| Konu: | Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 7 |
| Tarih: | 20.10.2020 |
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Çiftçinin tarımsal üretiminin ve yer altı su rezervlerinin karşısındaki en büyük sorun, düzenlenmeyen sulama tekniği ve koordinasyonudur. Tarımsal sulama yöntemsizlikler sonucu oldukça derin bir sorun olarak bekletilirken iktidarınız çözemediği sorunu bir kurumdan bir başka kuruma havale etmektedir. Yer altı su rezervleri, çiftçinin emeği ve tarımsal üretim; hantal bürokrasi geleneğine kurban edilmek isteniyor.
Örneğin, Atatürk Barajı çevresinde yapılan tarıma göz attığımızda yarım kalan sulama kanalları yüzünden çiftçi kuyu açmakta, kontrolsüz sulamayla tarımsal faaliyet yürütmektedir. Bunu yaparken de "DEDAŞ" denilen enerji şirketine âdeta haraç vermektedir. Hatta bazı yerlerde tarlalarında trafo, elektrik ve kuyu suyu olmadığı hâlde çiftçiler DEDAŞ tarafından hayalî faturalarla cezalandırılmaktadır. Böyle bir yaklaşım, böyle bir haksız uygulama dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Tarımsal alanda suya erişim noktasında DEDAŞ kangrenleşen bir sorun olarak ortadayken bu değişikliğin bir anlamı olmadığını yinelemek istiyorum.
Su politikası geliştirmeyip hatalı sulamanın hem suyu hem toprağı yok edeceğini bildiği hâlde hiçbir şey olmamış gibi davranılamaz. Bugünden uygulanacak su politikalarının kalitesi 21'inci yüzyılda su sorunu noktasında bağlayıcı bir önem arz etmektedir. Birleşmiş Milletler, Su Raporu'nda önümüzdeki yirmi yılda Türkiye'nin yer altı su kaynaklarının ciddi bir tehlike altında olduğunu belirtmektedir. Modern sulama yöntemleriyle aynı miktar suyla daha fazla alan sulaması, gübre israfının önlenmesi, toprak ve su kalitesinin korunması sağlanabilir. Sulama hizmetlerinin doğru verilebilmesi ve su kaynaklarının doğru kullanılmasının sağlanması bakımından, planlama aşamasında sulama sistemlerinin açık kanal sulamadan kapalı ve basınçlı sistemlere dönüştürülmesi gerekmektedir. Hâlen ülkede sulama alanlarının çok küçük bir kısmında kapalı ve basınçlı sulama sistemleri kullanılmaktadır. Su kaynaklarının israfına neden olan bu tür planlamalar, sulamaya açılan alanlarda ciddi toprak kaybına, tarım topraklarının tuzlanma ve çoraklaşma nedeniyle yok olmasına neden olmaktadır. Pahalı bir tarımsal girdi olan su ihtiyacına karşı da sulama kanalları çoğaltılarak hem elektrik sarfiyatı azaltılabilir hem de tarımsal üretim maliyetinin düşürülmesi sağlanabilir.
Evet, iktidar, başta Urfalı çiftçiler olmak üzere, dünyanın 6'ncı büyük barajının çevresinde tarım yapan çiftçiyi kuyu açıp enerji şirketlerine bağımlı bir hâle getiriyor. Sizler tarıma dair karar mercisi olamayacak kadar tarımsal üretimin ve çiftçinin karşısındasınız. Su kanallarının yapılmasının da dâhil olduğu GAP'ın uygulama alanlarından biri olan Urfa'da Fırat Nehri ve Atatürk Barajı'na rağmen çiftçiler ciddi su sorunu yaşamaktadır. Bakın, Atatürk Barajı'na 3-5 kilometre yakınlıkta olmasına rağmen, Adıyaman sınırında, Urfa'nın Bozova, Halfeti, Birecik ve Hilvan ilçelerinde maalesef sulama kanallarından faydalanamayan onlarca köyümüz mevcuttur. Örneğin, Suruç ilçesinde pompaj sulaması projesi yapılıyor fakat su tahliyesi için doğru bir drenaj sistemi yapılmamış ve bu sebeple binlerce dönüm tarım arazisi bataklığa dönüştüğü için ekilip biçilememektedir. Ülkede üretilebilecek her şeyi dışarıdan getirerek çiftçiyi ekonomik krize sürüklediğiniz yetmiyor gibi, bir de ekim alanlarını daraltıyorsunuz, üstüne yer altı su rezervlerine ilişkin doğru politikalar uygulamıyorsunuz.
Evet, değerli arkadaşlar, âdeta tarımı bitirme noktasına getirmiş bir iktidarla karşı karşıyayız. Gıda üretimi, tarımsal alanların yaşatılması, dolarla girdi maliyetini karşılayan çiftçinin sırtından sulama maliyetini kaldırmalıyız. Mazot, ilaç, gübre, su ve suya erişimde DEDAŞ'a ödenen ücretle bu ülkenin çiftçileri çok büyük bir haksızlıkla, derin bir ekonomik krizle baş başa bırakılmış durumda. Tarım bir ülkenin bel kemiğidir fakat ülkedeki çiftçi âdeta felç edilmiş durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) - AKP iktidarı, toprakları çoraklaştırırken şunu unutmasın: DEDAŞ ve DSİ'nin baskıları altında kesilen yüklü faturalar karşısında çaresiz bıraktığınız çiftçilere Viranşehir, Suruç ve Harran Ovası'na verecek bir hesabınız var.
Teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)