| Konu: | İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 05.11.2020 |
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Salgın döneminde bir tarifiniz var arkadaşlar, dolunayda sahaya çıkan kurt gibisiniz. Salgın dönemi her konuda iştahınızı artırdı. Ne mi yaptınız? Mesela Atatürk Havalimanı'nı yediniz salgın döneminde. Ne mi yaptınız? Kanal İstanbul'un maskeli ihalesini yaptınız. Ne mi yapıyorsunuz şimdi? Halkın büyük bir çoğunluğunu resmen yiyorsunuz. İşçi kesiminin, özellikle genç işçi kesiminin dörtte 1'ini resmen yiyorsunuz. Afiyet olsun demeyeceğim çünkü yiyemeyeceksiniz. Bu yasaları çıkarsanız bile uygulamasını yapamazsınız.
Üretim, üretimin bir ayağına kurşun sıkarak halledilecek bir konu değildir. Üretimden kaynaklı sorunlar topyekûn ele alınması gereken sorunlardır. Öyle falsolu uygulamalarla falan hayatın içinden kaldırılabilecek sorunlar değildir. Burada ana iki sorun vardır. Bugün bu getirdiğiniz uygulamaların birinci ayağı 1982 Anayasası gibi çok geri bir Anayasa'nın üstüne daha geri olarak getirdiğiniz 2017 Anayasası'dır, tekçi sistemdir, fütursuz yönetmektir, istişareye dayalı olmayan yönetim sistemidir, hatta içinde bulunduğumuz bu Meclisi bile hiçe sayan yönetim sistemidir, hatta aklınıza yatmayan birçok konuda burada yasa çıkarmaya sizi zorlayan mantıktır, sistemdir. İkinci ayağı, işte, bu kötü yönetimle beraber ekonominin ehil ellerde olmamasıdır, üretimi koordine edebilecek ellerin ehil olmamasıdır. Hatırlar mısınız, herkesin lakabıyla andığı, benimse lakabıyla anmayacağım Sayın Cumhurbaşkanının bir danışmanı demişti ki: "Dolar 3,5 lirayı geçerse benim yüzüme tükürün." 83 milyonun sıraya mı girmesi lazım? Sayın Cumhurbaşkanı bu Anayasa'yı çıkarırken demişti ki: "Bu Anayasa'daki yetkileri bana verin, ben Türkiye'yi şahlandıracağım." At yerde sürünüyor, bu nasıl şahlandırma arkadaşlar?
Ne yapıyorsunuz bu yasayla beraber? Uluslararası sözleşmelerle altına imza attığımız bütün sözleşmeleri yok sayıyorsunuz. Şurada ben saymaya kalkarsam, Anayasa'nın en az 15 maddesini yok sayıyorsunuz. 2'nci maddeden başlayıp 60'ıncı maddeye varana kadar, en az bu kadar maddeyi yok sayıyorsunuz. Zaten bulunduğumuz yer itibarıyla ülkeler arasında çok kötü bir yerdeyiz, bulunduğumuz yer öyle hak ettiğimiz yer değil, Bangladeş'le, neredeyse Pakistan'la aynı ligdeyiz çalışma hayatı açısından. Daha kötüsü var ama, Honduras'la, Yemen'le, Suriye'yle aynı yere düşmek var. İşte, bu yasa teklifini geçirirseniz oraya düşeceksiniz. İşte bu itibarsızlık, sizin burada hani "Ekonomiyi çözeceğiz, istihdamı çözeceğiz." dediğiniz yerde ayağınıza bir başka bağ olacak, güvenilmeyen bir ülke, iddiası zayıflamış bir ülke, ekonomisiyle beraber yönetimi tekçileşmiş, dikta hâlini almış bir ülke.
Şimdi, ben burada ne diyeyim diye bekliyorsunuz. Zannediyorsunuz ki bu yasayı teknik olarak sizinle tartışacağım; hayır, tartışmayacağım. İşçi düşmanı, emek düşmanı bir yasanın neyini tartışayım ben sizinle. Ben burada ancak şunu söylerim: Aklınıza geldiğinde miting yaparken, diğer yandan da uzun süredir grev iptal ederken hangi zihniyetle bakıyorsanız bu yasada da o zihniyetle bakıyorsunuz. Bir 5'li çeteniz var, onlara cennet vadettiniz ama yeryüzünde. O yeryüzündeki cenneti, sadece onlar için, ayakta tutabilmek için yasa yapıyorsunuz. Bunun karşılığında, milyonlarca insanı iyice huzursuz ediyorsunuz ve bir şekilde çaresizliğe sürüklemeye çalışıyorsunuz. Bunun tarifi şudur arkadaşlar: Türkiye'de demokrasi yoktur, Türkiye'de hukuk yoktur, Türkiye'de işçi hakları yoktur, Türkiye'de hiçbir şekilde ezilenlerden yana bir anlayış ve iktidar da yoktur, hatta Türkiye'de kurumsal anlamda tarif edilmiş, dezavantajlı grupları garanti altına alması gereken kurumların da teminatı yoktur. Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu dezavantajlı grupların teminat altına alınması gereken bir Meclistir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, işçiyi koruması gereken bir Meclistir. Bu nasıl korumadır? Kayıt dışı çalıştırmayı bu teklifle beraber özendireceksiniz, hatta ödüllendireceksiniz, aynı zamanda kısmi çalışmayla yaşanacak olan sorunların bir öncesinde kısa süreli çalışmayla yaşanmış hâlini göre göre bunu hayata geçireceksiniz. Ve ne yaratacaksınız biliyor musunuz? Sizin iktidarınızın yaratmış olduğu, mezarda emeklilikle beraber artık mezarda bile emekli olamayacak insanlar yaratacaksınız.
Hukukçu olarak çok basit bir tarif vereyim: Bu getirilen teklife göre eğer kısmi çalışmaya bir adamı geçirmek istiyorsanız on-on beş yıl boyunca çalıştırırsınız, daha sonra kısmi çalışmaya zorlarsınız ve kıdem tazminatı son ücreti üzerinden esas alınarak yapılacağından dolayı onun on beş yıllık emeğini yarı yarıya ücretlendirerek kıdem tazimatıyla gönderebilirsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Hangi vahşi vicdan bunu buraya getirebilir? Hanginiz kabul edebilirsiniz bunu? On yıl boyunca birini çalıştırıyorsunuz, on yıl boyunca 5 lira ücret alıyor, on birinci yıla geldiğinde de kısmi çalışmaya esas aldırıyorsunuz, ücreti 2,5 liraya düşüyor, kıdem tazminatını onun üzerinden ödüyorsunuz. Bu çalışmayla beraber, bu teklifle beraber aslında fiilen "on sekiz" olması gereken sigortalılığın süre başlangıcı kısmını -prim yatırma ve süre başlangıcıyla ilgili kısmı- "yirmi beş"e çıkarıyorsunuz. Ve işçiyi bir av gibi, çalışanı bir av gibi, teminatsız bir şekilde, hiçbir şekilde vicdanına güvenip güvenilmeyeceği belli olmayacak bir sistemin eline bırakıyorsunuz. Çıkarmayın, çıkarırsanız uygulanmaz; gelirsek kaldıracağız. Ömrünüz çok uzun olmayacak, ilk sandıkta gideceksiniz ama biraz daha şirin olun çünkü sizin de kardeşiniz var, sizin de çocuğunuz var, sizin de akrabalarınız var, sizin de seçmeniniz var; anlatamayacağınız şeyleri 5'li çetenin cennetini biraz daha geniş tutacağız diye burada ısrarla dile getirmeyin.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)