| Konu: | Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 27.10.2020 |
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Teşekkür ederim Başkan.
Yaklaşık iki haftadır, AKP'nin aslında tarıma dair politikasızlığını konuşuyoruz. Burada birçok şey söylendi, eleştiri yapıldı, önerilerde bulunuldu ama biliyoruz, yine her zamanki gibi bildiğinizi okuyacaksınız, bu eleştirileri ve önerileri dikkate almayacaksınız. Ama yine de biz konuşmaya devam edeceğiz, eleştirilerimizi ve önerilerimizi sunacağız.
Değerli arkadaşlarım, bakın, bu coğrafyada -yani milattan önce 9000'den itibaren- tarım yapılıyor. Yani Mezopotamya ve Anadolu'dan, "verimli hilal" denen bölgeden, tarımın ilk icat edildiği, arpanın, buğdayın keşfedildiği bir coğrafyadan söz ediyoruz. Ama bu verimli topraklarda maalesef, bugün öyle bir hâle getirdiniz ki ekmeğin diyarında insanlar ekmeğe muhtaç pozisyonunda. Yine sayenizde, zengin toprakların yoksul insanları oluverdik.
Değerli arkadaşlar, yine daha önce de söylemiştim, bir kez daha söylemek istiyorum. Tarihin hiçbir döneminde tarım, bu kadar büyük bir kriz yaşamadı. Yani kapitalist sistemin çıkarlarını çiftçinin menfaatlerinin önüne koyan bir siyaset izleniyor. Dolayısıyla bu siyasetten kaynaklı da tarım bitme noktasına getirildi. Bakın, bu belirlemeyi biz yapmıyoruz. Bunu TÜİK'in rakamları da söylüyor. TÜİK'e göre, çiftçi sayısı son on iki yılda yüzde 48 azalmış, sebze bahçeleri alanları yüzde 15 küçülmüş. Yine, 2008'de 1 milyon 127 bin olan çiftçi sayısı, 2019'da 600 bine kadar düşmüş. Yine, TÜİK verilerine göre, tarım sektöründe istihdam edilen kişi sayısı 2002'de 7 milyon 458 bin kişiyken 2020 Şubat ayı itibarıyla bu sayı 4 milyon 157 bin kişiye kadar gerilemiş. Yani bu verilerden de anlaşılacağı üzere, çiftçiler artık topraklarını ekemiyor, biçemiyor, tarımla uğraşamıyor. Yine, mazot, gübre, ilaç, tohum fiyatları almış başını gidiyor, bir de bunların üzerine elektrik faturalarındaki o büyük yükseliş eklendi dolayısıyla çiftçiler bu yükselen elektrik faturalarını ödeyemiyor. Bu sefer ne yapıyorsunuz? Bu sefer de özellikle bu destekleme amacıyla verilen yardımlara blokaj koyuluyor yani bir anlamda TEDAŞ'ın tahsilatçısı pozisyonuna da düştünüz. Yani resmen bu politikalarla insanlara diyorsunuz ki: "Tarım yapmayın, tarımdan uzak durun."
Değerli arkadaşlar, bu politikalardan en fazla etkilenen illerden bir tanesi de Ağrı. Ağrı kentimiz, aslında bir tarım ve hayvancılık kenti ama uygulanan yanlış politikalar belki de en fazla bizim bu Ağrı kentimizi etkiliyor. Ağrılı çiftçiler gerçekten, resmen kan ağlıyor yani dönem sonu geldiğinde, ürettikleri ürünleri sattıklarında, aslında bu borçlarını karşılayamıyorlar hatta aldıkları kredileri bile ödeyemez duruma geldiler, tarlalarını ekip biçemiyorlar. Bundan kaynaklı olarak da her yıl Ağrı'dan 30 bine yakın kişi kenti terk ediyor, büyük şehirlere gidiyor. Yine, Ağrılı gençler, bu üretimden koparılan gençler büyük şehirlerde, metropollerde inşaat sektöründe çalışmak zorunda kalıyorlar ve her yıl onlarca genç iş cinayetlerine kurban gidiyor, yaşamını yitiriyor.
Değerli arkadaşlar, yine, bu pandemi süreci de ciddi anlamda kentimizi etkiledi; esnafın birçoğu kepenk kapatmak zorunda kaldı yani Ağrılı esnaflar bu durumda kendi kredilerini bile ödeyemez durumdalar. Evine ekmek götüremeyen binlerce esnaf var, genç var. Bundan kaynaklı olarak sadece geçen ay içerisinde 4 genç intihar etti, bu yaşam koşullardan kaynaklı. Yani gerçekten, bir Ağrı'ya gidin, İŞKUR'un önünde uzun kuyruklar oluşmuş. İlk defa, Ağrı tarihinde böyle İŞKUR'un önünde uzun kuyruklar oluşuyor. Bakın, burada da tabii, bir torpiliniz varsa ve yandaşlardan da eğer sıra gelirse bir iş bulabiliyorsunuz ama maalesef, her yerdeki kayırmacılık burada da devreye giriyor; Ağrılılar bir iş bulma konusunda sorun yaşıyorlar.
Değerli arkadaşlar, yine Ağrı kentimiz aslında, sosyoekonomik durum açısından, Türkiye'de sonda gelen üç il içerisinde yer alıyor. Sadece tarım ve hayvancılıkta değil sağlık, eğitim, ekonomide de benzer sorunlar yaşanıyor. Yani bizim kentimizde olan tek şey, AKP'nin her dönem halka sunduğu boş vaatler. Yani boş vaatler konusunda kentimizde çok istikrarlı bir şekilde, gerçekten bu politikalar sürdürülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - Teşekkür ederim Başkan.
Yani resmen, kentimiz boş vaatler kentine dönüşmüş durumda. Dolayısıyla insanlar da bunun farkında, bir kez daha buna yönelik tavırlarını, tepkilerini de ortaya koyacaklarını biliyoruz. Ama şunu söyleyeyim: Hakkınızı yemeyelim, vallahi, Ağrı'da istikrarlı yaptığınız tek şey partimize, HDP'ye saldırmak. Bu konuda çok istikrarlı bir siyaset izleniyor. Resmen HDP, Kürt düşmanlığı yeni yeni politikalarla devreye sokuluyor. Geçen hafta, Ağrı'da Doğubeyazıt ilçemizde, ilçe binamız sabahın beşinde, bakın, bir siyasi partinin parti binası sabahın beşinde kapısı kırılarak basıldı, eş başkanlarımız gözaltına alındı. Dolayısıyla bu siyasi partiye yönelik uygulamalarınız... Gerçekten, artık bunun adı barbarlıktır, bunun adı zorbalıktır. Biz, Ağrı halkının hem bu boş vaat siyasetine hem bu barbarlık ve zorbalık siyasetine "Hayır." dediğini, itirazını bir kez daha size göstereceğini biliyoruz.
Tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)