GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün 82'nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:4
Birleşim:14
Tarih:10.11.2020

ABDUL AHAT ANDİCAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, Sevr Anlaşması'yla Türkleri Anadolu'da birkaç vilayette sıkıştırmayı hedefleyen, ikinci aşamada da onları Orta Asya'ya göndermeyi amaçlayan Batı emperyalizm projesini "müthiş" diyebileceğimiz bir savaşla akamete uğratmış bir lideri anıyoruz.

ABD'li tarihçi Profesör Doktor Justin McCarthy'nin "Eğer Atatürk olmasaydı Anadolu'da bir Türk devleti olmazdı." sözleri bu Büyük Önder'in, Türk tarihi ve Türk milleti için ne kadar büyük önem taşıdığını gösteriyor.

Batı emperyalizminin, ne yazık ki, Sovyetler Birliği'nin dağıldığı 1990'lı yıllardan itibaren, Mustafa Kemal Atatürk ve onun kurduğu cumhuriyet üzerinden Türkiye'ye ve Türklüğe karşı yeni bir haçlı seferi başlattığını görüyoruz. Sözde yeni Türkiye yaratılmasını hedefleyen bu girişimin diğer Haçlı Seferlerinden farkı silahla değil, ideolojiyle yapılıyor olmasıdır. Bu yeni Türkiye projesinin fikrî mimarlarından Graham Fuller "Bugün Türk devletinin bir sorunu varsa bu da aslında Kemalizmin değişmez bir değerler paketi olarak var olmayı sürdürmesidir." diyor 2000 yılında yayınladığı bir makalede. "Liberal olmayan bu düzen Türkiye'nin demokratik değişimini engellemekte -altını çiziyorum- İslamcılık ve Kürtler gibi iki ana sorununun çözümünü de zorlaştırmaktadır." Öyleyse ne yapılmalıdır? Bu sorunun cevabını da Samuel Huntington'un 1996'da yazdığı meşhur "Medeniyetler Çatışması" kitabında görüyoruz: "Türkiye kendini laik ülke olarak tanımladığı sürece İslam medeniyetinin önderi olamaz. Bu sebeple Türkiye'nin bir an önce Atatürk'ten ve Atatürk'ün 'laiklik' tanımından kurtulması gerekir. Türkiye, Atatürk'ün mirasını bilinçli bir şekilde reddedip kendisini İslamın bir lideri olarak yeniden tanımlamalıdır." Sözlere dikkat edin. Fuller ve Huntington gibilerinin takipçilerinin bu saldırılarının nedenini anlamamız kolay. Çünkü Atatürk diyor ki: "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına 'Türk milleti' denir." Ve "Ne mutlu Türk'üm diyene!" diyor, "Türk olana" demiyor ve kurduğu cumhuriyet, laik karakterde bir cumhuriyet. Görüldüğü gibi, Atatürk milliyetçiliği dine, ırka, etnisiteye değil; dile, kültür birliğine ve tarih bilincine dayanmaktadır. Bu tanımlama "ümmet" kavramını dışlaması ve laik karakteri öncelemesi nedeniyle siyasal İslamcılar tarafından, etnisiteye vurgu yapmaması nedeniyle de ayrılıkçılar tarafından reddedilen bir tanımlamadır.

Sonuç olarak, Türkiye'yi siyaseten ılımlı İslam ülkesi hâline dönüştürüp Orta Doğu için örnek bir ülke rolü biçmek isteyen ABD emperyalizmi önderliğinde Atatürk'e ve onun kurduğu cumhuriyete yönelik sistematik bir itibarsızlaştırma projesi ve süreci başlamıştır. Bu çalışmanın ne kadar etkili olduğunu anlatmak için yüzlerce örnek verebilirim ama vakit yok. Sadece, İslamcı bir yazar olan Ömer Turan'ın geçen yıl attığı iki "tweet"i huzurunuza getireceğim, şöyle diyor: "Kanada'ya gideli henüz altı ay olmamış. 19-20 yaşlarındayım. İslamcı olmuşuz. Ne devlet ne Türklük tanıyoruz. Ağzımızdan 'tâgut, tuğyan' kelimeleri eksik olmuyor. Mustafa Kemal düşmanlığı o noktaya gelmiş ki Mustafa Kemal'i savunur vaziyette gözükmemek için neredeyse Kurtuluş Savaşı'ndaki Türk ordusunu değil de Yunanlıları destekleyeceğiz." Bir yerlerden hatırlıyor musunuz?

Atatürk ve Türk Cumhuriyeti karşıtı kampanya FETÖ aracılığıyla daha sonra daha da güçlendirilmiş ve Türkiye'de ciddi bir zemin kazanması sağlamıştır. Ne yazık ki AKP iktidarı da Atatürk'e "ayyaş" göndermesi yaparak, cumhuriyete "altı yüz yıllık imparatorluğun reklam arası" diyerek, okullardan Andımız'ı çıkarıp resmî kurumlardan "Türkiye Cumhuriyeti" ibaresini kaldırarak bu emperyalist projenin desteklenmesini ve kökleşmesini sağlamıştır. Bu konuda da yüzlerce örnek verebilirim ama vakit yok.

Arkadaşlar, Atatürk düşmanlığı, demokratik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) - Atatürk'ün vücudu, söylediği gibi, toprak olmuştur ama bize emanet ettiği laik, demokratik, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacaktır. Bunun mirasçısı olacağız. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

Son olarak, bir başka mutlu olayı -bu üzücü olayın arkasından- konuşmak istiyorum. Ermenistan dün, biliyorsunuz, teslim oldu ve teslim şartları içerisinde çok önemli bir şey var, o da şudur: Nahçıvan ile Azerbaycan arasındaki Zengezur koridorunun açılmasını da Ermeniler kabul ettiler. Bu çok büyük bir olaydır, Türk Cumhuriyeti, Türk devletleri açısından önemlidir.

Şuşa kurtarıldığı gün attığım bir "tweet"i okuyarak bu sözlerimi sonlandırmak istiyorum; şöyle bir "tweet" atmıştım: "Azerbaycan ordusu Karabağ'ı kurtarıyor. Batı'nın şımarık çocuğu Ermenistan'ın sözde büyük Ermenistan hayalleri tuzla buz oluyor."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Cümleyi bitirelim.

ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) - "Türkiye'den Türkistan'a güçlü Türk devletleri topluluğuna doğru büyük bir adım daha atılıyor. Yaşasın Azerbaycan, yaşasın Türk milleti!" (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)