| Konu: | Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 7 |
| Tarih: | 20.10.2020 |
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlarım.
Sözlerimin başında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına seçilen Ersin Tatar Beyefendi'yi gönülden tebrik ederim. Bu vesileyle merhum Doktor Fazıl Küçük Bey ve merhum Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş Bey'e de Allah'tan rahmet dilerim.
Yine -2003 yılından beri- Rauf Denktaş Bey'in maalesef, AK PARTİ iktidarının destekleriyle iktidardan gitmesinden sonra, bu maceralı yolculuktan sonra, bugüne kadarki süreçten sonra AK PARTİ'nin de bu süreçten yeteri kadar ders almış olduğunu ümit ederim.
Evet, bugün huzurlarınızda Türk tarımıyla ilgili, bazı temel konularla ilgili fikirlerimi açıklamak üzere bulunuyorum. Şunu önce belirtmek isterim: Emin olun, Türk tarımıyla ilgili, devamlı bu kürsüye gelip de olumsuz konuları konuşmaktan, olumsuz yönlerinden bahsetmekten hakikaten hiç hoşnut değilim. Türk tarımı keşke çok daha iyi olsa da biz avantajlı hâllerini ve güzel giden Türk tarımımızı konuşabilsek. Fakat maalesef durum hiç de öyle değil.
"Türk tarımı" derken biz tarımı nasıl görüyoruz, öncelikle ondan bahsetmek isterim. Bizler tarımı -devamlı söylediğimiz gibi- stratejik bir sektör olarak görüyoruz. Pandemi öncesi de biz bunu söylüyorduk, pandemi sonrası, bütün dünyanın da kabul ettiği ve Türkiye'de de çok daha fazla dillendirildiği gibi, tarımımızın ne kadar stratejik olduğu ve maalesef, yurt dışına ne kadar muhtaç olduğumuz daha iyi anlaşıldı. O kadar stratejik ki bizler Türk tarımını, tarımı, tarım sektörünü millî savunma sanayimizden daha az stratejik görmüyoruz. Fakat tarımımızın geldiği bu noktada ise maalesef, tarım Türkiye'de bir millî güvenlik sorunu hâline gelmiştir ve bunun acilen düzeltilmesi gerekir yoksa bizi son derece karanlık günlerin beklediğini buradan arz etmek isterim.
Bizler açısından tarımın baş aktörü çiftçilerdir. Tarımın baş aktörü, bugün 150 bin kişiye dayanan personel sayısıyla Tarım Bakanlığı değildir. Tarım Bakanlığının 40 bin kişisini Orman Bakanlığı olarak düşünürseniz, 110 bin kişilik bir Tarım Bakanlığı kısmı var ki maalesef, çok büyük bir kısmı, özellikle üst yönetimi tarım sektöründen son derece uzak ve iş bilmez arkadaşlardan oluşmaktadır. Çok ciddi bir rotasyona tabi tutulan bir Tarım Bakanlığından bahsediyoruz.
Sektörümüz bugün zarar eden bir sektör hâline gelmiştir. Türk çiftçisinin ortak noktası, Erzurum'unda, Adana'sında, Muş'unda, İzmir'inde Türk çiftçisinin ortak noktası, para kazanamamak ve zarar etmektir; bu, hakikaten çok acı. Bizler çiftçimize kumar oynatıyoruz arkadaşlar. Çiftçimize, veri noksanlığıyla, ektiğini kaça satacağını bilmeden, belki de satıp satamayacağını bilmeden kumar oynatıyoruz ve ürün ektiriyoruz, hiçbir veri olmadan onları böyle bir maceraya sürüklüyoruz. Şunu söylersem şaşıracaksınız diye tahmin ediyorum: Türkiye'deki tarım sayımı en son 2001 yılında yapıldı, 2001 yılından beri Türkiye'de tarım sayımı yapılmadı; böyle bir sektörden bahsediyorum şu anda huzurlarınızda. Belki algıda seçicilik olarak düşünebilirsiniz, memleketim Erzurum ve ayrıca da yine, tarımla ilgili son derece ileri olduğunu düşündüğümüz Adana arasındaki farka baktığım zaman, çiftçilerin moral motivasyonu olarak hiç de fazla bir fark olmadığını görüyorum. Erzurum'umuz, malumunuz, bir tarım şehri olarak marka hâline gelmiştir fakat bugün Erzurumlu çiftçi, Erzurumlu köylü tarımdan geleceğini bekleyemez hâle geldi. Tarım bugün gününü kurtarmak için yapılan bir iş hâline geldi. Bunu çok iyi düşünmemiz lazım. Bugün Adana'daki son derece iyi eğitimli, nesillerdir çiftçilik yapan, senelerdir çiftçilikle uğraşan aileler de yatırım yapma motivasyonlarını kaybetmişler. Adana'da bugün çiftçiler alışık oldukları işiyle, tarımla uğraşıyorlar fakat gelecek nesillerin de bu sektörden para kazanacağını artık düşünemez hâldeler ve kendilerine farklı sektörler hatta maalesef yaşanacak farklı ülkeler arar hâle gelmişler.
