GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/3200, 3361, 3362, 3364, 3365) No.lu Depreme Karşı Alınabilecek Önlemlerin ve Depremlerin Zararlarının En Aza İndirilmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:11
Tarih:03.11.2020

CHP GRUBU ADINA GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İzmir'de, depremde yaşamını yitiren tüm yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet; yaralılara acil şifalar diliyorum.

Yine, bugün kaybettiğimiz, Türkiye'de çevre mühendislik bilincinin oluşmasına büyük katkı sağlamış, 44'üncü Hükûmetin İmar ve İskân Bakanı, Profesör Doktor Ahmet Samsunlu'ya da buradan, Allah'tan rahmet diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir komisyon kurulmasıyla ilgili çalışmaya başladık. Türkiye'de, 1999 depreminden sonra hepimiz yapılması gerekenin ne olduğunu aslında biliyoruz. Burada bulunan bütün milletvekilleri biliyor, saygıdeğer belediye başkanları, geçmişte bu görevi yapmış olanlar da biliyor. Bakın, Elâzığ depremi, Van depremi ve İzmir depremi bize gösterdi ki Türkiye'de önemli fay hatları üzerinde -Yedisu, Pütürge, Kahramanmaraş, Türkoğlu, İskenderun- bir deprem bekleniyor. Bu deprem fay hattı üzerinde bulunan köylerdeki ilkel taş yapıların, tek katlı yığma yapıların mutlaka, çok hızlı bir biçimde ortadan kaldırılması gerekir.

Marmara'da yani Sakarya ve Kocaeli'yi yıkan büyük Marmara depreminden sonra, İstanbul, Tekirdağ üzerinde Saroz Körfezi'ne geçecek olan büyük Marmara depreminin on binlerce binayı yıkacağını hepimiz biliyoruz. Yine, bugün Saroz Yarımadası'nda doğu-batı eksenli meydana gelen çöküntü depreminin hem Tuzla zonunu hem Güzelbahçe zonunu hem Denizli'ye kadar uzanan fayı hareketlendirdiğini hem de İzmir'in içindeki faylara stres yüklediğini biliyoruz.

Yani demek ki aslında Türkiye, bir deprem bölgesi ve biz bu deprem bölgelerinin üzerindeki riskli yapıların ortadan kaldırılması için 4706 sayılı Yasa'yı çıkardık, 6306 sayılı Yasa'yı çıkardık, Yapı Denetim Yasası'nı çıkardık, Riskli Yapılar Yasası'nı çıkardık ama çözüme ulaşamıyoruz. Neden ulaşamıyoruz arkadaşlar, neden bir türlü çözüme ulaşamıyoruz?

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bakın, bu yapıların yıkılıp yeniden yapılması ya da güçlendirilmesi için bize lazım olan bütçe aslında vardı. Bu yılın haziran ayında, elde kalmış nitelikli ya da marka konutların satılması için tam 65 milyar TL'yle kamu bankaları üzerinden ekonomiyi sübvanse eden devlet, bunun daha az bir rakamını, 50 milyar TL'yi, yaklaşık 10 bin riskli binaya, her bina başına 5 milyon TL'yi on beş yıl vadeyle 0,64 faizle vermeye cesaret etseydi bugün biz bu sorunların büyük bir çoğunluğunu aşmış olacaktık. Yani yandaş müteahhitlerinizin TOKİ Emlak Konut eliyle büyük inşaat yaptırdığınız arazilerin üzerindeki satılamayan binlerce konut satılsın diye Ziraat Bankasını, Vakıflar Bankasını, Halk Bankasını ciddi kamusal risk altına soktunuz ama bunları fakir fukaranın, garip gurebanın yaşadığı binaların dönüştürülmesi için kaynak olarak ayıramadınız. Bakın, hâlâ övünülen şeye bakın, kriz yönetiminde başarılı olmayı övüyoruz, 15 tane yıkılmış olan binayı 4 bin kurtarma ekibiyle birlikte kaldırmanın başarısını konuşuyoruz. Marmara depreminde yıkılacak olan bina sayısı 10 bin, her bina için 4 ekipten 40 kişi, toplam 400 bin kurtarma elemanına ihtiyaç var. Nereden bulacaksınız arkadaşlar? 400 bin kişiyi bulamayacağınız için bugün kurtarılan bebeklerimizin yaşadığı şansı da yaşayamayacaklar, canlı canlı o binaların içinde yaşamlarını yitirecekler. Şimdi, bakın, körfezde yaşanan deprem, Sakarya Kocaeli'nde yaşadığımız 99 depremi millî ekonomiye yüzde 3 ila 4 arasında kayıp yaşattı. Bugün Türk ekonomisinin büyüklük hacmi 5 trilyon lira seviyesinde. Marmara depreminin bize yaratacağı tahribat 200 milyar TL'nin üzerinde.

Değerli arkadaşlar, gelin, başka öncelikli projelerimizi bir miktar erteleyelim, öteleyelim ve ülkemiz açısından çok ciddi riskler taşıyacak olan Marmara depremi konusunda elimizi taşın altına koyalım ve kamu kaynaklarının önemli kısmının buraya aktarılmasını sağlayalım. Başka bir sıkıntı daha var; imar barışı çıktı, arkadaşlar, imar barışı çıktı. İmar barışından yararlanan hazine ya da belediye arazisi üzerindeki mülk sahiplerini, kaçak yapı sahiplerini eylül ayında çıkardığınız genelgeyle güçlendirme yetkisinden muaf tuttunuz. Ya, siz ne yaptığınızın farkında mısınız arkadaşlar?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Değerli milletvekilleri, vallahi bu Bakanlıktaki bürokratlar sizin toplumsal bellekten gelen hassasiyetinizin ve size iletilen sıkıntıların farkında değiller. Yani imar barışından Türkiye'de 7 milyon yapı yararlanıyor, bunların yüzde 80'i kamu arazisi üzerine yapılmış ve bir genelge çıkarıyorsunuz, ya haberiniz var mı bundan? Hazine, belediye, vakıf ve üniversite arazileri üzerindeki kaçak yapılar güçlendirmeden yararlanamazlar, o nedenle bir an önce bir yasaya ihtiyaç var. Bu yasayla birlikte güçlendirme izni ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının verdiği imar barışıyla ilgili mülkiyet hakkının tesis edilmesiyle ilgili yetkilendirdiğiniz sadece bir meslek odası var arkadaşlar; Orman Mühendisleri Odası. Niye? Orman Mühendisleri Odası size yakın diye. TMMOB içinde bir odayı bile ayırmadan, gelin, üniversiteleri, meslek odalarını, bütün siyasi partileri bu süreç içine dâhil edin, belediyeler ve büyükşehirlerle birlikte Bakanlıkla, el birliğiyle bu sorunu çözelim diyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)