GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:6
Tarih:15.10.2020

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, dünden beri başladık, arkadaşlar bugün biraz konuştular "Neden bütçe, neden açık bütçe?" Dünyanın her yerinde insanlar vergi verir, vergileri yurttaşlar daha sonra katılımcı oldukları zaman şeffaf bir şekilde izlerler "Biz parayı nasıl veriyoruz, nerelerde harcanıyor? Özgürlüklerimiz için, güvenliğimiz için, daha iyi yarınlar için nerelere harcanıyor?" diye. Fakat, maalesef, ülkemizde değil hesap sormak, her şey kapalı bir kutu.

Şimdi, neden bunu söyledim? İki gün boyunca burada Grup Başkan Vekillerimiz sordular... İstanbul Büyükşehir Belediyesi pandemi nedeniyle bir tiyatro şenliği düzenledi ve Gaziosmanpaşa Kaymakamlığı bu oyunu yasakladı kamu güvenliği nedeniyle. Kaderin cilvesi mi, tarihin cilvesi mi diyelim? Nobel ödüllü, 1997 yılında Nobel Edebiyat Ödülü almış Dario Fo -İtalyan oyun yazarı- 13 Ekimde yaşamını kaybetmiş; 13 Ekimde oyun oynanacak Kürtçe, yasaklanıyor. Oyunun Kürtçe ismi ne? "Beru." Ve bu yasakla ilgili hiçbir açıklama yapılmıyor. Ama biz biliyoruz ki seçim dönemleri geldiğinde dolmuşlardan, minibüslerden, anons araçlarından Kürtçe şarkılar, söylemler, nutuklar atılıyor; başka yerde başka nutuklar da atılıyor ve yeri geldiğinde de şu söyleniyor: "Daha önce cezaevinde anneler babalar çocuklarıyla Kürtçe konuşamıyordu, şimdi konuşabiliyor." Ya, bu oyunun ismi "Beru" "yüzsüz" demek "utanmaz" demek fakat bu durumun karşısında sessiz olmak "..."(x) O da ne demek? "İki yüzlülük" demek yani hem var hem yok.

Şunun bilinmesi lazım: Kürtçeye gösterilen saygı Kürt'ün kendisine gösterilen saygıdır; bunun unutulmaması lazım.

Şimdi, on sekiz yıl boyunca "İlerici demokrasi." denildi ve giderek tekçi bir anlayışa geldik.

Performans esaslı bir bütçeden söz ediliyor ve performans esaslı bu bütçe döneminde "proje" kelimesi, "program" kelimesi gibi kavramlar geliştiriliyor. Biz, Komisyonda da tartıştık -burada da arkadaşlar getirdi- dünyada böyle bir kavram yok, üniversitelerde yok, tanımlanmış bir kavram yok ve iktisatçılar da buna şaşırıyorlar ama nedense biz sorduğumuzda, bize doğru dürüst bir tanım da getirilmedi Plan ve Bütçe Komisyonunda ve ne oldu? Arkadaşlar, bugün ayın 15'i, ayın 17'sinde Meclise sunulması lazım, iki gün. Eminim basılmıştır, bir yerde bekleniyor. Çünkü bizi bir noter gibi görüyorlar ve bize "Bir an önce bunun çıkması lazım." deniliyor.

Peki, ya, biz yurttaşlar vergi veriyoruz. Bu, ne olacak, nereye gidecek biliyor muyuz? Hayır. Nitekim, Plan ve Bütçe Komisyonunda Sayıştay üyeleri yoktu, geldiklerinde, biz sorduğumuzda -arkadaşlar da burada- "Ya, işte, tam anlayamadık, çözemedik." ve hele, bir bütçenin 2 kat borçlanmasıyla ilgili yani ona hiçbir açıklama kalmadı; onu ikinci bölümde konuşacağız.

8 Haziran 2018'de, Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı televizyonlarda şunu söyledi: "Biz, çıraklığı bitirdik, kalfalığı bitirdik, ustalığı bitirdik; baş ustalığa geçiyoruz ve devleti şirket gibi yönetmemiz lazım." Gerçekten öyle.

Şimdi, biz diyoruz ki: "Şehir hastaneleriyle ilgili bize bir sözleşmeyi verin." "Ticari sırdır." E, bu, şirket anlayışıdır. Biz diyoruz ki: "Havaalanlarına nasıl para harcanıyor?" "Sırdır." Ama Sayıştay veya biz, bir şekilde öğrendiğimizde de rastgele para gidiyor, bunların hesabını soramıyoruz. Zaten bir yığın fonlar sayesinde denetim dışı bırakılmış ama bir "performans" deyip ve bu işi böyle tanımladıktan sonra, bütçede hiçbir şey anlaşılmıyor, zaten yazım dili de çok kötü. Biz konuştuğumuzda, buna arkadaşlarımızın bir kısmı da katıldı; yazım dili de çok kötü. Sonuçta, 2021 yılı için 1,4 trilyonluk bir para hesaplanıyor merkezi bütçe için ama gelin görün ki bu para nasıl, nereye harcanacak, ne yapılacak karmakarışık bir işleme sokulmuş. Zaten bir bütçeyle ilgili yapılan düzenlemede yani "Siz, insan kaynakları nasıldır? Geçmişle mukayesesi nasıl yapılır? Gelecekle ilgili kurgusu nasıl yapılır?" bunları öngörmezseniz, tümüyle her şeyi gizleyerek kendinize ait bir tarza dönüştürürsünüz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Ve şu anda yüzler düzeyinde bile hesap sorulmazken şimdi, birler düzeyinde hiç hesap sorulmaz.

Aslında şunu söyleyelim; bir taraftan mobil telefona telefonun 2 katı kadar vergi veriyorsunuz, bir araç alırken 2 katı kadar vergi veriyorsunuz, sigarada, içecekte birçok aldığınız şeyde 2-3 katı kadar vergi veriyorsunuz ve bu vergilerin nereye gittiğini, nereye harcanacağını da bilmiyorsunuz.

Şimdi, bu sabah ben bir araştırma şirketinin çalışmasına baktım. Dünya genelinde açık bütçe denilen bir sistemde bütçe hakkının kullanımıyla ilgili bir puanlama yapılmış, Türkiye'ye sıfır puan verilmiş çünkü şeffaflık yok, katılımcılık yok, gözetim yok, hesap sorabilme yok, denetim yok ve hele hele biz vekiller artık hesap soramaz düzeydeyiz. Birçok sorumuza kimse cevap vermiyor, birçok sorumuzu söylediğimizde, az önce söylediğim gibi "ticari sır" "devlet sırrı" gibi tanımlama getiriliyor. Böyle bir düzende bu bütçeyle ilgili yapılan tanımlama, düzenleme yani madde 1 tümüyle bir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Teşekkürler. Sağ olun. (HDP sıralarından alkışlar)