Erzurum'un yaylalarını bilirsiniz, Oltu'nun yaylaları, Aşkale'nin yaylaları bugün bomboş duruyor. Bugün hayvancılıkta eskiden Rusya'ya ihracat yapan, İran'a ihracat yapan, farklı farklı ülkelere ihracat yapan şehrimiz maalesef son derece eskiye oranla geri durumdadır. Bugün belki kendi kendimizi avutabiliriz "Türkiye'nin büyükbaş hayvancılıkta 2'nci, 3'üncü şehriyiz." diye. Bu hiçbir şey ifade etmiyor. Türkiye geri gitti zaten. Biz istediğimiz kadar Erzurum'u Türkiye'nin 2'ncisi, 3'üncüsü ilan edelim, bunun hiçbir anlamı maalesef yok. Bugün bir farkı daha belki ortaya koymamız lazım, eskiden her köylü bir çiftçiydi, bugün her köylüyü maalesef bir çiftçi olarak göremiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Eskiden köylerimiz birer fabrika iken, üretim üssüyken bugün bu hâlde değiller. Bugün yine yanlış politikalardan dolayı, yine Büyükşehir Yasası'ndan, tarımın fena hâle gelmesinden, oluşan göçlerden dolayı köylerimiz boşalmıştır. Çiftçilik yaşı 52'nin üzerine çıkmıştır ve köyler de ucuz yaşanan merkezler hâline gelmiştir. Hâlbuki eskiden her köy bir fabrikaydı, her köy birer üretim üssüydü. Benim çocukluğumda, Cinis, kendi köyümün 15 bin dönümlük ekilebilir arazisinde bir karış toprak -evet, bugün her karışı ekelim diyoruz ama maalesef o gerçeklerle örtüşmüyor- eskiden hakikaten boş kalmazdı ve bu 15 bin dönüm köydeki 2 traktörle yapılırdı. Birbirlerine ödünç vererek köylüler bu 15 bin dönüm araziyi bambaşka, farklı farklı ürünleri ekerek değerlendirirlerdi. Bugün arazinin yarısı neredeyse ekilmiyor ve işin garip tarafı köylülerimizin kapılarında gıcır gıcır traktörler olmasına rağmen bu ekim yapılamıyor. Neden? Hepsi borçlu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Bitiriyorum efendim. Kusura bakmayın.
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Değerli milletvekillerimizin çok doğru, çok güzel fikirlerini dinledik. Bu fikirleri Tarım Bakanımızın da dinlemesini çok arzu ederim. Kulak versinler Meclise hatta gelip buraya oturup katılsınlar bu toplantılara, faydalanırlar ama bunu yapmıyorlar.
Köylüler gıcır gıcır traktörleri, gıcır gıcır iş makineleri olmasına rağmen kullanamıyorlar. Neden? 125 milyar liradan fazla borçları var ve bu borçlarının bir kısmı Tarım Kredi Kooperatiflerine, bir kısmı Ziraat Bankasına ve bunun dışında bilmediğimiz gayriresmî borçlar var. Tarım Kredi Kooperatifleri bugün bir tefeci mantığıyla kredi vermektedir ve bir tefeci mantığıyla da yine bunları taksitlendirmektedir.
Konu çok, burada maddelerim de çok, vaktim yok maalesef.
Sizleri saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)