GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:10
Tarih:27.10.2020

HASAN BALTACI (Kastamonu) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, bizim oralarda bir söz vardır, böyle çok önemli işler yapacakmış gibi görünen insanlar için şöyle derler: "Kardeşim, kurt mu boğuyorsun, ne iş yapıyorsun?" Şimdi, Meclise bakıldığında, bugün burada Tarım Kanunu görüşülürken sokaktaki çiftçi, üretimden küsmüş çiftçi, borçları dağları aşmış çiftçi bize böyle söylüyor: "Kurt mu boğuyorsunuz kardeşim siz orada, ne işime yarıyorsunuz?" "Siz, bizim işimize yarayan, bizim derdimize derman olacak, bizim derdimizi çözecek hangi yasayı çıkartıyorsunuz da orada çalışıyorsunuz?" diye soruyor. Bunun karşılığında yapılan anketlerde şunu görüyoruz: Arkadaşlar, Meclise güven yüzde 1'e düşmüş.

Bugün burada Tarım Kanunu'nu görüşüyoruz. Aslında, burada Tarım Bakanının olması gerekiyordu. 61 milletvekilimiz yan yana gelmiş -işte, Kırklareli'den, Urfa'dan, Burdur'dan, Malatya'dan, şuradan buradan- bir kanun teklifi hazırlamışsınız ama biz burada, Tarım Bakanının olmadığı bir ortamda Türkiye tarımının meseleleri konuşuyoruz. Hâlbuki, yapmamız gereken ne? Arkadaşlar, neyi yapmamız gerekiyor? Çiftçinin borçlarını konuşmamız gerekiyor, ithalatı konuşmamız gerekiyor, yok edilen tarım arazilerini konuşmamız gerekiyor, ekilmeyen, ekilmekten vazgeçilen tarım arazilerini konuşmamız gerekiyor, yaklaşan gıda krizini konuşmamız gerekiyor ve her şeyden önemlisi, taban fiyatlarını konuşmamız gerekiyor. Neyi konuşmamız gerekiyor? Çiftçi, pancar taban fiyatının açıklanması istiyor, bunu konuşmamız gerekiyor. Neyi konuşmamız gerekiyor? Süt üreticisi, süt üretmekten perişan duruma gelmiş, zam bekliyor, bu zammı konuşmamız gerekiyor. Neyi konuşmamız gerekiyor? Buğday üreticisi, bizim kendi köylümüz buğdayını üretmiş, Toprak Mahsulleri Ofisine 1.650 liradan veriyor, biz ithalatı 2.145 liradan yapıyoruz. Niye bu ithalatı 2.145 liradan yapıyoruz ve niye ithal ediyoruz? Esasında bunu konuşmamız gerekiyor. Çiftçinin borçlarını konuşmamız gerekiyor arkadaşlar. 1 litre sütün karşılığında 1 kilo yem niye alınmıyor? Onu konuşmamız gerekiyor. Tarım Kanunu'ndan kaynaklanan 176 milyar lirayı ödememiz gerekirken biz niye hububat ithalatına on sekiz yılda 24,5 milyar dolar ödemişiz? Bunu konuşmamız gerekiyor.

Bir tane örnek vermek istiyorum: Sadece Kastamonu'da on sekiz yılda Tarım Kredi Kooperatiflerinden 103 bin çiftçimiz kredi kullanmış, bunların 75 bini idari takibe düşmüş, 18.250 çiftçi de icraya düşmüş. İşte, bunu burada konuşmamız gerekiyor. Bunu burada konuşursak Türkiye Büyük Millet Meclisine güven de artacaktır.

Arkadaşlar, Kastamonu'da yine, sadece 2020 yılının ilk dokuz ayında kredi kullanan 4.012 çiftçiden 3.063'ü borcunu ödeyemediği için idari takibe düşmüş. Bu çiftçilerden 135'i ise icralık duruma düşmüş. Sadece bu yıl Tarım Kredi Kooperatiflerine olan gecikmiş borçlanmalar 35 milyon lirayı buluyor arkadaşlar. Neyi konuşmamız gerekiyor? Borçları konuşmamız gerekiyor.

Kastamonu özelinde söyleyecek olursam biz Türkiye'nin, cumhuriyetin en kadim şehirlerinden biriyiz ama bundan bir ay önce TÜİK'in açıkladığı rakamlara göre, aynı zamanda, Türkiye'nin en yoksul illerinden biriyiz. Niye en yoksul illerinden biriyiz? Madenlerimiz satıldı, fabrikalarımız satıldı, limanlarımız satıldı. Şimdi, Şeker Fabrikası da satılmak üzere arkadaşlar. Şeker Fabrikasının satılmaması için onlarca kez mücadele verdik ama hâlâ Şeker Fabrikasının satışı özelleştirme listesinden çıkarılmadı arkadaşlar. Hâlbuki, imkân verilirse pancar üretimi Kastamonu'da sürekli artıyor. Bu yıl 420 bin ton pancar işlenecek ve 56 bin ton kristal şeker üretilecek ama çiftçinin merak ettiği şu: 16 polar şeker ihtiva eden pancara ne kadar taban fiyat vereceksiniz? Talepleri 390 lira. 20 polar şeker ihtiva eden pancar için talepleri 460 lira.

Değerli arkadaşlar, galoş giyerek tarlaya giden bir genel başkanın esnafın kafasına çay fırlatmasını, inanın, ben yadırgamıyorum ama buradan bir tavsiyem var: O saraylarınızdan çıkın, halkın arasına karışın, galoş giymeden tarlaları dolaşın, çiftçinin derdini dinleyin. Çünkü siz saraydan çıkmazsanız bir gün gelecek, halk o saraya girecek.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)