| Konu: | Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 6 |
| Tarih: | 15.10.2020 |
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; yeni coronavirüs hastalığı, evrensel düzeyde ortaya koyulan büyük mücadelelere rağmen, dünya gündeminin en önemli başlığı olarak hâlâ varlığını sürdürmektedir.
Hayatlarımızın ana eksenine yerleşen bu salgın, her alanda olduğu gibi ülkemiz eczacılık alanında da telaffuz edildiği günden bu yana, ana gündem maddesi olarak eczanelerimizi ve eczacılarımızı etkilemektedir. Erken dönem salgın sürecinde vatandaşlarımızın olası tehlikelere karşı tedbir amacıyla eczanelerimizde oluşturdukları yoğunluk bugün de benzer seyirde devam etmektedir. Meslektaşlarımız, bütün sağlık çalışanları gibi, salgın sürecinin başından itibaren aldıkları tedbirler, gösterdikleri olağanüstü çabayla meslek onuru ve saygınlığına yaraşır bir mücadele ortaya koymaktadırlar.
Yaşananlar, birinci basamak sağlık hizmetleri ve koruyucu sağlık hizmetlerinin ana öznesi olan eczacıların önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu zorlu süreç içerisinde, daha önce de çeşitli şekillerde dile getirdiğimiz halk sağlığını etkileyen ürünlerin, televizyon reklamları, e-ticaret siteleri, doğrudan satış sistemleri ve marketler aracılığıyla eczane dışı çeşitli kanallar üzerinden satışı söz konusudur.
Hastalığın ülkemiz sınırları dâhilinde telaffuz edilmeye başlanmasıyla birlikte oluşan kısa süreli panik döneminde, ne yazık ki bu durumu ticari kazanca dönüştürme saikiyle hareket eden girişimler gün yüzüne çıkmıştır. Bu girişimlerin çeşitli platformlarda oluşturulan söylentilerle birlikte, üretim süreçleri ve sterilizasyon durumları bilinmeyen maskeler, dezenfektanlar, koruyucu ve tedavi edici etkisi bulunduğu iddia edilen ürünler üzerinden halk sağlığını göz ardı ederek kazanç sağlama çabaları kamuoyuna yansımıştır. Toplum olarak tecrübe ettiğimiz bu durum, akademik eğitim sonrası unvanlarını alan her sağlık personelinin yaptığı gibi "önce zarar verme" ilkesiyle hareket eden eczacıların, ilaç ve toplum sağlığına birinci derecede etki eden ürünlerin vatandaşa ulaştırılması konusunda tek yetkili olması gerekliliğini yeniden ortaya koymuştur.
Defaatle dile getirdiğimiz ve eczacı meslektaşlarımızın tek yürek şekilde savunduğu, etken madde içeren, bu sebeple de danışmanlık gerektiren tüm bu ürünlerin tabii ki hekim kontrolü altında, sadece eczanelerde ve eczacıların danışmanlığında vatandaşlarımıza ulaştırılması hususu, meslektaşlarımızın daha fazla maddi kazanç arzusuyla savundukları bir görüş olmayıp mesleğine başlarken hayatını insanlık hizmetine adayacağı üzerine ettiği yeminin gereğidir. Tüketim kanallarının yaygınlaştırılması ve tüketimin kolaylaştırılması günümüzde olumlu karşılanan bir yaşam pratiği olsa da eczacılık, ilaç alanında bu yaşam pratiği büyük riskler doğurabilecek düzeyde tehlike arz etmektedir. Sizlere çinkonun bazı antibiyotiklerin etkinliğini azaltabileceğini televizyon reklamları söyleyemez, sarı kantaronun birçok sayıdaki ilacın etkinliğini yüzde 75'e varan oranda azaltabileceğini e-ticaret siteleri söyleyemez, D vitamininin gereksiz kullanılması durumunda böbrek yetmezliğine yol açabileceğini doğrudan satış kanalları söyleyemez, hafıza güçlendirici olarak kullandığınız ginkgo bilobanın kan sulandırıcı ilaçlarla kullanılması hâlinde -ki buna aspirin de dâhildir- beyin içi kanama riskine yol açabileceğini marketler söyleyemez. Sizlere bu bilgileri yalnızca eczacılarınız eczanelerinde verebilirler. Bu sebeple, sağlığı ilgilendiren her ürün eczacılar eliyle eczanelerde sunulmalıdır. Vatandaşlarımız nasıl ki ilaçlarını markete gidip raftan seçmek istemezlerse, sağlıklarına direkt etki edebilecek olan ürünleri de eczane dışından temin etmemekte ısrarcı olmalıdırlar.
Mesleki sembollerimizin eczane dışı alanlarda kullanılarak satışa yönelik güven algısı oluşturma çabalarının ve eczaneler dışında etken madde içeren ürün satışının doğru olmadığına, halk sağlığına yönelik tehdit arz eden bu duruma karşı ilgili tüm kurum, kuruluş ve vatandaşlarımızın gerekli hassasiyeti göstereceğine inanıyorum.
Genel Kurulu ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)