GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cumhurbaşkanlığının, Birleşmiş Milletlerin Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti'nde icra ettiği harekât ve misyonlar kapsamında hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tespit edilmek üzere, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurt dışına gönderilmesi ve Cumhurbaşkanınca verilecek izin ve belirlenecek esaslar çerçevesinde bu kuvvetlerin kullanılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin son olarak 8/10/2019 tarihli ve 1232 sayılı Kararı'yla uzatılan izin süresinin Anayasa'nın 92'nci maddesi uyarınca 31/10/2020 tarihinden itibaren bir yıl uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1323) münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:2
Tarih:06.10.2020

HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yeni yasama dönemimizin Gazi Meclisimize, milletimize, ülkemize hayırlar getirmesini diliyor, heyetinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

Sözlerimin başında 2 kesime selam göndermek istiyorum. Birincisi, milletimizin huzuru ve güvenliği için gerek yurt içinde, gerek sınır boylarında, gerek sınır dışında terörle mücadele eden, ülkemizin huzurunu sağlamak üzere canhıraş bir mücadele veren güvenlik güçlerimizi, askerimizi, polisimizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum. Meclisten, Gazi Meclisimizin, milletin kürsüsünden milletin evlatlarına selam gönderiyorum.

İkincisi, dünyayı da etkisi altına alan Covid-19 sürecinde sağlık çalışanlarımızı gerçekten bu canhıraş, cansiparane mücadelelerinden dolayı tebrik ediyorum, takdir ediyorum ve yüce Meclisten selamlarımızı, takdirlerimizi, saygılarımızı iletiyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, Birleşmiş Milletlerin Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti'nde icra ettiği geçici görev gücü MINUSMA kapsamında görev yapan askerimizin 31 Ekim 2021'e kadar görevinin uzatılmasını Gazi Meclisimizin onayına sunuyoruz. Bu bağlamda düşüncelerimi paylaşmak üzere söz almış bulunuyorum.

Sayın milletvekilleri, Afrika'da her gün, her sabah bir ceylan uyanır, en hızlı koşan aslandan daha hızlı koşması bilinciyle uyanır, yoksa yem olacağını ve öleceğini bilir. Yine Afrika'da bir aslan uyanır, en yavaş koşan ceylandan daha hızlı koşması gereğinin bilinciyle uyanır, yoksa aç kalacağını bilir. Yani Afrika'da ceylan veya aslan olmanız fark etmez. Gün doğduğunda daha hızlı koşabilmeyi asla unutmamanız gerekiyor. İşte bu söz, ünlü yazar Thomas Friedman'ın bu sözü Kara Kıta'nın sanki tarihini özetler gibi. Mali'den gelen son haberler bizi sömürgelerle, darbelerle anılan Afrika'nın gündemine yeniden çekmiş bulunuyor. Mali'de ve Afrika'da, özellikle Orta Afrika'da Fransa'nın 1830'da Cezayir'i işgal etmesiyle, o kanlı işgaliyle birlikte Afrika'nın kaderi o gün bugündür maalesef değişmiyor. İşte aynı Fransa'nın 1670'lerde 3,5 milyon kilometrekare bir alanı söz konusuyken 1920'lere geldiğimizde 11,5 milyon kilometrekare bir alanı işgal edip sömürdüğünü görüyoruz. Tabii, iki yüzyıl tüm Afrika'nın kaynaklarını sömüren ve orada asimilasyon politikaları sürdüren ve özellikle Mali'de oranın kaynaklarını da sömüren Fransa bugün kalkıp dünyaya demokrasi havariliği yapmaya devam ediyor.

Mali 1959'da bağımsızlığını kazanmış olsa da Mali ve Afrika'dan sömürgeyi çekmenin şartı olarak Fransa 3 konuyu zorunlu kılmıştır. Bunun bir tanesi, resmî dil Fransızca olacak; ikincisi, eğitim Fransızca verilecek; üçüncüsü, kendilerinin de tedavülden kaldırdığı "frank" diye bir para birimi vardı Fransa'nın, onu da Afrika'nın her ülkesinde geçerli para birimi olarak ilan edecek. Dolayısıyla, buradan baktığımızda, Fransa'nın bölgedeki sömürgesinin devam ettiğini görüyoruz. Fransız hazine yetkililerinin açıkladığına göre, Afrika'dan Fransa'ya her yıl 500-550 milyar dolar para geliyor. Dolayısıyla Fransa'nın Afrika'yı ne hâle getirdiğini bir kere daha gözler önüne sermek ve Meclisimizin huzuruna getirmek istedim.

