| Konu: | Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 8 |
| Tarih: | 21.10.2020 |
MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Teşekkürler Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız; evet, bir özelleştirme hikâyesiyle daha karşı karşıyayız. Özelleştirme dediğimiz, halkın bütçesinin, halkın kaynaklarının sermayeye peşkeş çekilmesinden başka bir şey değil. Yine, uluslararası tekellerin, uluslararası sermayenin krizine çare diye ortaya çıkarttığı, aslında halkın emeğinin acımasızca sömürüldüğü, insan ve doğa kaynaklarının sermaye tarafından talan edilmesi sürecinden bahsediyoruz.
Burada, şeker fabrikaları söz konusu olduğunda, bu düzenleme, küçük ölçekli işletmeleri denetlemeyi getiriyor. Bu süreç şöyle gelişiyor: Şeker fabrikaları 1925'te kuruluyor, 1935'te Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ kuruluyor fakat 2001 krizi sürecinde de özelleştirme kararı alınıyor.
Yine, 2003 yılında, ilk başlangıç olarak da şeker fabrikalarına ait taşınmazların, mülklerin satılmasıyla başlanıyor bu özelleştirme sürecine ve en nihayetinde bugüne kadar 14 şeker fabrikası özelleştirilmiş oluyor. Evet, bu 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi sonucunda 2,5 milyon üretici devreden çıkıyor, bitiriliyor, açlığa mahkûm ediliyor ve milyonlarca insan da yine bu süreçten olumsuz etkileniyor. Bu özelleştirmelerde gerekçe olarak sunulan şey de tıpkı diğer KİT'lerde olduğu gibi, tıpkı bütün bu özelleştirmelerde sermayenin ortaya koyduğu gerekçede olduğu gibi, 2016 yılında 76 milyon TL zarar etmesi gösterildi. Ayrıntıya girmeden hemen birkaç rakam vererek buna yanıt vermek istiyorum. Sadece aynı dönem sarayın yıllık harcaması 650 milyon TL, 76 milyon zararın olduğu sene sarayın harcaması 650 milyon TL yani on üç günlük harcamayla tüm bu zarar aynı zamanda eşitlenebilir.
Dolayısıyla, şimdi, bugün, tabii, Türkiye'de ne zaman böyle bir gündem olsa arkasından uluslararası bir tekel görüyoruz. Şimdi, burada karşımıza Cargill diye bir uluslararası ABD şirketi geliyor -tıpkı fındıkta, İtalyan Ferrero'da olduğu gibi, tıpkı madende Kanadalı Alamos Gold şirketinde olduğu gibi- yani şirketler emrediyor, iktidarlar şak diye yapıyor. Şimdi, bu Cargill şirketi 86'dan beri Türkiye'de çalışma yürütüyor ve 2001 krizinde özelleştirme talep ediyor, iktidar bunu hızlıca... Yani IMF istiyor, Cargill talep ediyor ve dolayısıyla iktidar da bu özelleştirme kararını alıyor. Özelleştirme kararı durdurulmasına rağmen, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan müdahalesiyle 2013 yılında tekrardan başlıyor.
Değerli arkadaşlar, yetmiyor, yetmiyor; iktidar Cargill şirketine yüzde 70 oranında vergi indirimi sağlıyor, yetmiyor; KDV ve gümrük vergisinden muafiyet sağlıyor, yetmiyor; kurumlar vergisinde indirim sağlıyor, yetmiyor; şirketin 44 milyon TL'lik yatırımına da devlet katkısı veriliyor. Yani Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 22 Nisan 2020 kararında olduğu gibi.
Şimdi, bu Cargill ne yapıyor? Cargill nişasta bazlı şeker üretiyor. Yani tüm dünyada, başta Avrupa olmak üzere uzaklaşılmaya çalışılan çünkü hem doğaya hem de insan sağlığına son derece zararlı bir madde olmasından kaynaklı uzaklaşılmaya çalışılırken, bunun karşısında, hem doğaya hem insan sağlığına son derece yararlı şeker pancarı tasfiye ediliyor ve nişasta bazlı şeker, Cargill'in üretimi teşvik ediliyor. Peki, bu teşvikler nasıl oluyor? Tüm dünyada dediğimiz gibi tablo tersine işlerken, Türkiye'de tam tersine nişasta bazlı şekerin teşvikleri artırılıyor, yüzde 25-50 dolaylarında mütemadiyen düzenli olarak artırılıyor.
Şimdi, buradan çıkarttığımız sonuç şu: AKP, her zaman söylediğimiz gibi yüzde 1'in iktidarıdır. Uluslararası tekeller ve onların yerli iş birlikçileri daha çok kâr etsin diye ne talep ediyorlarsa AKP iktidarı bunları yapmakla kendisini sorumlu görüyor ve bunların karşısında "Kral çıplak." diyenler de işte, bu iktidar anlayışı tarafından vatan haini diye yaftalanıyor. Şimdi, burada söylüyoruz, vatana, toprağa, insana düşman bu siyaset karşısında buna "Kral çıplak." diyen, "Siz yüzde 1'in iktidarısınız." diye itiraz edenler işte bu ülkenin geleceğidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) - İşte, burada, Cargill'in sendikalı oldukları için işten çıkarttığı işçiler var, Cargill'in işçileri, bir buçuk yıla yakındır bu işçiler direniyorlar. İşte, sizin yaptığınız siyasetin, politikanın karşılığı budur. İşçi sınıfının üzerine karabasan gibi çökeceksiniz, onun ekmeğini elinden alacaksınız; oradan aldığınız, çaldığınız paraları uluslararası firmalara ve onların yerli iş birlikçilerine hortumlayacaksınız. Ben, buradan, direnen Cargill işçilerini selamlıyorum. Bugün bu politikalar karşısında, işte Cargill işçilerinin açtığı yoldan mücadeleyi yükselterek çıkacağız, onların direnişiyle mutlaka ve mutlaka bu topraklarda emperyalizme ve bunun iş birlikçisi sermaye iktidarlarına karşı mutlaka zaferi kazanacağız.
Teşekkür ederim.(HDP sıralarından alkışlar)