| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 45 |
| Tarih: | 19.12.2012 |
ALİ DEMİRÇALI (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2013 bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, yürütme, öngörülen hedeflere ulaşabilmenin en önemli aracıdır. Bu itibarla, en iyi bütçenin dahi, amaçlarına ulaşabilmesi, doğru uygulanmasına bağlıdır. Yürütme, sadece yürürlüğe geçiş meselesi değildir; yürütme, bir süreçtir. Bu süreci sadece "Ben yaptım." oldubittileriyle devam ettiremezsiniz. Bütçe hakkı, Meclisin en önemli haklarından biridir. Kanun yapmanın ötesinde, bütün bu kanunların uygulanmasında kullanılacak olan kaynakların tahsisini, doğru yerlerde kullanılmasını içeren bir denetleme hakkıdır. Açıkçası, demokrasi açısından en önemli haklardan biridir.
Yürütmenin denetimi, Meclis ve Sayıştay tarafından ve özellikle muhalefet tarafından denetlenebilir olmalıdır. Bu olağan süreci baypas ederseniz, bu durum yürütmenin bütçesi olmaktan çıkar ve adı sadece "yürütme" olur. Bu benzetmeye maruz kalmamak için denetlenebilir olmanın önünü açmanız gerekmektedir. Sayıştay raporlarının Meclise gelmemiş olması, bu konudaki niyetinizi açık ve seçik ortaya koymaktadır.
Değerli arkadaşlar, 2012 bütçe görüşmelerinin sonuna doğru geliyoruz. Milletimiz, kendisi hakkında karar verilecek olan ve geleceklerini yakından ilgilendiren bütçe görüşmelerini özellikle takip ediyor. Vatandaşlarımızın gözünden hiçbir şey kaçmıyor. İşçi, memur, esnaf, öğrenci, emekli, sizleri izlerken büyük şok yaşıyorlar. Hükûmet yetkililerinin çizdikleri pembe tablo, ülkemizin, halkımızın yaşadığı gerçeği uzaktan yakından yansıtmamaktadır çünkü ülkemiz nüfusunun yarıdan fazlası kredi kartı, tüketici kartı, tarım kredi, esnaf kefalet borcu ve bunun gibi borçlar içerisinde geçinmektedir.
AKP hükûmetleri döneminde dünyanın en pahalı benzinini biz kullandık, kullanıyoruz. Dünyanın en yüksek vergilerini bizim halkımız ödüyor. Ürettiğini de en ucuza satan yine bizim çiftçimiz. Dünyanın en pahalı enerji maliyetlerini, istihdam vergilerini, faizini ve şimdi de kur riskini üstlenen yine bizim sanayicimiz. Devletin yanında bütün sosyal katmanlar yani millet borç yükü içerisindedir.
Değerli arkadaşlar, bugüne kadarki uyguladığınız bütçenizin acı bir tablosunu ortaya koymak istiyorum. Size bir ekonomik havzanın içler acısı durumunu anlatacağım.
Dikkat edin, burası Hakkâri, Bingöl, Siirt değil -bu illerde yaşayan yurttaşlarımıza saygı ve sevgilerimi iletiyorum- burası bir zamanlar Türkiye'yi neredeyse tek başına besleyen Adana ilimizdir. Bu bağlamda, ülkemizin en önemli yatırım alanlarından biri olan Adana ilimizi seçim bölgem olması sebebiyle çok iyi biliyorum. Yapmış olduğumuz bu bütçeden Adana halkı yararlanmıyor. Nüfusu hızla 2,5 milyona ulaşmış ancak tüm bu hızlı büyüme ve göç dalgaları karşısında iktidarların görmezden geldiği, "Duymadım, görmedim." taktiğiyle sırtını döndüğü bir kent olmuştur.
Şu anda ülkemizde kentlerde yaşayan insanların oranı yüzde 75, Adana'da ise bu oran daha da yüksek, yüzde 87'lerdedir. Şehrin bu kadar yoğun yaşandığı ilimizde, özellikle yerel yönetimlerin sivil toplum kuruluşlarını ve halkı yönetime katmaması, ekonomik nedenler ve siyasilerin umursamazlıkları da eklenince Adana resmen sahipsiz kalmıştır.
İlimizde, bırakın yabancı yatırımcıyı çekmeyi, yerli yatırımcıyı bile bulamıyoruz. İlimiz Adana, sanayileşmenin ilk başkenti durumunda olan bir büyük metropolken son on yılda tarıma dayalı sanayileşmenin çökmesi üzerine büyük bir krize sürüklenmiştir. ÇUKOBİRLİK, Güney Sanayi, Aksantaş, Sümerbank, Bossa gibi, 50'nin üzerinde dev fabrikalar ve kuruluşlar kapanmıştır. Bu fabrikalar kapanıp kent büyük bir krizin içine sürüklenirken mevcut iktidar bu duruma seyirci kalmıştır. Kriz giderek derinleşmektedir.
Bu iktidar, bırakın çözüm üretmeyi, Adana'nın farkında bile değildir. Adana, bütün iller arasında 19,1 işsizlik oranı ile ilk sırada yer almaktadır. Kamu yatırımları da genel olarak en alt seviyeye çekilmiştir. Doğal olarak, vergi tahsilat oranı yüzde 43,6 olmuş ve yarı yarıya düşmüştür. Kentin nüfusunun büyük bir kısmı yeşil kartlı, yaşama zor tutunabilen, dar gelirli vatandaşlardır. Yaşanabilir kent sıralamasında ise sonuncu durumdadır. Adana, birinci önceliği çarpık kentleşme olan 6 il arasında bulunmaktadır. İş kazaları raporunda, kentimiz hemen her ay ilk 5 il arasındadır. İlimizde kaçak yapılaşma yaygındır. İmar değişiklikleri ve afları bu durumu özellikle özendirmektedir.
Tarım arazileri amaç dışı kullanılmakta, yapılaşmaya ve rant hesaplarına feda edilmektedir. Adana, kent kimliğini yitirmektedir. Bu gerileme, Adana'nın sadece tarım ve sanayisini değil, kültür, sanat, spor gibi birçok alanı da olumsuz etkilemiş ve gerilemesine neden olmuştur. Önceki dönemlerde ekonomi, sanat, kültür, spor gibi her açıdan zenginliği yaşayan Adana, günümüzde sadece geçmişiyle övünür hâle gelmiştir.
Değerli arkadaşlar, Hükûmetin büyük bir övgüyle anlattığı bütçe verilerinin Adana'da yansımalarını buradan on dakika değil, on saat konuşarak bitiremeyiz.
Değerli arkadaşlar, bütçede açığı kapatmak ve halkımızı devamlı ağır vergiler altında bırakarak fakirleştiren Hükûmetin, dolaylı vergileri azaltmak, vergi kayıp kaçağıyla mücadele etmek veya vergi adaletini sağlamak gibi bir derdi bulunmamaktadır. Hükûmetin tek derdi, vergi tahsilatını nasıl olursa olsun artırmaktır. Bu bütçe, halkı kucaklayan bir bütçe değildir.
Buradan tüm yurttaşlara sesleniyorum: Cumhuriyet Halk Partisi olarak, gücümüz yettiğince, imkânlarımız elverdiğince halkımızın sorunları karşısında sonuna kadar yanlarında olacağız ve her türlü baskıya, sindirmeye karşı çıkacağımızı bir kez daha belirtir, hepinizi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekküre ederim Sayın Demirçalı.