| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 05.11.2020 |
CHP GRUBU ADINA GÜRSEL EROL (Elâzığ) - Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Benden önce konuşulan önergeyle ilgili de bir yorum, değerlendirme yapmak isterim. Ben yaklaşık beş yıldır milletvekiliyim, genelde Parlamentonun her günkü gündemine mutlaka FETÖ geliyor, mutlaka PKK geliyor. Şunu ifade etmek isterim: Ben Cumhuriyet Halk Partisinin bölge milletvekiliyim. PKK'ya karşı Tunceli'de yürüyüş yapmış bir milletvekiliyim. PKK da terör örgütüdür, PYD de terör örgütüdür, IŞİD de terör örgütüdür, FETÖ de terör örgütüdür; yalnızca terör örgütü değildir, alçak terör örgütleridir ve bunlarla masaya oturan da, bunlarla görüşen de, bunlarla ilişkisi olan da vatan hainidir. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Bu konuyu önce bir tespit etmek lazım.
İzmir'deki depremden kaynaklı İzmir'de yaşamını yitiren bütün İzmirlilere başsağlığı diliyorum, yaralılara acil şifa diliyorum. Aslında, bugünkü konuşmayı bir benzetme üzerine kurgulatmak istemezdim ama devlet, bizim Anadolu tabirimizle, 82 milyon yurttaşımızın babasıdır yani vatandaşın başına bir şey geldiği zaman tanımlama ve yorumlama "devlet baba" mantığıdır ve devlet de yurttaşları arasında adil olmak zorundadır. Devlet, yurttaşları bir sorunla karşı karşıya kaldığı zaman adaleti, anayasal eşitlik, yurttaşlık hakkını tanımlayarak hizmeti götürmeli ve sorunları çözmelidir.
Bundan kısa bir süre önce, 2020 yılının 24 Ocak gecesi Elâzığ'da bir deprem oldu. Ben, deprem sonrası süreçle ilgili devletin yaptıklarını, Hükûmetin yaptıklarını, siyasi partilerin katkılarını -parti ayrımı yapmaksızın- belediye başkanlarının, sivil toplum örgütlerinin katkılarını bu kürsüde teşekkür ederek söyledim. Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ettim. Sayın Hükûmet üyelerimize teşekkür ettim. Başta Sayın Genel Başkanım olmak üzere, bütün partilerin genel başkanlarına teşekkür ettim. Parti ayrımı yapmaksızın bütün siyasi partilerin belediyelerine teşekkür ettim. Niye? Çünkü deprem bir siyasi konu değildir. Bir bölgede bir deprem yaşanmışsa devlet olarak, yurttaş olarak, siyasi düşüncemizi, şapkamızı bir tarafa bırakarak vatandaşın mağduriyetlerini nasıl gideririz diye hepimizin orada olması lazım ve hepimiz oradaydık. İzmir'de de oradaydık, Giresun'da da oradaydık yani devlet olarak, devleti oluşturan Hükûmet, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, 82 milyon Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı; hepimizin kalbi Elâzığ için attı, Giresun için attı, İzmir için attı. Doğrusu budur ama Giresun'la, İzmir'le Elâzığ'ı bir kıyaslamak isterim. Şu anda, yalnızca Elâzığ Milletvekili olarak değil, sahipsiz bir kentin sorunlu yurttaşlarının dertli bir milletvekili olarak karşınızdayım. Çünkü depremi yalnızca depremden sonraki kriz yönetimi olarak düşünmeyin.
Yani depremle ilgili süreci üç ana başlıkta toplamak lazım. Bir, depremin yaratacağı zararların engellenmesiyle ilgili alınacak tedbirler; bu teknik bir konu. İki, depremin yaşandığı süreçten itibaren kriz yönetimi, yani depremin olduğu kentte kaosu engelleyecek önlemler: Vatandaşların iaşe talepleri, ulaşım, yerleşim, barınma talepleri. Üç, afet yönetimi, o ne? O da depremden sonra vatandaşın mülkiyet haklarının korunması. Ne yazık ki Elâzığ'da bu mülkiyet haklarının korunmasıyla ilgili sorun var.
Bakın, Giresun'da sel baskını oldu, oradaki esnafa 50 bin lira karşılıksız kredi verildi, doğru mudur? Evet, son derece doğrudur. İzmir'de deprem oldu, İzmir'deki esnafa 50 bin lira karşılıksız hibe para verildi, doğru mudur? Evet, son derece doğrudur. Ama Elâzığ'da verilmedi, Elâzığ'da kredi olarak verildi, 2.500 lirası hibe olarak verildi. Elâzığ'da mülkiyet sorunlarıyla ilgili büyük problemler var. Benim sizden ricam şu: İzmir'deki depremle ilgili, depremi yaratan etkenlerin araştırılmasıyla ilgili ana başlık olarak dün burada bir komisyon kuruldu. Bu önemli bir komisyon, ama o yalnızca deprem sürecinin bir ayağı, diğer ayağı da 7269'a göre umumi hayata müessir afet ilan edildikten sonra yapılacak devlet-kamu hizmetleriyle ilgili sürecin planlanması.
Elâzığ'a bir komisyon kurulmalı çünkü deprem oldu, kriz doğru yönetildi; afet süreci yönetimiyle ilgili aksaklıklar var, problemler var. Vatandaş çaresiz, hâlâ konteynerlerde yaşıyorlar ve bu kış konteynerlerde geçecek. Hâlâ yapılmayan evler var, hâlâ mülkiyet sorunu var, hâlâ tapu sorunu var. Var, var, var...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın.
GÜRSEL EROL (Devamla) - Elinizi vicdanınıza koyun, bir komisyon belirleyin, bir komisyon kurun ve bu komisyona buradan, muhalefet partilerinden hiç kimseyi almayın. AK PARTİ'nin üyeleri olsun, çünkü siz de insansınız, sizin de vicdanınız var, gelip orada mağduriyeti gördüğünüz zaman görmemezlikten gelemezsiniz. Ama bu Parlamentoda bu talebi görmemezlikten gelmeyin. Gelin Elâzığ'da o vatandaşın taleplerini, sorunlarını, beklentilerini, mağduriyetlerini, hak gasbını görün ve ona göre dün Mecliste kurulan komisyonla her iki komisyonun raporu birleştirilerek yeni mevzuatlara, yeni kanun değişikliklerine ihtiyaç var. 7269 no.lu 1959 yılında çıkan kanun yetersiz, talepleri çözmeyen bir kanun.
Bu konuda bütün Parlamentomuzun desteğini bekler, hepinize saygılar sunarım.