GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:2
Tarih:06.10.2020

HDP GRUBU ADINA ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Cezaevlerinden bahsetmek istiyorum, maalesef cezaevleri özellikle son İnfaz Yasası'ndan sonra âdeta ölüm evlerine dönüştü. Patnos Cezaevinden örnek verelim ilk başta, Ali Boçnak ve Takyettin Özkahraman, iki hasta tutukluydu, ağır hastaydı, tedavileri yapılması için hem avukatları hem bizler hem aileleri çok ısrarcı oldu. Ancak durumları bilinmesine rağmen, Ali Boçnak 80 yaşında, Takyettin Özkahraman 75 yaşında olmasına rağmen tahliye edilmediler, tedavileri yapılmadı ve maalesef cezaevlerinde öldüler, hayatlarını kaybettiler.

Yine bugün Elbistan E Tipi Cezaevinde Muhammed Emir İbrahim, önce "İntihar etti." denildi, arkasından üzerinde basınç uygulanınca, gerçekte bir intihar olmadığı tartışması yapılmaya başlayınca resmî olarak da Covid'ten yaşamını yitirdiği açıklanmak zorunda kaldı. Ve Elbistan Cezaevinde hâlen 15-16 -sayısını tabii ki tam bilemiyoruz, Cezaevlerinin ya da Bakanlığın bu konuda maalesef şeffaflığı yok, bu konuda bir bilgilendirme yapmıyor, sürekli Corona vakalarıyla ilgili üstünü örten bir yaklaşım sergiliyor- öğrenebildiğimiz kadarıyla 15-16 Corona vakası var ancak odalar bile ayrılmamış durumda, hasta olanlar ile olmayanlar aynı yerde tutuluyorlar ve maalesef tedavileri de yapılmıyor. Sadece bu cezaevinde değil, birçok cezaevinde aslında Corona olunmasına rağmen, hasta mahpuslar olmasına rağmen tedavileri yapılmayarak ölüme terk ediliyor. Bunun sorumlusu iktidardır, bunun sorumlusu Adalet Bakanlığıdır, cezaevlerini yönetenlerdir.

Yine, Tarsus Cezaevinden bahsetmek istiyorum, Tarsus 3 Nolu Cezaevinden. Mehmet Akyüz ağır hasta, ciddi tedavi görmesi gerekiyor ancak doktor muayeneyi şöyle yapıyor: Gardiyanlara sorduruyor, gidin bakın, neyi varmış diyor, gardiyanlar geliyor doktora şusu varmış diyor ilaç yazılıyor. Böyle bir muayeneden bahsediyoruz cezaevlerinde.

Yine, Savaş Deli, ciddi anlamda darbedilmiş, T1 cezaevinden T3 cezaevine sevk edilirken gardiyanlar tarafından şiddete uğramış, kaburga kemiği kırılmış, yüzünde ve birçok yerinde darp izleri var ama hastaneye sevk edilmiyor, rapor alınması sağlanmıyor, tedavisi sağlanmıyor.

Corona dışında da çok fazla sayıda ağır hasta var cezaevlerinde ama Adalet Bakanlığı da, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü de bu hastaları maalesef ölüme terk etmiş durumda. Şimdi, bu hastaların sorumluluğu kimde? Cezaevinde olan bir insanın, bir mahpusun, bir tutuklunun hayati güvenliği, yaşam hakkı kimin sorumluluğunda olmak zorundadır? Devletin, iktidarın ve sorumlu bakanlıkların sorumluluğunda değil midir? Açık açık, göz göre göre bu insanları ölüme yolluyorsunuz, sakat kalmalarına yol açıyorsunuz ve insanların hayatlarıyla oynuyorsunuz. Hangi hakla yapıyorsunuz bunları gerçekten? Ya, 80 yaşında bir insanı göz göre göre ölüme gönderdiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Bir dakika rica edeceğim.

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Hangi vicdan, hangi insan hakları, hangi demokrasi, hangi demokrasi anlayışınız gerçekten sizi bunu kabul etmeye götürüyor? Binlerce insan var ve ceza infaz yasasıyla beraber herkesi bıraktınız, kadın katillerini bıraktınız, üstelik koruma kararları almadan bıraktınız, kadınların da hayatlarını tehlikeye attınız ama siyasi nedenlerle içeride olanları, düşünce suçundan içeride olanları, basından içeride olanları, siyaset yaptığı için içeride olanları cezaevlerinde bıraktınız ve şu an ölüme terk ediyorsunuz. Evet, bugün belki bu yargı sizin elinizde, istediğiniz gibi yönetiyorsunuz, istediğinize beraat kararı çıkartıyorsunuz, istediğiniz hakkında dava açılmamasını, kovuşturmaya yer olmadığı kararlarının verilmesini sağlıyorsunuz ama emin olun bir gün bu ülkede gerçek adalet olduğunda bunların hesabını vereceksiniz yargı önünde. Bu ölümlerin, bu ağır hasta tutukluların ölüme gönderilmesinin hesabını vereceksiniz. Bugünler geçecek ve bunların hesabını tek tek vereceksiniz.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)