GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:7
Tarih:20.10.2020

ŞEVİN COŞKUN (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 6'ncı maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Covid-19 salgınıyla birlikte ülkelerin tarım alanında kendi kendine yeterli olmasının önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, birçok ülke, tarım ve gıda üretimiyle ilgili politikalarını gözden geçirmekte ve yeni önlemler almaktadır. Türkiye ise alanında uyguladığı yanlış politikaların yarattığı tahribatın farkında olmadığı gibi, görüşülen kanun teklifiyle mevcut sorunların daha da derinleşeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Oysa olağan koşullarda getirilecek bir yasal düzenlemeyle pandemi sürecinden ders çıkaran; gıda egemenliği, gıda güvenliği ve gıda güvencesi sacayakları üzerine inşa edilen, üretimi, istihdamı ve adil paylaşımı temel alan bir esasa sahip olmalıdır. Ancak ne yazık ki, tekliften de anlaşılacağı gibi, AKP, bildiği yolda yürümeye devam etmektedir.

Değerli milletvekilleri, savaşın tırmandırılması, ekonomik koşulların yetersizliği, asimilasyon politikaları ve Kürt illerinde birçok yerin yasak bölge ilan edilmesi, 1990'lı yıllardan bu yana Türkiye'nin batı ve kuzey bölgelerindeki büyük şehirlere göçü mecbur kılmıştır. Günümüzde de ne yazık ki bu iktidarın mevcut politikaları, bu durumu daha da derinleştirmektedir. Göç etmek zorunda kalan yoksul Kürtler, özellikle tarım sektörü için önemli bir ucuz iş gücü kaynağı olurken ne yazık ki güvencesiz ve düşük ücretlerle çalışmaya mahkûm edilmektedir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de tarım iş gücü, yaklaşık 7 milyon insandan oluşmaktadır; bunun neredeyse yarısı, mevsimlik tarım işçisi olarak çalışmaktadır. İstatistiklere göre her 2 mevsimlik işçiden 1'i, doğduğu andan itibaren mevsimlik tarım için seyahat etmekte ve ortalama kırk sekiz farklı kente mevsimlik tarım iş gücü olarak gitmektedir. Mevsimlik tarım işçilerinin yaklaşık yüzde 60'ı, ulusal yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır.

2019 yılında, Türkiye'de 6-17 yaş arasında, ekonomik faaliyette bulunan 720 bin çocuğun yüzde 30'u, tarım sektöründe çalışmaktadır. Yaş grubuna göre incelendiğinde 5-14 yaş grubunda çalışan çocukların yüzde 64'ü, tarım sektöründe çalışmakta, bu çocukların yüzde 34'ü, eğitimine devam edememekte ve haftada kırk sekiz saatten fazla çalıştırılmaktadır.

Yine, tarımda çalışanların yüzde 42'si, kadındır. Bu kadın işçilerin yüzde 90'ı, ücretsiz, aile işçisi olarak görülmektedir. Yoksulluk ve yoksunluk koşullarının ortasında, tarlada kişisel bakım yapmaları, eğitime devam etmeleri ekstra zordur. Mevsimlik tarım işçiliğinde çalışma süreleri günlük on-on iki saat iken erkek egemenliği nedeniyle kadınlara yüklenen ev işleriyle birlikte kadınlar, günde ortalama on sekiz saat çalışmaktadır.

Değerli milletvekilleri, mevsimlik tarım işçileri, sadece sömürüye dayanan üretim ilişkilerinin merkezinde yer almamakta, aynı zamanda Türkiye'de milliyetçi ve ırkçı saldırılara da maruz kalmaktadır. Son olarak, Sakarya'da yaşanan saldırı, bunun en vahim örneklerinden sadece biridir. Bu saldırılar, ne yazık ki iktidarın cezasızlık politikalarından ve nefret söylemlerinden beslenmekte; yoksulluk ve ucuz iş gücü olma zorunluluğunun yanı sıra bu insanları bir de şiddetle, güvencesizlikle karşı karşıya bırakmaktadır.

Değerli milletvekilleri, seçim bölgem olan Muş'un temel geçim kaynağı, tarım ve hayvancılıktır ancak Muş halkı zorunlu göç, yoksulluk ve savaş politikalarından kaynaklı yoksulluk sınırındadır. İktidarın insanları yoksulluk çemberine iten, sorun çözmekten çok sorun yaratan politikaları, Türkiye'de ciddi oranda tarımsal fayda getirebilecek olan Muş ilini kişi başına en düşük gelire sahip kent yapmıştır.

AKP iktidarının bitmek bilmez özelleştirme serüvenine dâhil ettiği Muş'ta bulunan şeker fabrikasının yeni durumu da çiftçinin yüzünü güldürmüyor. Şeker fabrikasının özelleştirilmesi ve yüklenici firmanın yeterli düzeyde şeker pancarını fabrikaya taşımamasından kaynaklı, Muş'ta bulunan kantar noktalarında çiftçiler uzun kuyruklar oluşturmakta ve çiftçinin neredeyse bir yıllık mahsulü bekletilirken küspeye dönüşmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ŞEVİN ÇOŞKUN (Devamla) - Tamamlıyorum.

BAŞKAN - Buyurunuz.

ŞEVİN ÇOŞKUN (Devamla) - Bu da yetmezmiş gibi, Muş'ta yapılmış olan Alparslan Barajları neredeyse her yağış sonrası taşmakta, halkın tarım arazileri sular altında kalmaktadır. Hayvancılıkla uğraşanların hayvanları telef olmakta. Hiçbir şekilde zararları karşılanamayan yurttaşların durumu, ülke vahametini gözler önüne sermektedir.

İktidar, günü kurtarma uğruna çıkardığı bu yasa tekliflerinden acilen vazgeçmeli ve ülke topraklarını rant uğruna sermayedarlara peşkeş çekmeyi bırakmalı; yüzünü mevsimlik tarım işçilerine, küçük ölçekli tarıma, girdi fiyatlarını düşürmeye, çiftçi borçlarının çözümüne dönmelidir.

Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)