| Konu: | İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 118 |
| Tarih: | 28.07.2020 |
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Aslında çok da söylenecek bir söz kalmadı bu saate kadar. Birçok arkadaşımız aslında söylenecek tüm sözleri söyledi ve yasaya ilişkin de nasıl bir sansür uygulandığını, nasıl bir fişleme mantığının devreye girdiğini anlattı. Sadece, kısaca şunu söylemek istiyorum: Söz konusu yapılmak istenen yasada, sosyal ağ paylaşımcısı tarafından yükümlülük yerine getirilmezse yüzde 90 internet bant daraltması yapılabildiği yazıyor. Bu ne demek oluyor? 240 karakterli bir "tweet"i atmak için normalde 4,3 saniyeye ihtiyacımız var şu anki durumda ancak yüzde 90 bant daraltmasıyla birlikte bu sekiz buçuk dakikaya çıkacak yani bu, 10 şeritli bir otobanın 9 şeridini kapatıp sadece 1 şeritten trafik akışını sağlamaya çalışmaktır. Bu sadece hukuki bir kılıftır aslında. Bu, sansürün hukuki olarak bir nevi örtbas edilmesi durumudur. Yine, bilgilerin Türkiye'de depolanmasını istemek, tamamıyla fişleme odaklı ve insanları caydırma amaçlı bir durumun tezahürüdür.
Değerli arkadaşlar, yasadan bağımsız birkaç konuyu paylaşmak istiyorum. Çocukluğumuzda -tabii biz dam yataklarında, damlarda yatarken her zaman görürdük- Cudi, Gabar her yaz ayında, bir şekilde, operasyonlar sebebiyle ya da top atışlarıyla komple yakılırdı ve çözüm sürecinin bitmesiyle birlikte... Ki, Silopiliyim; oturduğum ilçe, doğup büyüdüğüm ilçe hemen Cudi Dağı'nın eteklerindedir, kutsal Cudi Dağı'nın eteklerindedir ama bir defa bile o dağa çıkamamışımdır. Sebebi, bu ülkedeki Kürt meselesindeki çözümsüzlükteki ısrardır arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlar, hiç o konuyu... Bakın, size şunu söyleyeyim: Anayasa madde 169'un üçüncü fıkrasında, açıkçası, ormanların korunması ve geliştirilmesine ilişkin hüküm var ve özel afta bile, genel afta bile sadece aftan yararlandırılamayacak tek suç orman yangınıdır. Ama maalesef ki şu an iktidar eliyle, iktidarın yürüttüğü politikalar sonrasında sadece size Cudi'deki son bir buçuk iki aydaki birkaç yangını paylaşmak istiyorum: 5 Haziran, operasyon sonrası; 16 Haziran, kalekolun yapıldığı yerde; 22 Haziran, operasyon sonrası; 25 Haziran, operasyon sonrası; 26 Haziran, top atışı sonrası ve 21 Temmuz, top atışı; 25 Temmuz, yine, Silopi ilçesinde BOTAŞ karakolundaki top atışı sonrası bu yangınlar meydana geldi. (AK PARTİ sıralarından "Yalan!" sesleri)
Değerli arkadaşlar, bu yangınların meydana gelmesinin temel sebebi Kürt meselesinde çözümsüzlükteki ısrardır, bunu net bir şekilde söyleyeyim. Yine, şimdi, sizinle şunu da paylaşayım arkadaşlar, şu fotoğrafları size göstereyim: Hani, insanlar zaten bu "hashtag"lerle seslerini duyurabiliyor. Orman Genel Müdürlüğünün sayfasında bu yangınlar yok, verilmiyor. Muğla'da, İzmir'de, İstanbul'da ormanlar yandığında "Ciğerlerimiz yanıyor." diye feveran yapanların, Cudi'de, Gabar'da ormanlar iktidarın politikalarının eliyle yakılırken hiç sesi soluğu çıkmıyor.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Teröristler yanıyor orada, teröristler! PKK'lılar yanıyor!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Yunanistan'daki yangına gönderilebilecek olan helikopterlerimiz, yangın söndürme araçlarımız hazır dedik. Evet, yardıma koşmalıyız her yere ama Cudi'ye, Gabar'a gönderecek yangın söndürme helikopterimiz, uçağımız yok.
Değerli arkadaşlar, size bir konuda da yine özet geçmeye çalışacağım. Pençe-Kartal ve Pençe-Kaplan Operasyonları sonucu Irak Kürdistan bölgesinde son beş yılda 180 sivilin hayatını kaybettiği Avrupa Birliğinin alt komisyonunda da raporlaştırıldı ve son dönemlerde, 15 Haziranda operasyon başladı, 18 Haziranda 1 sivil hayatını kaybetti. Yine, 19 Haziranda Duhok'ta 4 kişi hayatını kaybetti, 4 sivil. 19 Haziranda yine 1 sivil hayatını kaybetti. Arkadaşlar, 25 Haziranda da Süleymaniye'nin Şarbajar ilçesine bağlı Kuna Masi köyünde TSK'nin hava saldırıları sonucu 6 sivil vatandaş yaralandı. Saldırı anı da -belki birçoğunuz görmüşsünüzdür- piknik alanındaki bir aile tarafından kaydedildi.
Değerli arkadaşlar, o saldırıda yaralanan, kendi iş yerinde yaralanan aile babası ve çocukları. Eşi bir bacağını kaybetti. Şu çocuğun kafasında şarapnel parçası, yine kız kardeşinin vücudunun birçok yerinde şarapnel parçası ve babanın da vücudunda şarapnel parçaları kaldı. Çocuğun beynindeki bu şarapnel parçası ömür boyu orada kalacak...
OYA ERONAT (Diyarbakır) - 8 bin kişiyi öldürdünüz siz! 8 bin sivili öldürdünüz!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - ...ömür boyu orada kalacak ve maalesef ki beyin felcine bile sebep olabilir.
MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Yalan söylüyorsun! Yalan!
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Sahtekâr! 8 bin sivili öldürdünüz, şehit ettiniz 8 bin sivili!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar... Değerli arkadaşlar...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayınız Sayın Kaçmaz.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Sayın Başkanım, müsaadenizle...
Değerli arkadaşlar, sizinle bir şey paylaşmak isterim...
OYA ERONAT (Diyarbakır) - 8 bin sivil! 8 bin sivili öldürdünüz!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - "Kaybettiklerimiz bir daha asla geri dönmeyecek. Çok kan aktı, bu topraklar iyileşmeyecek, kalbimizdeki yaralar kapanmayacak. Tek yapabileceğimiz, geçmişle barışmak ve ondan ders almaya çalışmak." Size tanıdık geldi mi bu?
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Otur yerine! Sahtekâr!
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Bak, burada bir anne de var, annenin yarası da kapanmayacak. Bak, annenin yarası kapanmayacak. Kapanmayacak bu annenin yarası.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Bu, Amerikan iç savaşının ardını anlatan "Soğuk Dağ" isimli filmin repliği ve şu an bizim de yaşadığımız durum tam da bu. Size çözüm derken siz daha çok kan istiyorsunuz. Sizin Kürt düşmanlığınız artık sınırları aşmış durumda.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Bak, şu annenin yarasına bir bak! Dön de bir bak şuna!
ŞAHİN TİN (Denizli) - Neden bahsediyorsun?
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Rojava'da, Başur'da, Bakur'da, her yerde Kürt düşmanlığı yapıyorsunuz. İktidarınızın sonu da geldi. Bu halk da sizden hesap soracaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)