| Konu: | İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 05.11.2020 |
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; varlık barışı üzerine partim adına söz aldım, bu konuda konuşacağım.
İktidar Merkez Bankasındaki dövizleri eksi 41,8 milyara düşürdü. İktidarın derdi, varlık barışıyla gerçek ve tüzel kişilerin varlıklarını getirip bu eksiği doldurmaktır ama gelecek paraları iki kategoride değerlendirmek gerekiyor. Bir, gri para; iki, kara para. Gri para, vatandaşların yasal olarak kazandığı fakat vergilendirmediği paradır. Vatandaşları bilgilendirmeniz gerekiyor. Eğer orada bir şirketi varsa burada bir holding kurarak yasal yolla bankadan bankaya transfer edebilir. Ama iktidarın esas amacı, gözü kara paradadır. Çünkü -sizin dikkatinizi çekerim- "Türk vatandaşları" demiyor, yabancı uyrukluları ayırmıyor. Yani kara para nedir? Gayrimeşru yoldan kazanılan paradır; uyuşturucu silah ticareti, kadın ticareti, insan ticareti gibi insanlığın da suç saydığı paralardır arkadaşlar. Bu paraları sıfır vergiyle Türkiye'ye getirip Türkiye'yi uluslararası çetelerin, mafyanın kara para aklama merkezi hâline getirmek istiyorsunuz; bu, uluslararası bir suçtur. Aynı zamanda, Avrupa Birliğiyle imzaladığınız bir metin var. O metne göre, o yasaya göre yılbaşından sonra vatandaşlarımızın Türkiye'deki bankadaki hesap hareketleri ve mal varlıkları izlenebilecek. Vatandaşa suç işletiyorsunuz arkadaşlar. Türkiye de bu resmi hak etmiyor çünkü biz bunu Rıza Sarraf ve Halkbank davasında gördük. Türkiye'yi böyle bir kara para aklama merkezi hâline getirmeye hakkınız yok.
Diğer taraftan, gözünüz hep işçilerin kıdem tazminatındaydı fakat tepkiler çok olunca arkasından dolandınız. Kısmi çalışma yasasıyla bir taşla iki kuş vuruyorsunuz, hem kıdem tazminatlarından olacaklar hem de sendikalaşmanın önünü kapatıyorsunuz. 1 işçinin aldığını 2 işçiye paylaştırdınız. Bu nedir arkadaşlar? Zaten yoksul olana, aç olana yoksulluğu ve açlığı paylaştırmak istiyorsunuz ve öbür taraftan da kâğıt üstünde "İstihdam sağladık." diyeceksiniz; bu, bir aldatmacadır.
Bir de gençlerimizin KYK borçları var. Dünyanın hiçbir yerinde, arkadaşlar, verilen kredi gençler işe başlamadan geri alınmaz. İşsiz bir çocuktan neyi istiyorsunuz siz? Nasıl geri dönüşümü olacak? Sizin de çocuklarınız var mutlaka üniversite mezunu olan, biraz empati yapın. Gerçi onların dayıları vardır ama garip gurebanın çocukları bu borcu ödeyemeyecek arkadaşlar. Ya bu borcu kökten silin ya da -yandaş firmaya 9 buçuk milyar değerinde vergi muafiyeti getiriyorsunuz- bu 5 milyarı silin arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, öbür taraftan, bir deprem oldu, bu depremde birçok canımızı kaybettik. Hayatını kaybeden vatandaşlarımızın devri daim olsun diyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Ama en önemlisi de Diyanet İşleri Başkanlığının verdiği demeçtir. Orada diyor ki: "Deprem kıyametin alıştırmasıdır." Değerli arkadaşlar, bu bilimden uzak bir hurafedir. Size şunu söyleyeyim: Türkiye'nin başına gelen en büyük felaket Diyanettir. İslam'ı temsil eden, Diyanet adına görev yapan bir insan minbere kılıçla çıkıyor, bu bir silahtır. Dünyada din adamları insanları kardeşliğe, eşitliğe, barışa davet eder; silahla minbere çıkmaz. Bu resim Türkiye için bir utanç resmidir arkadaşlar. Sizler bu yasaları çıkarırken arkadan dolanmaya gerek yok, açık açık niyetinizi belirtseniz buna da saygı duyarız, ne kadar yanlış da olsa.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) - Ama sizler niyetinizi belirtmiyorsunuz, arkadan dolanarak halkı kandırıyorsunuz. Milleti bir kuru ekmeğe, aç olan insanları da keyif çayı içmeye davet ediyorsunuz. Bu, Türkiye'nin manzarasıdır. Sizin on sekiz yılda bu ülkeye getirdiğiniz yaşam seviyesini gösteriyor.
Değerli milletvekilleri, ayrıca, dün 4 Kasım... Bizim partimize, demokrasi savaşçılarına ve insan hakları savaşçılarına karşı bir darbe yapıldı. Bu darbenin yıl dönümünde Figen Yüksekdağ'ın, Selahattin Demirtaş'ın şahsında tüm tutukluları yani rehine olan arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum.
Meclisi ve hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)