |
| Tarih: | 23.07.2020 |
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) - Sayın Başkan, değerli üyeler; Evliya Çelebi'nin "Dünyada Van, ahirette iman." dediği Van'dan bazı konuları gündeme getirmek istiyorum. İktidarın valisiyle, kayyumuyla, yasaklarıyla ortaya çıkardığı enkaz listesini sunmaya çalışacağım.
Nüfusu 1 milyon 300 binin üzerinde olan Van; gölü, Akdamar Kilisesi, Muradiye Şelalesi, Kanispi suyu, Başkale travertenleri, peribacaları ve kalesiyle bölgemizin muazzam şehirlerinden biridir. Yüz yılı aşkındır yaşanan yıkım, asimilasyon, çarpık kentleşme ve zorunlu göç kentin doğal ve tarihî güzelliğini hâlâ gölgeleyememiştir. Ancak bu güzel ilimize gerek rantçı, kapitalist müdahale gerekse AKP'nin ekoloji düşmanı politikaları günden güne zarar vermektedir. Halkın iradesiyle sandıkta çıkamayan zorba iktidar, iki dönemdir Van halkının iradesini gasbetmektedir. Hesap vermeyen, şeffaf olmayan bu hukuk dışı idare Van halkının kamburu olmuş durumdadır. Her türlü etkinlik, eylem ve açıklama tüm Van halkına yasaklıyken kayyum ve AKP'lilere serbesttir. AKP, bu hukuksuzluğun ve çifte standardın partisidir. Tabii, bu yasakçı anlayış sadece kenti değil, meraları ve yayları da yasakladığı için kentin tarımı, ticareti ve turizmi de bitmiş durumdadır. Son iki yıl içerisinde Van bölgesi işsizliğin en çok arttığı yerlerden biridir. Pandemi sürecinde yaşanan kaos ve belirsizlik sınır ticaretine ve turizmine de ağır darbe vurmuştur. Binlerce esnafın kepenk kapatmasına ve iflasına yol açmış, yüzlerce emekçinin de işsiz kalmasına neden olmuştur.
Sınır demişken Türkiye-İran sınırı periyodik katliamların işlendiği bir yere dönüşmüş durumdadır. 33 kurşun vakasının tarihsel bir durum olmadığını neredeyse her hafta yaşıyoruz bölgede. Daha bir ay önce Kaşkol köyünde, 23 yaşındaki Emrah Görür ve Saim Yılmaz kendi köylerinde askerler tarafından vuruldu. Ailesine telefonla vurulduklarını ve yaralandıklarını haber veren Emrah'ın dört saat boyunca kimsenin yaklaşmasına izin verilmeyerek köylülerin gözü önünde ölümüne göz yumuldu. Üç yıl önce babasını kaybeden Emrah, yaratmış olduğunuz işsizlikten 2'si engelli 7 nüfusa bakmak için kaçakçılık yapmak zorunda olan binlerce gençten biriydi.
Yine, Azad Bağa, 16 Temmuz tarihinde Çaldıran ilçesine bağlı Yukarı Çilli köyünde koyunlarını otlamaya çıkarttığı esnada köyün 100 metre ilerisinde zırhlı araçtan açılan ateş sonucu sırtından vuruldu. Ağır yaralanan Azad ailesi tarafından hastaneye kaldırılmış; ziyaretimiz esnasında da olayın üzerinden üç gün geçmesine rağmen, savcılığın hâlâ herhangi bir soruşturma başlatmadığını gördük. İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı.
19'u çocuk 34 insanın katledildiği Roboski katliamına alkış tutan bir zihniyetin, bu cinayetleri sorgulayacağına inanıyor muyuz? Tabii ki hayır çünkü vicdanlarınız körelmiş. Tekçi, ırkçı, hukuk dışı ve ulus devletçi zihniyetin sınırları ölüm üretiyor artık. Hâlen onlarca mültecinin cenazesi Van denizinin dibinde duruyor. Bir yandan kaçakçılığa mecbur ettiğiniz, sınırlarda katlettiğiniz Kürt çocukları; diğer yandan kirli politikalarınıza alet ettiğiniz, ülkeye girişine göz yumduğunuz, umut yolculukları ölüm yolculuğuna dönen mülteciler...
Van 2020 yılında tam bir politikasızlık felaketiyle karşı karşıya kalmıştır. 23 Şubatta Başkale'de yaşanan depremden 19 köy etkilenmiş, 6 köyde -Özpınar, Gelenler, Güvendik, Böğrüpek, Ömerdağı ve Kaşkol köylerinde- tek bir sağlam yapı kalmamıştır. Daha depremin yaraları sarılmadan Özalp ve Saray ilçelerimizde de 25 Haziran tarihinde bir kez daha deprem yaşanmıştır, 17 köy daha zarar görmüştür. Bu köylerde çoğu yurttaşa çadır bile verilmemiştir. Kayyumlar sorun çözeceğine, çadır vereceğine ilk günden itibaren TOKİ pazarlamasına çıkmışlardır. Deprem mağduru halkın zararları hâlen karşılanmamıştır. Başkale'de depremden zarar gören köylerin muhtarlarıyla toplantı yapan kayyum, toplantıda "Bu sene hiçbir şey yok, başınızın çaresine bakın." diyerek aslında bölge halkını göçe zorlamaktadır. Bu yaklaşım kabul edilir değildir. İki ay sonra ağır kış koşullarıyla karşı karşıya kalacak olan yurttaşların konteyner ve çadırlarda yaşamaları mümkün değildir. Hayvanların bu kış koşullarında çadırlarda yaşaması mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Işık.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Devamla) - Erciş'te, Başkale'de, İpekyolu'nda, Çatak'ta sel felaketi yüzlerce yurttaşa zarar verdi. Birçok yerde sel nedeniyle hayvanlar telef oldu, tarlalardaki ürünler mahvoldu. Deprem, yoksulların evini yıkıyor; sel, yoksulların yaşamlarını altüst ediyor. Uygulamadığınız imar planı, yapmadığınız tünel, ağaçlandırmadığınız toprak, yaktığınız orman, mantar gibi çoğalttığınız HES'ler ve maden ocakları felaketlerin ölümcül olmasına yol açıyor. Rant odaklı doğa talanı politikalarınızın sonuçları olan sel ve su baskınlarının doğal afet olmadığı ortadadır. Daha önce Meclise sunduğum kanun teklifinde önerdiğim gibi, deprem ve sel nedeniyle bu bölge afet bölgesi ilan edilmelidir. Çiftçiler ve diğer yurttaşların maddi zararları "ama"sız, "fakat"sız ve eksiksiz karşılanmalıdır; yaralar bir an önce sarılmalıdır.
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)