GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:118
Tarih:28.07.2020

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, milletvekilleri; 226 sıra sayılı Yasa Teklifi'nin 5'inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.

Tabii ki burada yapılan görüşmeler çerçevesinde esasen genel bir değerlendirme yapmakta yarar var çünkü burada söz konusu olan özgürlük sorunu tabii ki aynı zamanda bir güvenlik sorunudur ama yalnızca bu metinde yazılı olan maddelerle değerlendirilebilecek bir konu değildir çünkü esasen özgürlük-güvenlik ilişkisinde, özgürlük-otorite ilişkisinde ilgili devletin iktidar sorunsalına da bakmak gerekir. Erkler nasıl sınırlandırılıyor? Özgürlükler nasıl güvence altına alınıyor? Bu açıdan bakmak gerekir.

Bu, dikkate alındığı zaman Avrupa'yla sıkça karşılaştırma yapıldı ama tabii ki karşılaştırma yapılırken ilgili devletlerin mevzuat bütününü dikkate almamız gerekir ve onun uygulanmasını. Biraz önce bağımsız idari otoriteler örneğini verdim. Gerçekten, Avrupa devletlerinde, Amerika'da bağımsız idari otoriteler uzman ve özerk kuruluşlar olarak dördüncü erk şeklinde nitelendirilir yasama, yürütme ve yargıdan sonra. Özellikle bu alan tam da bağımsız idari otoritelerin geliştiği bir alandır.

Üzgünüm Sevgili Başkan, Komisyon Başkanı, bizdeki bu Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu bağımlı hiyerarşik yapı içerisinde yer alan bir kuruldur, bağımsızlıkla bir ilgisi yoktur. Umarım bir gün onu bağımsız idari otorite hâline getirme olanağımız olur.

Şimdi, bu bakımdan, karşılaştırma yaparken karşılaştırılabilir hususları karşılaştırmak gerekir ve bütününü de karşılaştırmak gerekir. Tabii ki hemen ahlaki soruna geliyorum çünkü bu sanal ortam gerçekten etik bir sorundur ve ahlaki bir sorundur. Şöyle bir ayrım var: Açık rejimlerde ahlaki sorun daha azdır, etik değerler daha yüksektir ama otoriter rejimler, totaliter rejimlere doğru kaydıkça toplumda ahlakilik sorunu artar ve ahlaki çöküntü başlar. Şimdi, kapalı toplumlara doğru gidişte, bu açıdan bakıldığı zaman mesela "unutulma hakkı" burada pek güzel bir sözcük olarak kullanılıyor fakat unutulma hakkını övenlerin hiçbiri lekelenmeme hakkını dillendirmedi. Hele hele bir devlette, anayasasında "demokratik hukuk devleti" yazan bir devlette, devlet adına yöneticiler insanları resmî işlemlerle lekelemişlerse o zaman onların lekelenmeme hakkını... Hukuk devletinde unutulma hakkı tartışılabilir ama hukuk devletinde devletin yurttaşları lekeleyemeyeceği açıktır ve kesindir, tartışılamaz. İşte, "ahlakilik sorunu" dediğimiz zaman sanal medya nasıl kullanılır? Bu, bir ahlaki sorundur ama burada kullanılan kavramlar açısından ve yapılan uygulamalar açsından da bu soruna dikkat etmek gerekir.

