| Konu: | Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 27.10.2020 |
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu teklifin 22'nci madde değişikliği üzerine verdiğimiz önerge için söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tarım deyince içimiz yanıyor. Teklifin genel gerekçeler bölümünü inceledim. Ülkemiz tarımı son on yedi yılın on dördünde büyümüş, bunu ifade ediyor. 2003-2019 arasında yıllık ortalama yüzde 2,8 büyüme gerçekleşmiş. 2019 büyümesi yüzde 3,3 olmuş. Tarımsal hasılamız 2002 yılında 37 milyar TL'yken 2019 yılında 7,5 kat artmış ve 275 milyar TL olmuş. İhracatımız 2002'de 3,7 milyar dolar iken 2019 yılında 18 milyar dolara çıkmış. Size soruyorum: Bu bilgilerin bir değeri var mı? Tabii ki yok çünkü istatistik biliminde ve ekonomide "karşılaştırmalı üstünlük" kavramı vardır. 2002 yılında tarımsal hasılamız 37 milyar TL dediğimiz zaman bunun o zamanki döviz kuru karşılığı 30,5 milyar TL'dir. 2019 yılında bahsi geçen 275 milyar TL de 47,5 milyar dolardır. Dolayısıyla, kabaca, on sekiz yılda 30 milyar dolardan 47,5 milyar dolara çıkardığımız bir tarımsal hasıla söz konusudur. Buradan yüzde 50 dahi artış olmamasına rağmen "7,5 kat artırdık." diye genel gerekçeye yazmak gerçekten nasıl bir vicdan, bunu anlamak mümkün değil.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, 2002 yılında 27 milyon hektar kullanılabilir tarımsal alana, ovaya sahipti ama tarım arazisi on sekiz yıl zarfında 23 milyon hektara düşmüştür. Demek ki 4 milyon hektar alan tarım dışına itilmiştir. Birinci sınıf tarım toprakları yapılaşmaya açılmıştır. Kırsal kesimi geçinemez duruma sokup kentlere neredeyse zorunlu göçe zorlayan ve buna yol açan bir siyasi iktidarın politikasıyla karşı karşıyayız. 2014 yılında Türkiye'de 34 bin köy varken bu, 18 bine düşürülmüş ve bütün köy mal varlıkları yağmalanmıştır. 224 sayılı Köy Kanunu'nun işlevselliği maalesef taammüden yok edilmiştir. Tarım yoluyla geçinemeyen kırsal kesim insanı, kent işsizliğinin objesi hâline getirilmiştir. Kırsalda kalanlar ise ya emekli ya da yaşlı insanlar olup gerçek üretici değillerdir. Tarım ve Orman Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığının tarıma ilişkin istatistiki verileri tutarsızdır ya da güncel değildir. Dolayısıyla TÜİK'de sağlıklı veri paylaşımı yapamamaktadır.
Değerli milletvekilleri, iktidar hiç kusura bakmasın, ülkeyi tarımda maalesef dışa bağımlı hâle sokmuştur. Anadolu artık geçmişe kıyasla ne eken ne biçen ne de hayvan yetiştiren bir coğrafya değildir. Dünya koşarken siz müktesebatımızla üç beş adım atmışsınız, takılmışsınız 2002 yılına, hiç ileri gidemiyorsunuz. Yani onun için gayrisafi yurt içi hasıladaki tarıma ayrılan paya bakalım: Yüzde 1. Yasal olarak konulması gereken bu pay ne yazık ki devriiktidarınızda yüzde 0,37'ye gerilemiştir.
Tarım sektörünün girdi maliyetleri aşırı yüksektir, yüzde 150'ye varan bir zamla karşı karşıyayız. Buna bir çözüm yoktur. Sulama yatırımları ödenek verilmediği için birçok yerde beklemektedir. Tarım sektörü gittikçe gerilemekte ve çiftçi borç batağına saplanmaktadır. Şu anda total çiftçi borçları 120 milyar TL'nin üzerindedir. Destekleme politikaları ne yazık ki hayata geçirilememiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Çelik.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Bağlıyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, tarım deyince çok konuşmak gerekiyor ama zamanımız yetersiz, o nedenle ben şunu ifade etmek istiyorum: Ovalarımıza sahip çıkalım, tarımsal bölgelere sahip çıkalım; tarımla iştigal eden aileleri, insanları koruyalım, güçlendirelim; aksi hâlde tarımda bağımlılık demek ulusal bağımsızlığı kaybetmek demektir. Onun için tarım en önemli sektördür, hayatidir. Dolayısıyla, ovalarımızı, havamızı, su kaynaklarımızı, tarımın bütün bileşenlerini cimrice korumamız icap eder.
Önergemizin kabulünü diler, hepinize saygılar sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)