| Konu: | Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 7 |
| Tarih: | 20.10.2020 |
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu selamlıyorum.
Öncelikle, AKP sıralarına seslenmek istiyorum. Cezaevlerinde insanlık suçu işleniyor. Hepimizin gözünün önünde, bir odada, tek başına bir hücrede yaşamını yitiren eski bir KHK'li vardı. Şimdi, yeni bir haber "27 yaşındaki Serkan Tumay'a ne oldu?" diye sormak istiyorum. Yine "Bahtiyar Fırat nerede?" diye sormak istiyorum. "Gülistan Doku nerede?" diye sormak istiyorum. Gözaltında tutuklananlara ve gözaltında kayıplara daha ne kadar devam edeceksiniz?
Değerli arkadaşlar, biz şu anda gıda, tarım ve orman alanında bir kanun teklifini konuşuyoruz. Aslında adaletin askıya alındığı, hukukun askıya alındığı, insanlığın askıya alındığı bir yerde nasıl bir yasa konuşabiliriz; doğrusu kendimi çok yabancı hissediyorum. Yani burada bir yasa yapsak da o yasanın insanlara dokunmayacağının zaten farkındayız. Ayrıca, burada müzakere ederek, tartışarak bir yasa yaptığımızı da hiçbirimiz söyleyemeyiz. Burada, otomatik olarak, bir noter gibi ellerini kaldırarak, oy çoğunluğuna, el çoğunluğuna güvenerek bir taslak getirilmiş önümüze ve bu, gerçekten de işçilerin, emekçilerin, köylülerin, çiftçilerin, halkın yararına olan şeyler değil; son derece aleyhine olan şeyler, son derece olumsuz yasaları biz burada görüşüyoruz, havanda su dövüyoruz. Örneğin, şu anda maden işçileri yollarda, Ankara'ya gelmek, dertlerini anlatmak istiyorlar ama önleri kesiliyor. Bakın, Soma'da Uyar Madencilikten sekiz yıldır tazminatını alamayan işçinin eşi ne demiş biliyor musunuz? Demiş ki: "Askıya ekmek asıyorlar. Ekmek asmayacaksın arkadaşım, insanlara ekmek vereceksin, alın terini vereceksin. 2 milletvekilinin maaşını toplasan zaten benim eşimin tazminatı verilecek."
Arkadaşlar, 2 milletvekilinin maaşı 1 işçinin tazminatı ediyor ve bu da o işçiye verilmiyor, maden şirketleri bu tazminatları gasbediyor. Bu nasıl bir gelir dağılımı uçurumudur, bu nasıl bir eşitsizliktir, nasıl bir adaletsizliktir ve biz burada nasıl bir kanun yapıyoruz? Gerçekten bunu anlatamayız, anlatılacak bir yönü de ne yazık ki yok. Neymiş efendim, şu anda bizim konuştuğumuz 7'nci maddede, Savunma Sanayii Başkanlığı devlet ormanları üzerinde savunma maksatlı tesis açacakmış, bunu konuşuyoruz. Ya, bizim konuşmamız gereken şey çiftçinin üretimi nasıl artıracağı, mazot paralarını nasıl ödeyeceği, elektriğe nasıl erişeceği, suya nasıl erişeceği ve mevsimlik tarım işçilerinin yaşam hakkını nasıl koruyacağımız, barınma, kadınların emeğini nasıl koruyacağımız. Bunların hiçbirini ne yazık ki konuşamıyoruz. Ekosistemi mahveden bir anlayış var. Burada her şeyi terörize ederek konuşuyoruz ama arkadaşlar, böyle konuşarak hiçbir yere varamayız.
Bakın, burada, Kaz Dağları'nda yüz binlerce ağaç katledildi; sadece ağaç değil ki buradaki ekosistem yok edildi. Bu nasıl oldu? Bu yasalar bunu engelliyor mu, önlüyor mu, değiştirebiliyor muyuz? Burada en ufak bir kılımız bile kıpırdıyor mu bunun için? Hayır ama bol bol "terör" lafları edebiliyoruz. Bu nasıl bir terördür? Bu, halkın yaşam hakkına büyük bir saldırıdır ve sadece bugünkü kuşakları değil, gelecek kuşakları da yok eden, gerçekten Türkiye'de düşmanca bir anlayışın ürünüdür. Biz bu yasada bunu konuşamıyoruz.
Bakın, burada yine bir fotoğraf, yine ormanlar kazılmış. Neymiş? Buraya güneş elektrik sistemi yapılacakmış. Neresi burası? Karaburun havzası. İzmir Karaburun havzasında ormanlar kesiliyor, onun yerine GES yapılacakmış. Var mı böyle bir anlayış dünyada? Var mı böyle bir şey? Yok. Burada ne var? "Salihli'de biyoenerji üretilecek." diye köylüler, kadınlar dövülüyorlar ve bakın, yerlerde sürüklendiler, 80 yaşındaki kadının gözüne gaz sıktılar, 15 yaşındaki çocuğun kulağına cop vurdular. Neden? Efendim, Salihli'de biyoenerji üretilecekmiş!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Teşekkürler Başkan.
Ya, kardeşim, bu kadar biyoenerji üretiyorsunuz, GES kuruyorsunuz, RES kuruyorsunuz, HES kuruyorsunuz, bu kadar enerji üretiyorsunuz, bu enerjiden neden bu çiftçiler yararlanamıyor? Neden tarım sektörü bundan yararlanamıyor? Neden ormanlık alanları böylesine mahvediyorsunuz, yok ediyorsunuz ve insanların yaşam alanlarını bu şekilde tahrip ediyorsunuz?
Burada, Beyza Hocanın kulakları çınlasın. Profesör Doktor Beyza Üstün Hoca bizim MYK üyemizdi, bu Kobani kumpas darbesiyle şu anda Sincan'da tutuklu, hukuksuz bir şekilde tutuklandı. Beyza Hoca ömrünü bu işlere harcadı.
Bakın, Beyza Hocanın koruduğu işte bu ekosistemdi. Siz diyorsunuz ki: "Bozuk orman var, oraya şunu yapalım, bunu yapalım." Ormanları yakıyorsunuz, yaktırıyorsunuz, göz yumuyorsunuz, oraya inşaatlar yaptırıyorsunuz, oteller yaptırıyorsunuz, tesisler yaptırıyorsunuz; sonra, ekoloji mücadelesi verenleri de içeri atıyorsunuz, zindanlara atıyorsunuz. Bu kabul edilemez.
Bu teklif de hiçbir derde deva değil, tamamen sermayenin hizmetinde olan bir yasa teklifidir. (HDP sıralarından alkışlar)