GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:6
Tarih:15.10.2020

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe kanunu bu Meclisin yaptığı belki en önemli kanun. Şimdi, Meclisin istişare zeminini hakkıyla kullanmadan bütçe sisteminin değiştirilmesi teklif ediliyor. 2021 bütçesinin Plan Bütçe Komisyonuna gelmesine iki gün kala yapılıyor bu ya da günler kala yapılıyor ve muhtemelen de basılmıştır bu metin ama umarım hatalı basılmıştır, kadük olur buradan geçse bile.

Gerçekten, yapmak istediğinizi yapamayın istiyorum çünkü teklifin gerekçesinde bu değişiklikle hedeflenenin hesap verilebilirlik ve mali saydamlık, kamu kaynaklarının etkin, verimli ve tutumlu kullanılması olduğu söyleniyor. Peki, emel ile amel birbirini tutuyor mu? Hayır, tutmuyor. Hem "Hesap verebilir olacak." deyin hem de 2021 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Teklifi'ni kabul edilmemiş bir düzenlemeye göre sunmaya kalkın. Oldu da teklif kabul edilmedi, ne olacak? Hayatta aklınıza böyle bir şey gelmiyor tabii değil mi? Yani "Mutlaka, zaten kabul edilecek, biz o yüzden bastık, zaten burada duruyor..." Bu, işte, hepimizi ve bu Meclisi ve halkın iradesini hiçe saymaktır. Hedefte inandırıcı olmak için yürüdüğünüz yolun, yolu yürüme biçiminizin hedefinizle birazcık ama birazcık uyumlu olmasına bari özen gösterin. Bu en azından karşınızdaki insanlara asgari saygıdır demek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, son yıllarda ekonomik krize karşı uygulanan tezlerin, yepyeni ekonomi programlarının bir değil birkaç kere çöküşüne tanık olduk. Mesela Türk lirasının önlenemez değer kaybı nedeniyle faizler yükseltildi, piyasalara güven teşkil edecek siyasi istikrar ortamı ve demokratikleşme olmadan, tüm komşularla savaş hâlinin son bulması hedeflenmeden sadece faiz düşerse enflasyon düşer tezi çöktü mü? Çöktü. Merkez Bankasının 110 milyar dolar rezervi eridi, Türkiye'nin kredi notu düştü, enflasyon yükseldi, dolar 8 lira sınırına geldi, kamu bankalarının açıkları inanılmaz büyüdü, Merkez Bankası yapması gerekenleri yapamadı, neticede AKP'nin "faiz bütün kötülüklerin anasıdır ya da babasıdır" taktiği çökünce Merkez Bankasının yeniden faiz yükseltmesine izin verildi.

İktidarın bütün seçim dönemlerinde dillendirdiği cumhuriyetin 100'üncü yılı için 2023 hedefleri vardı. "Millî gelir 2 trilyon dolar olacak." diyorlardı. Şimdi hedef küçüldü, 875 milyar dolara düştü o da eğer 2023'te dolar 8,2 lira olursa. Kişi başı gelirimiz 25 bin dolar olacaktı o da 10.300 dolara düştü. Türkiye'nin 2008'deki kişi başı geliri 10.600 dolardı. Yani on beş sene sonraki 2023 hedefimiz 2008'in gerisinde şu anda. İhracat 500 milyar dolar olacaktı o da yarısına düştü. Sonuç olarak, iktidar bu ekonomi programıyla kendi hedeflerini tamamen silmiş oldu. Bunların başarılamayacağını söylediğimizde "Türkiye'nin önünü kesiyorsunuz." diyordunuz. Şimdi açık olan bir şey var ki Türkiye'nin önünü siz kesiyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, bu kriz, emek maliyetini düşürerek zor geçinen toplumu daha fazla yokluğa mahkûm ederek çözülemez. Kıdem tazminatlarına göz dikerek, emeklilik hakkına saldırarak, krizin tüm yükü emekçilere yıkılarak çözülemez. Şehir hastaneleri, otoyollar, havalimanları gibi kamu-özel sektör iş birliği projeleri için döviz cinsinden verilen hazine garantileriyle halkın bütçesi hortumlanarak çözülemez. Köprü ve otoyol garanti ödemeleri için 2020 yılı programında ayrılan 8,3 milyar lira şimdiden aşıldı. Önümüzdeki bütçe döneminde ciddi şekilde tartışmamız gereken konulardan biri bu yükten nasıl kurtulacağımız olacak. Bu kriz, ülkede yurttaşlar boğazına kadar borç ve açlık içindeyken 10 milyar liralık demir yolu hattı ihalesi alan yandaş Kalyon İnşaata 9,5 milyar liralık vergi teşviki sağlanarak da çözülemez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Bunun adı ülke ekonomisi değil, yandaş ekonomik düzendir, tekelleşmedir, kartelleşmedir ve bu sistemle ülke yönetilemez. Yönetebilmek için ancak Ankara'nın ortasında hakkını arayan sağlık emekçilerini göz altına aldığınız gibi, hakkını arayan herkesi gözaltına aldığınız gibi baskıya ve otokrasiye müracaat edersiniz ki zaten yaptığınız da budur. Ama ne olursa olsun, hangi baskıyla olursa olsun yoksullaşmanın önüne geçmedikçe başkaldırının da önüne geçemezsiniz. Bu kriz ancak adil bir paylaşım düzeni olursa çözülür; bu ülke çok güzel, çok yaşanabilir bir ülke olabilir. Para dünyada çok ama adil bir paylaşım yok. Bu paylaşımı yaşayan, yoksulluğa, eşitsizliğe son veren bir ülke olabiliriz. Bu nedenle bu despot rejime karşı tercih yurttaşlarımızındır diyorum.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)