Bu yasanın temelinde esasen demokratik toplum sorunu yer almaktadır. Demokratik toplum sorununa farklı biçimlerde değinildi; çoğulcu toplum, hoşgörülü toplum ve saydam, düşünce özgürlüğünün geçerli olduğu toplum. Bu açıdan bakıldığı zaman burada görsel, işitsel iletişim özgürlüğünün sağladığı güvenceler sanal özgürlükler alanında sosyal medya için yeterli olmadığından özel düzenlemeler getiriliyor, özel güvenceler getiriliyor; biraz önce değindiğim gibi, kurumsal boyutu dikkate alınıyor. Şimdi, bu nedenle bizim mutlaka bu sorunu, devlet açısından nasıl ki hukuk devletinde görev, yetki ve sorumluluk üçlüsünü kullanıyorsak, demokratik toplum açısından da "eşitlik" "özgürlük" ve "hak" kavramları üçlüsünde değerlendirmemiz gerekir. Burada bir ters orantı var, bir asimetrik ilişki söz konusu. Zira devlet görevlilerinin sorumluluğu arttıkça ifade özgürlüğü alanı daralır, buna karşılık, toplum üyelerinin ifade özgürlüğü, özellikle toplumsal sorunlara ilişkin olarak genişler, o ölçüde de eleştiri özgürlüğü artar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyursunlar.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Bu çerçevede, esasen şu anda Türkiye'de Anayasa'da yazılı olan kurallara; mesela madde 2, demokratik hukuk devleti veyahut da madde 104, Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlığı Hükûmeti ve Bakanlar Kurulunu bir kişide birleştiren hükümlerin uygulamasına baktığımız zaman, çok tipik örnek TCK madde 125, TCK madde 299... Hiçbir Avrupa devletinde göremeyeceğimiz bir ayrım. Bu nedenle Türkiye'de rejim, Anayasa'ya rağmen âdeta otoriterizm ve totalitarizm sarkacında bir ivme kazanan rejim hâline gelmiştir ve burada ciddi bir biçimde iktidar fetişizmi yapılmaktadır. "Yurttaşlık" kavramının en çok değersizleştirildiği yıllarda yaşamaktayız. Oysa "yurttaşlık" kavramı özgürlüğün öznesi olmak bakımından çok önemli bir kavramdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, toparlıyorum.

BAŞKAN - Buyursunlar efendim.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Bunun da belki başlıca nedeni, tüm kolektif siyasal karar mekanizmalarının kaldırılmış olması, ilk sözü ve son sözü söyleyen sadece bir kişinin olması. İşte bu açıdan konuya baktığımız zaman, gerçekten sorunları karşılaştırılabilir olan ülkelerle tartışmamız gerekir.

Tours Üniversitesinde Fransa ve Türkiye'deki olağanüstü hâl karşılaştırmasını yapıyorduk 2 Aralık 2016 günü. Fransız meslektaş dedi ki: "Ben Fransa'daki durumu eleştiriyorum ama Sayın Kaboğlu Türkiye'deki durumu eleştirirse üniversiteden atılır." Şimdi, ben, 2 Şubat günü Sorbonne'dan öğrencilerime "20 Şubatta görüşmek üzere" diye "Hoşça kalın" dedim Marmara'daki derslerimin aksamaması için ama 7 Şubat gecesi yayımlanan kararname ek listesinde adımın yer alması üzerine, fiziki özgürlüğümden de alıkonulmam üzerine...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) - Anılarını anlatıyor. Tam anlatamadı, beş dakika daha ver Başkanım.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Cümlemi bitireyim lütfen.

BAŞKAN - Tamamlayalım.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - ...22 Şubat günü, Sayın Başbakan "Hata yaptık, hata yapılıyor." dedi. "Biz onun için Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme Komisyonu kurduk, birkaç haftaya kadar çalışmaya başlayacak." dedi ve gerçekten dört yıl geçti aradan. Benim dosyam Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme Komisyonunun üstünde ve neden kanun hükmünde kararname ek listesinde adımın yer aldığını bilmiyorum.

Bu geniş açı, tabii ki İstanbul seçimleri birkaç bin oyla kaybedilmişti, sonra 1 milyon oy farkla kaybedildi yeniden, ona da benziyor. Dolayısıyla, bir Fransa ile Türkiye'yi karşılaştırırken bu büyük açıları da görmek gerekir çünkü birinde hukuk devletinin sınırlamaları söz konusu iktidar, özgürlük bağlamında; öbüründeyse hesap vermeyen yöneticilerin, burada göremediğimiz ama aynı maaşı aldığımız vekillerin keyfî tasarrufları söz konusu. (CHP sıralarından alkışlar) Sanal düzenleme Avrupa'da ve Türkiye'de böyle durum. (CHP sıralarından alkışlar)