GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:10
Tarih:27.10.2020

ŞEVİN COŞKUN (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 20'nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, doğa hiç kimsenin özel mülkü değil, toplumun müşterek varlığıdır. Bu bağlamda suyu, ormanı yani doğanın bize sunduğu tüm nimetleri toplumun müşterek varlığı olarak korumalıyız. Ancak geldiğimiz nokta itibarıyla tarımsal üretim alanları ve ormanlar yani bütün ortak varlıklar küresel sermayeye peşkeş çekilmektedir.

Değerli milletvekilleri, ne yazık ki 20'nci maddede olumlu bir değişiklik gibi gözükse de iddia edildiğinin aksine tarım alanları yapılaşmaya açılmakta, amaç dışı kullanımı kolaylaştırılmaktadır. Maddede geçen "İmar planlarında tarımsal niteliği korunacak alan olarak ayrılan yerler ile kamu yararı kararı alınarak tarım dışı amaçla kullanım izni verilen yerler yeniden izin alınmaksızın bu amaç dışında kullanılamaz ve planlanamaz ancak yerleşim alanlarının gelişim alanı ihtiyaçlarını karşılamak için izin verilerek planlanmış alanlarda yeniden izin şartı aranmaz." ifadesi son derece sakattır. Tam tersine tarım alanlarının amaç dışı kullanımı bu sayede gerçekleşmektedir.

Yine, "büyük ova sınırları içerisindeki tarımsal amaçlı yapılar dâhil olmak üzere farklı bir amaca dönüştüğü anda yeniden izin alınması" ifadesinin kendisi doğru bir uygulama gibi anlatılmaktadır. Ancak yerleşim alanlarında gelişim alanı ihtiyaçlarını karşılamak için izin verilerek planlanmış alanların izin dışında bırakılması uzun dönemde sorunlar doğuracaktır. Zorunlu yerleşim alanı olarak tarım dışı izni alınıp plan yapıldıktan sonra araziler plan tadilatlarıyla ticaret ve sanayi alanına dönüştürülebilir. Özellikle, arıtma tesisi gibi kamu yararı gerekçeleriyle başvuru yapılıp daha sonra plan tadilatıyla fonksiyon değişikliğine gidilebilmesi genel amaca yönelik bir tehdit olarak görülmektedir. Bu bağlamda bu alanların da tekrar izne tabi tutulması mecburiyeti getirilmelidir.

Örnek vermek gerekirse, son derece tartışılan ve yapılmasında ne gibi sakıncalar doğuracağı bilinen Kanal İstanbul bu koşullarda yasal hüviyet kazanmıştır. Üçüncü havaalanı ve Kaz Dağları da bu yöntemlerle yasallaştırılmış, doğa sermayedarlar tarafından talana uğratılmıştır.

Değerli milletvekilleri, bugün tüm dünyada finansal sermayenin egemenliği altına girmekte olan bir tarım ve gıda rejimiyle karşı karşıyayız. Ülkemizde 1980 askerî darbesinin ardından devreye sokulan 24 Ocak Kararları, 1989'da finansal serbestleşme adımları 90'lar boyunca tarımda devletin regülasyon araçlarını zayıflatmış, 2000 krizi, Derviş reçeteleri ve yapısal uyum politikalarıyla tarım giderek güç kaybetmiştir. AKP iktidarı ise tarımı kapitalist, neoliberal düzenin ayaklarının altına paspas etmiştir. AKP'nin 18 yıldır uyguladığı politikalarla tarım sürdürülemez bir noktaya evrilmiştir. Türkiye'deki 26 milyon hektarlık tarım arazisi AKP iktidarının son on sekiz yıllık sürecinde ne yazık ki 23 milyon hektara inmiştir. Yani Türkiye'de tarım alanları son on sekiz yılda yüzde 12,3 daralmış, sebze bahçeleri alanı yaklaşık yüzde 15 küçülmüştür. 2002'de 7 milyon 458 bin kişi tarımda istihdam edilirken 2020'nin Şubat ayında bu sayı 4 milyon 157 bin kişiye gerilemiştir.

Değerli milletvekilleri, bu politikaların sonucu olarak son on sekiz yılda tarım sektöründe istihdam edilen kişi sayısı yüzde 44, çiftçi sayısı ise son on iki yılda yüzde 48 azalmıştır. Tarım alanındaki bütün bu küçülmeye karşın çiftçilerimizin borçları ise her gün artmaktadır. Çiftçilerin 2020'nin ilk üç ayı dâhil bankalara toplam 128 milyar TL, tarım kredi kooperatiflerine ise yaklaşık 10 milyar TL borcu bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, AKP tarımdaki yapısal sorunlara dair kalıcı çözüm üretmiyor, var olan yapısal sorunların daha da derinleşmesine yol açacak yanlış politikalarda ısrarını sürdürüyor. Tarımsal üretimdeki yapısal sorunlar bu kadar belirginken...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

ŞEVİN COŞKUN (Devamla) - ...AKP çiftçiyi, üreticiyi desteklemek yerine, çiftçi ve üreticiyi üretimden koparmak adına, sermaye adına politikalar üretmeye devam etmektedir.

Bizler, öncelikle AKP'nin ivedilikle neoliberal politikalardan vazgeçmesini ve çok uluslu şirketlerin talepleri yerine halkın taleplerini dikkate alan bir tarım politikası uygulamasını talep ediyoruz. Büyük şirketlerin çıkarları yerine küçük ölçekli üreticilerin temel alındığı, tarım emekçilerinin örgütlenme engellerinin ortadan kaldırıldığı bir üretim, istihdam ve paylaşım politikasıyla Türkiye yeniden tarımda kendi kendine yeten bir konuma getirilmelidir.

Değerli milletvekilleri, ünlü düşünürlerin söylediği gibi doğa, insan olmadan da yaşar ama insan, doğa yok olduktan sonra yaşayamaz.

Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)