GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:10
Tarih:27.10.2020

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 25'inci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, teklifin 25'inci maddesi tarım arazilerinin amacı dışında kullanılmasına ve toprak koruma projelerine uyulmamasına ilişkin cezaları ve yükümlülükleri içermektedir. Bu maddenin teklif nedeni, kamuoyunca "hobi bahçesi" olarak adlandırılan yapıların yıkılması yönünde olarak da düşünülmektedir. Ne yazık ki tarım arazilerinin tarım dışı kullanılması yıllarca devletin buna göz yumması sonucu ortaya çıkmış bir durumdur. Vatandaşın tarım ve hayvancılık faaliyetlerini desteklemek için veya hobi bahçesinin müştemilatı olarak kurdukları yapılar da bu kapsama girmektedir. Ayrıca, bu yapıların bir millî servet olduğunu da unutmayalım. Kaldı ki bu teklif maddesinin öngördüğü gibi bu yapılar yıkıldıktan sonra arazinin tekrar eskisi gibi tarım yapılabilir hâle getirilmesi de her zaman mümkün olmayacaktır. Bu yüzden, bu teklif maddesinin, kanun teklifinin yürürlüğe girdiği tarihten önce tamamlanmış olan yapılar için uygulanmaması daha uygundur diye düşünüyoruz. Bu maddenin muhatabı olan vatandaşlar ile devletin sulh yoluna gitmesinin de doğru bir adım olacağına inanıyoruz.

Değerli milletvekilleri, konuşmamın bu bölümünde seçim bölgem Trabzon'un Akçaabat ilçesi Yıldızlı Mahallesi'nde bulunan Sera Gölü'müzde yaşanan çevre sorunlarını Genel Kurulda arz etmek istiyorum.

21 Şubat 1950 tarihinde meydana gelen büyük bir heyelanla oluşan Sera Gölü, ilk oluşumunda 4 kilometre uzunlukta iken bugün neredeyse 1 kilometre uzunluğa kadar düşmüştür. 1990 yılında Trabzon ilinde meydana gelen sel felaketi nedeniyle Derecik Vadisi'nde bulunan Sera Deresi, çok büyük miktarda alüvyon ve çöple dolmuştur. Gölün çıkış kısmı dolgu baskısına dayanamayarak patlamış ve gölün derinliği 5 metre kadar alçalmıştır. 1990 yılından sonra Sera Gölü, normal flora ve faunasına kavuşmaya çalışsa da gölün dolması ve kirlenmesi engellenememiştir. Sera Gölü, 2005 yılında üçüncü derece sit alanı, 2010 yılında da tabiat parkı olarak ilan edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, özellikle son on yılda gölde önemli derecede kirlenmenin olduğu görülmektedir. Kirliliğin önlenmesi için, ilgili bakanlıklarca gölün ıslahı için bazı çalışmalar yapılmış ancak yeterli olmamış olacak ki kirlilik hâlâ devam etmektedir. Yapılan ıslah çalışmaları gölün giriş kısmında biriken alüvyonun boşaltılmasıyla sınırlı kalmıştır. Oysa gölün kirlenmesinin nedeninin biriken alüvyondan değil, Derecik Vadisi'ndeki yerleşim bölgelerindeki atıkların doğrudan göle gitmesinden kaynaklandığı bilim adamları tarafından da ifade edilmektedir. Nitrat, fosfat ve azot kaynaklı bu maddelerin bir kısmı suda çözülmüş hâlde, bir kısmı ise doğrudan göle girerek birikmekte, bunun sonucunda ise gölde doğal olarak yaşamakta olan ve en önemli besin kaynakları fosfor ve azot olan su yosunları için olağanüstü besin kaynağı oluşmaktadır.

Gölün derinliğinin azalmış olması ve bol miktarda besin içermesi nedeniyle özellikle güneşli mevsimlerde doğal olarak yaşamakta olan su yosunları, fotosentez yaparak bol besin üretip aşırı derecede çoğalarak gölün yüzeyinde bir tabaka oluşturmaktadır. Aşırı derecede oluşan bu yosun tabakası gölün oksijenini tüketerek diğer canlıların yok olmasının yanında güneş ışınlarının da gölün alt tabakalarına girişini engelleyerek diğer flora elementlerinin yaşamasına engel olmaktadır. Bugün, Sera Gölü'nde yaşanan kirliliğin temel nedeni budur. Şu anki durumun devam etmesi önümüzdeki yıllarda çok daha ağır bir kirliliğin oluşmasına neden olacaktır. Sonuçta, oksijensiz bir göl olarak sadece anaerobik bakterilerin yaşadığı bir göl hâline gelecek ve bataklığa dönecektir.

Gerekli tedbirler bir an önce alınsın, Sera Gölü'müz bataklık olmasın diyor, Genel Kurulu en derin saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)