GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:12
Tarih:04.11.2020

OYA ERSOY (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün 4 Kasım; sevgili Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğer, halkın milletvekilleri, arkadaşlarımız, dört yıldır cezaevinde rehin tutuluyorlar. Neden, biliyor musunuz? Çünkü -bunu asla unutturmayacağız- saray rejiminin kurulmasına engel görüldükleri için tutuluyorlar.

Bugün, bu Meclisin kapısının önünde, sevgili DİSK Genel Başkanımız Arzu Çerkezoğlu ve DİSK'e bağlı sendikalarımızın genel başkanları polis tarafından darp edildi, birilerinin emriyle, sarayın emriyle darp edildiler. Ne için gelmişlerdi? İşte, bugün, burada görüşülmekte olan, sermayenin çıkarı için görüşülmekte olan bu yasa teklifine karşı işçi hareketinin sözünü söylemek için gelmişlerdi ve diyorlardı ki "Kıdem tazminatımıza dokunmayın, emeklilik hakkımıza dokunmayın." Ben, buradan, içeride, dışarıda, sarayın ve sermayenin egemenliğine karşı direnen herkesi, daha üç gün önce alkışladığınız ama bugün haklarına sahip çıktıkları için gözaltına alınan Somalı maden işçilerini, Üçkuyular'da ve Hacıbektaşlı köyünde toprakları için direnen köylüleri ve ülkenin dört bir yanında eşit ve özgür bir yaşam için direnen, çalışan, kadın katillerinin peşine düşen tüm kadın arkadaşlarımı saygıyla sevgiyle bir kez daha selamlamak istiyorum.

Evet, bu teklifte ne var? Şimdi, teklifin gerekçesine bakıyoruz, salgının yarattığı yükün sosyal devlet ilkesi gereğince paylaştırılmasından bahsediyor. Peki, içeriğinde ne var? İçeriğinde işçiler için ne var, sermaye için ne var? Kuralsız ve güvencesiz bir çalışma yaşamının örgütlenmesi var, kıdem ve ihbar tazminatının gasbı var ve 24 yaş altı genç işçiler için, çalıştıkları günlerin yani emeklilik haklarının gasbı var. Tam da bu noktada bu teklif en çok da kadınları vuruyor. Özellikle 25 yaş altı çalışan kadınların doğum iznini gasbediyor ve burada, emeklilik hakkını gasbediyor. Zaten, hâlihazırda, toplumsal cinsiyet eşitsizliği yani yaşamın her alanında olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği en fazla emeklilikte sürüyor. Bakın, DİSK'in geçen hafta açıkladığı bir rapor var. Bu rapora göre, istihdam edilenlerin yüzde 32'si kadın olmasına rağmen emekli olan kadınların oranı sadece yüzde 19. Yani bu teklifle işçilerin payına tarihsel kazanımlarının, haklarının gasbı düşüyor. Peki, işverenin payına ne düşüyor? Teklifin onlarca maddesinde işverenlere bol keseden teşvik dağıtılıyor ve kayıt dışı işçi çalıştıran işverenler dahi ödüllendiriliyor bu teklifle. Asıl amacı işsizleri korumak olan İşsizlik Sigortası Fonu'ndan işverenlere ölçüsüz kaynak aktarımı yapılıyor. Bahanesi ne? İstihdam. Peki, bakalım, 2017 ile 2020 yılları arasında işverenlere bütçeden işveren sigorta prim desteği olarak 114,2 milyar lira kaynak aktardınız. İşsizlik Sigortası Fonu'ndan işverenlere 43 milyar lira doğrudan destek ve teşvik verdiniz ve sadece istihdam teşvikleri için doğrudan sermayeye en az 134 milyar lira kaynak aktardınız. İstihdam arttı mı? Hayır. Bunu en iyi de siz biliyorsunuz.

Bakın, geçtiğimiz günlerde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı "Sosyal Koruma Kalkanı'mız kapsamında vatandaşlarımıza sağladığımız destek ve yardımlarda 39 milyar lirayı aştık." diye övünerek bu tabloyu paylaştı. Şimdi, bunun 30 milyara yakını İşsizlik Sigortası Fonu'ndan yani zaten işçinin parası ve şimdi, siz, bunu da yeniden ve yeniden gasbetmenin yollarını arıyorsunuz bu teklifle. 43 milyar lira aktarmışsınız zaten işçinin o hakkından sermayeye ve burada övündüğünüz şey, işçilerin zaten kendilerine ait olan 30 milyar lirayı işçiye verdim diye övünmek. Şimdi, siz, asıl burada bir hesap vermek zorundasınız. Birincisi, işverene aktardığınız paranın hesabını vermek zorundasınız; ikincisi, 100 milyar lira nerede? Bu İşsizlik Sigortası Fonu'ndan kalan 100 milyar lira nerede?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

OYA ERSOY (Devamla) - Bu pandemi ve deprem koşullarında ve ekonomik kriz koşullarında günlük 39 liraya mahkûm ettiğiniz işçilere vermeniz gereken parayı, Fon'u bu yasa teklifiyle yeniden ve yeniden sermayeye peşkeş çekme derdindesiniz.

Ben, buradan bir tane bir şey hatırlatmak istiyorum: Ortada sosyal devlet yok, bir paylaşım da yok; ortada sosyal devlet olmadığı gibi işçileri, emeklileri, halkı sırtında yük olarak gören bir iktidar var ama asıl yük sizsiniz.

Buradan bir şey hatırlatmak istiyorum: 1999 depremi. AKP bunu çok iyi hatırlar çünkü kendisini iktidara taşıyan süreçti bu, bu işti. Halk enkaz altındayken dönemin iktidarı, milletin, halkın emeklilik hakkını tırpanladı ve şimdi de siz İzmir depreminin enkazı altında emeklilik hakkını, kıdem tazminatı hakkını ve ihbar tazminatı hakkını tırpanlamaya kalkıyorsunuz. O dönemin iktidarı nasıl enkaz altında kaldıysa, siz de bu enkazın altında kalacaksınız. (HDP sıralarından alkışlar)