| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 27.10.2020 |
HDP GRUBU ADINA HABİP EKSİK (Iğdır) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Aralık 2019 tarihinde dünya yeni bir pandemiyle tanıştı, çok zor ve sıkıntılı bir süreç geçiriyoruz, geçirmeye de devam ediyoruz. İşte bu pandemi, ciddi anlamda bizim ülkemizi de coğrafyamızı da vurdu. Dünyada 44 milyon insan enfekte oldu, 1 milyon 165 bin insan yaşamını yitirdi; ülkede de yine 365 bine yakın insan enfekte oldu ve 10 bine yakın insan yaşamını yitirdi ki bu rakamların aslında çok çok daha üstünde olduğunu da herkes biliyor.
Maalesef, bu konuyla ilgili, pandemiyi Sağlık Bakanlığının yönetememesi durumu söz konusu diyebiliriz. Bakın, pandeminin yönetilmesi tamamıyla öngörüyle alakalıdır ve önlemlerin alınmasıyla alakalıdır fakat tüm uyarılarımıza rağmen, Türk Tabipleri Birliğinin uyarılarına rağmen ve gerçekten, bağımsız çalışan hekimlerin çağrılarına rağmen Sağlık Bakanlığı, grip aşısı konusuna yeterince ciddiyetle yaklaşmadı ve yeterli sayıda aşıyı ülkemiz için sağlamadı, yurttaşlarımıza sağlamadı.
Yaklaşık 800 bin aşının getirildiği söyleniyor, 500 bin daha getirileceği ve toplam rakamın 1 milyon 300 bin olacağı söyleniyor. Oysaki bizim ülkemizin ihtiyaç duyduğu aşı miktarının 25 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor çünkü enflüanza yılda 1 milyar insanın enfekte olduğu bir grip ve 600 ila 700 bin insanın komplikasyonlara bağlı olarak yaşamını yitirdiğini hepimiz biliyoruz. Ki özellikle bu pandemi döneminde grip artı Covid-19 olan şahısla ilgili "kusursuz fırtına tarifi" yapılıyor ve tıp literatüründe ciddi anlamda korkulacak bir durum olarak tarif ediliyor. Oysaki bizim Bakanlığımız bu konuda maalesef yeterli düzeyde önlem almadı, yeterli sayıda aşıyı sağlamadı.
Mesela ben size şöyle söyleyeyim: Bu konuda diğer ülkeler neler yaptı, nasıl önlemler aldı, bir bakalım. 67 milyon nüfusa sahip olan İngiltere, 30 milyon doz aşıyı stoklamış durumda. Yine ambargoların altında inleyen İran 7,5 milyon doz aşıyı stoklamış. Bunun 1,5 milyon dozu için Türk Eczacıları Birliği anlaşma yapmasına rağmen, Hollanda'da bir firmayla anlaşma yapmasına rağmen, Bakanlığın bürokratik işlemlerine takıldığı için İran'ın alması neticesinde 7,5 milyon doz aşıyı stokladığını görüyoruz. Almanya, bizimle aynı nüfusa sahip, 26 milyon doz aşı stoklamış. Yani gördüğümüz kadarıyla gelişmiş ülkelerin hiçbirinde aşıyla ilgili sıkıntı yok, hele ki 65 yaş üstüyle ilgili hiçbir problem yok, erişim sıkıntısı yok. Yunanistan'da, ekonomik krizle boğuşan Yunanistan'da dahi grip aşısına ulaşma konusunda hiçbir problem yok.
Oysaki bizim ülkemizde, maalesef getirilen 800 bin aşıyla ilgili bile, Charlson kriterleri diye, böyle çok riskin riskini dahi tanımlama anlamında diyebileceğimiz bir durumla karşı karşıyayız. Bakıyorsunuz KOAH hastası bir kişi o aşıya ulaşamıyor ya da şeker hastası bir kişi -aynı zamanda kanser hastası- aşıya ulaşamıyor. Oysa hekimlerin reçete ettiği, "endikasyon" gördüğü bütün kişilere aşı sağlanması lazım. Çünkü bu durumda eğer böyle kriterler getirirseniz, bu aynı zamanda hekimlerin mesleki özerkliğine müdahale anlamına gelmektedir. O açıdan da şunu söylüyoruz yani sadece biz değil Dünya Sağlık Örgütü de bunu söyledi: "6 aydan büyük olan bütün herkese grip aşısı yapılmalıdır." Zaten bununla ilgili Dünya Sağlık Örgütü daha temmuz-ağustos aylarında çok ciddi anlamda uyarılarda bulundu. Yine, bu konuyla ilgili 7 Ağustos 2020'de de Türk Tabipleri Birliği bir mektup yazarak bu aşıların, grip aşılarının sağlanması için, ileride pandemiyle mücadele konusunda sıkıntıya girilmemesi için uyarıda bulundu ama Sağlık Bakanlığının bu konuya yeterli düzeyde alet olmadığını yani bununla ilgilenmediğini, ciddiye almadığını görmekteyiz. Ve neticede de ülkede ciddi anlamda bir grip aşısı sıkıntısı söz konusu, bunu da görüyoruz.
Peki, bunu nasıl yaptı AKP iktidarı? Piyasalaştırdığı bu sağlık sistemiyle, maalesef ciddi anlamda bizleri, sağlığımızı dış lobilerin insafına bırakmış oldu. Bakın, size bir örnek vereyim: Şişli Bomonti'deki SSK İlaç Fabrikası 1979'da açılıyor, 2005'te kapatılıyor. Heybeliada Sanatoryumu 1924'te açılıyor, 2005'te kapatılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın Sayın Eksik.
HABİP EKSİK (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Aynı sanatoryumun binası ve arazisi Diyanet Vakfına, Diyanete tahsis ediliyor. Doktor Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü -ki bu enstitü ciddi anlamda büyük çalışmaları olan bir enstitü, özellikle aşı konusunda ciddi çalışmaları var- 1928'de kuruluyor, 2011'de KHK'yle iktidarınız tarafından kapatılıyor. Ve bizleri kimin insafına bırakıyor? Bakın, dünyanın -hangi ülkelere ait- 5 tane ilaç firmasını sayayım: Pfizer ABD'ye, Novartis ve Roche İsviçre'ye, Merck&Co ABD'ye ve bu aşıları aldığımız, 800 bin aşıyı getirdiğimiz firma Sanofi de arkadaşlar Fransız firmasıdır. Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp diyor ki: "Fransız mallarını boykot edelim." İnşallah, bu aşıları da boykot etmez çünkü elimizde 800 bin tane var, onlar da en azından depolarda çürümez.
Şunu özellikle söyleyelim: Yani bu sorunun, sıkıntıların araştırılması için, bu durumların tespit edilmesi için, kamuoyuna şeffaf bilgilerin paylaşılması için bir Meclis araştırması gerçekten elzemdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HABİP EKSİK (Devamla) - Bu konuda bütün partilerin, koruyucu sağlık hizmetlerinin ana etmeni olan aşının, bir yaşam hakkı olan aşının sağlanması için araştırmamıza destek vermelerini, bir Meclis araştırmasının açılması gerektiğini bir kez daha vurguluyorum; hepinizin desteğini bekliyoruz.
Teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)