GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:6
Tarih:15.10.2020

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; 3113 esas numaralı Yasa Önerisi'nin 2'nci maddesinde 5018 sayılı Kanun'un 13'üncü maddesinin (k) bendine "program yapısı esas alınarak" kaydı ekleniyor. Bu kayıttan hareketle yasa teklifinin maddeleri incelendiği zaman ilk 5 maddesi için şu üç saptama yapılabilir: Meclisin bütçe yetkisi, vergi yükümlülerinin hakları. İki: Bir yasanın kimin iradesi olduğu. Üç: Bir yasanın geçmişe yürütülüp yürütülemeyeceği sorunu. Bu üç sorunda düğümlenmektedir. Bu açıdan şöyle açabiliriz: Bu yasa teklifinin üçte 1'i sadece başlığı yansıtıyor. Üçte 1'i de 5 Anayasa Mahkemesi kararının sonucu olarak getirilmiş bulunuyor. Demek ki çokça yasa oylanmış Anayasa'ya aykırı olarak ve düzenleme gereği duyulmuş. Bir de 6360 sayılı Yasa gibi Anayasa'ya aykırı yasanın ortaya çıkardığı sorunların bu yasa teklifine aktarılması söz konusu.

Şimdi, bunları biraz açıklayabilmek için öncelikle bir düzeltme yapmak gerekir. 1'inci ve 4'üncü parti yetkilileri sürekli "Sistem değişti, artık siz 'Anayasa'ya aykırı.' demeyin." diyorlar. Oysa sistem değişikliği, Anayasa'ya aykırı söylem, işlem ve eylemleri meşru ve haklı kılmaz, suç olmaktan çıkarmaz. Peki, değişen nedir? Değişen, devlet ve yürütme yetkisinin tek kişide toplanması, madde 104'e göre. Evet, yürütme tek kişi tarafından yerine getiriliyor fakat unutmayalım, yasama kolektiftir yani 600 milletvekili tarafından kullanılan bir yetkidir. Sorun nereden kaynaklanıyor? Yürütmeyi tek başına kullanan kişi yasamayı da yönlendirmek istiyor. Peki, bunu nasıl yapıyor? Bunu parti başkanlığı yoluyla yapıyor. Parti başkanlığı, bu, Anayasa'ya bile aykırıdır çünkü Cumhurbaşkanı tarafsız olmalıdır. Şu hâlde, burada yapılması gereken husus şudur, sorunun özü şu, anayasal olan şu: Evet, yürütme tek kişiye aittir fakat yasama yetkisi yasamaya aittir. Bu nedenle:

Bir: Anayasal yetkiler anayasal çerçevede kullanılmalıdır. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri anayasal çerçevede kullanılmalıdır ama Cumhurbaşkanı Anayasa dışı yetki ihdas edemez. Buna dikkat etmemiz gerekir. Bu yetki, özerk yetki, yasama yetkisi, bize ait olan bir yetkidir, yasama organına ait olan bir yetkidir.

Tekrar dönecek olursam (2/3113) esas numaralı Yasa Teklifi'ne, içerisinde birbiriyle hiç ilişkisi bulunmayan, çok sevdiğimiz deyimle iltisakı olmayan yasal düzenlemeler bir araya getirilmiş bulunuyor. Bu açıdan hepsi Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderilmek suretiyle komisyonlar arasında nimet ve külfet dengesi ortadan kaldırılmış bulunuyor, kamu hukukunun temel ilkesi.

İkinci olarak: Komisyonların uzmanlık ilkesine tecavüz edilmiş bulunuyor.

Üçüncü olarak: Bütçe hakkı, Meclis açısından yetkisi, yurttaşların, vergi yükümlülükleri hakları zedelenmiş oluyor.

Dördüncü olarak: Yasanın öngörülebilir, ulaşılabilir ve anlaşılabilir niteliği zedelenmiş oluyor.

Ve en önemlisi de beşinci olarak: İç Tüzük madde 91'de tanımlanan temel kanunla hiçbir ilgisi bulunmadığı hâlde bu öneri temel kanun olarak görüşülüyor, düzenleniyor.

Altıncısı: Kamu sağlığına aykırı bir düzenleme yapılıyor, özellikle kaçak baz istasyonlarına af getirilmek suretiyle. Aynı şekilde toplumsal barışa dinamit konuluyor, Anayasa Mahkemesinin iptal kararına rağmen hakları iade edilmek durumunda olan mağdurların idare önünde altı ay daha bekletilmesi suretiyle.

İşte bu nedenle esasen bu yasa teklifi Anayasa'ya aykırıdır çok yönlü olarak. Bütçe açısından ise bu kanuna göre önce bütçe yapılacak, yapıldı, teklif hazırlandı ve sonra yasa ilkesi; böylece hukukumuzda, anayasal sistemimizde mevcut olmayan bir biçimde yasanın geriye yürütülmesi söz konusu olacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim, bağlıyorum.

Bu itibarla şunu itiraf etmeliyim ki kırk yıl süreyle yasayı "genel iradenin ifadesi" şeklinde tanımladım kürsülerde ama burada "Tek kişinin iradesini yansıtan bir normatif düzenleme mi olacak?" sorusunu da sormadan edemiyorum. Bu nedenle öncelikli olarak anayasal normatif hükümlere saygı gösterilmesi gerekir. Bunun için de bizim nitelikli yasa kavramını sahiplenmemiz gerekir.

İkinci olarak, ortak andımız gereği hukukun üstünlüğü, demokratik ve laik cumhuriyeti zedeleyen Anayasa'nın maddelerinin değiştirilmesinden başlamak gerekir, bu da Anayasa'nın 104'üncü maddesidir. 104'üncü maddesiyle devlet yetkisi ile temsil yetki ile yürütme yetkisinin tek başına, tek kişiye verildiği bir düzenleme sadece Cumhuriyet Dönemi'nde değil Osmanlı'ya bile yabancıdır, çağdaş herhangi bir devlette böyle bir düzenleme bulunmamaktadır.

Dikkatiniz için teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)