Yüzyıllardır Afrika'yı sömüren Fransa, gözü doymamış olacak ki Doğu Akdeniz'de önemli hidrokarbon rezervlerini gördü ve keşfedildiğini 2010'da fark etti ve bu arada da Yunanistan'la, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'yle, Mısır'la, Birleşik Arap Emirlikleri'yle kurduğu ittifakla bölgede Türkiye'yi ve Kıbrıs Türklerini dışlayan bir politika gütmeye başlamıştır. Bir yandan, Yunan ve Rum yönetiminin maksimalist ulusal tezlerine destek vermesi, diğer yandan, Birleşmiş Milletlerin kararları çerçevesinde ve talebi doğrultusunda Libya'nın meşru hükûmetini destekleyen Türkiye'ye karşı çıkıp yıllardır gayrimeşru darbecilere desteğe devam etmesi Fransa'nın tehlikeli siyasetinin en önemli göstergesidir.

Doğu Akdeniz'i kırmızı çizgi olarak niteleyen Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un, Yunanistan'la giriştiği yoğun askerî tatbikat trafiği ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsında Türkiye'yi hedef alan açıklamaları âdeta yangına körükle gitmesinin en önemli göstergesidir. Doğu Akdeniz'de sahili olmayan bir ülkenin Atina'yı kışkırtarak, Yunanistan'ı askerî harcamalara teşvik ederek, hatta bu arada fırsatçılık yaparak 18 tane Rafale tipi savaş uçağını Yunanistan'a satarak bölgedeki tehlikenin fitilini ateşlemiştir.

Sayın milletvekilleri, Macron bir taraftan Libya'yla, bir taraftan Mısır'la, bir taraftan Kıbrıs Rum kesimiyle, bir taraftan Yunanistan'la her gün flört ediyor ve her gün yeni açıklamalar yapıyor. Bölgeyi gerecek, bölgeyi istikrarsızlaştıracak ve âdeta sömürgelerini devam ettirecek açıklamaların peşindeler.

Minsk üçlüsünden, Fransa'nın, Azerbaycan toprakları için endişe duymadığını görüyoruz. Ermenistan'la dayanışma göstermesi, Ermenilerin Karabağ'da otuz yıldır sürdürdüğü işgali desteklemesi anlamına geliyor. Ermenistan'ın kadim Azerbaycan toprağı Karabağ'ı işgaline ve gerçekleştirdikleri sivil katliamlara karşı kör, sağır ve dilsizler.

Türkiye ve Azerbaycan iki kardeş ülkedir. Ülkemiz Azerbaycan'ın millî bütünlüğünü, bağımsızlığını her zaman desteklemiştir ve yanında olmuştur, olmaya devam edecek. iki devlet, tek millet olduğumuzu dost Azerbaycanlı kardeşlerimize buradan bir kere daha haykırıyoruz, dünya da bunu artık bilsin istiyoruz.

Düşünün ki Karabağ Azerbaycan'ın toprağı; kendi topraklarında vatanlarını savunan Azeri kardeşlerimizi suçlayan bir dil, suçlayan bir Batı! İşgal eden Ermenistan'a söz söyleyen, uyaran hiç kimse yok. Biz diyoruz ki bu kirli tezgâhı, kirli oyunu da Allah'ın izniyle Türkiye'nin bozmaya gücü yetecektir.

2002'den bu yana AK PARTİ Hükûmetleri, başta mazlumların hamisi ve ezilenlerin gür sesi Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, bütün mazlum coğrafyaların umudu olmuştur, umudu olmaya devam ediyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ ailesi olarak da yakın coğrafyamız başta olmak üzere dünyanın bütün bölgelerinde istikrarı, barışı, kardeşliği tesis etmek üzere mücadele ediyoruz. Ve bu itibarla "Yenilmeyiz, bize kimsenin gücü yetmez, biz hükümranız, dünyanın sahibi de biziz, kaynaklar da bize ait." diyen hükümranlara Birleşmiş Milletlerde, evlerinde gözlerinin içine baka baka "Dünya 5'ten büyüktür, bu zulümler devam ettirilemez." diyen bu milletin evladı Recep Tayyip Erdoğan'ın itirazı bu yüzden yükseliyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) İstiyorlar ki Recep Tayyip Erdoğan da sussun, istiyorlar ki Türkiye de diz çöksün ve dünyanın tüm kaynaklarını elde etsinler ve dünyadaki hükümranlıklarını devam ettirsinler. Artık yok; Türkiye var.

Değerli kardeşlerim, saygıdeğer milletvekilleri; biz 83 milyon kardeşiz ve dünyadaki bu sömürge düzenine karşı çıkmak zorundayız. Bu bakımdan Türkiye ayakta olmak zorunda, ayakta kalmak zorunda, birlik ve beraberlik içerisinde hedeflerine yürümek zorunda.

Biz yüz yıllık Cumhuriyet tarihinin ve bin yıllık devlet geleneğinin bağrından kopan bu aziz milletin evlatlarının, saygıdeğer milletvekillerinin hangi konuda, hangi şartlarda mücadele ettiğimizi bilmesi gerekiyor.

Sayın Engin Altay, biraz önce konuşmasında destek vereceğini söyledi tezkereye. Biz istiyoruz ki dış politikada gerçekten her konuda destek verin, dış politikada yanımızda yer alın. Yoksa dış politikada kalkıp gerçekten...

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Çuvallıyorsunuz dış politikada, çuvallıyorsunuz.

HALİS DALKILIÇ (Devamla) - ...Ermenistan büyükelçisi gibi konuşmalar, herhâlde sizin sahiplendiğiniz konuşmalar değildir. Türkiye'ye iftira etmek sizin sahipleneceğiniz bir konuşma olmasa gerek çünkü kirli, Türkiye'yi karalayan, Türkiye'ye iftira atan bir anlayış seksen yıllık partinin geleneğine sığmaz diye düşünüyorum.

Ayrıca, bakın, Covid'le ilgili bir sürü eleştiriler yapıldı burada. Değerli arkadaşlar, haksızlık yapmayın, gerçekten dünyanın gıptayla bahsettiği sağlık çalışanlarımız ve sağlık altyapımıza siz de "Maşallah" deyin, siz de gurur duyun.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Onun için mi sağlık çalışanlarının parasını ödemediniz?

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Onun için mi Türk Tabipleri Birliğini kapatacaksınız? Onun için mi kapatacaksınız?

HALİS DALKILIÇ (Devamla) - Bakın, eğer sağlık adına ufkunuz sadece yeni iskambil kâğıdı açmaktan ibaretse...

BAŞKAN - Bağıran arkadaşlar lütfen maskeyle bağırsınlar.

HALİS DALKILIÇ (Devamla) - ...eğer gerçekten iskambil kâğıdının yenisini sağlık alanında teklif ediyorsanız buna söyleyecek bir şeyimiz yok. Bence daha ciddi şeyler olması lazım. (CHP sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, tamamlayınız Sayın Dalkılıç.

Buyurun.

HALİS DALKILIÇ (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlar, Parlamento şahit olsun ki biz dünyanın tüm müstekbirleriyle mücadeleye devam edeceğiz. Parlamento şahit olsun. Bu tarih şahit olsun, bu aziz milletin evlatları olarak biz mazlumların sesini duymaya, seslerini duyurmaya devam edeceğiz, zalimlerin karşısında durmaya devam edeceğiz. Bu konuda istiyoruz ki muhalefet yaparken, AK PARTİ'ye muhalefetle ülkeye muhalefeti karıştırmayın; ülkeye muhalefet ihanet olarak algılanır sonra. Lütfen, AK PARTİ'ye muhalefet yapabilirsiniz ancak ülkenin menfaatleri söz konusu olduğunda bir ve beraber hareket etmeyi siyasetin malzemesi değil birlik ve beraberliğin ve bize tarihin verdiği görevin vazifesi olarak görün diyorum.

Ben, bu tezkerenin hayırlı olmasını diliyorum. Mali'de de yakın coğrafyamızda da dünyanın her yerinde de istikrarı savunuyoruz. Hiçbir kara lekemiz de yoktur geçmişte. Biz, merhamet medeniyetinin evlatlarıyız, gittiğimiz her yere merhamet, iyilik ve kardeşlik götürmüşüz, götürmeye de devam edeceğiz diyor, yüce Meclisi saygıyla, hürmetle selamlıyor, hayırlı çalışmalar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)