GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:14
Tarih:10.11.2020

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Geçen hafta görüşmelerine başladığımız 239 sıra sayılı Yasa Teklifi'nin 21'inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.

En son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim; öncelikle, bu maddenin düzenlemeden geri çekilmesi gerekiyor, asla kabul edilebilir bir düzenleme değil. Neden, onu da ifade edeyim. AKP çok uzun süredir şöyle bir şey yapmaya çalışıyor: Gerçek anlamda istihdamı artırmıyor ama artırmış gibi yapıyor, gerçek anlamda işsizliği düşürmüyor ama düşürmüş gibi yapıyor. Bunu nasıl yapıyor? Birkaç yöntemi var.

Birincisi: Verilerle oynuyor değerli arkadaşlar; işte, TÜİK'in işsizlik verilerini hesaplama yöntemlerini, istihdam verilerini hesaplama yöntemlerini değiştiriyor, enflasyon verilerini hesaplama yöntemlerini değiştiriyor ve verilerle oynuyor. Bu anlamıyla bu işte de mahir olduğunu ifade etmemiz gerekiyor.

İkincisi: Ne yapıyor değerli arkadaşlar? 1 birimlik bir iş var, bu işi normalde 1 işçi bir günde yapıyor; AKP işi bölüyor yani aynı işi yarım gün 1 işçiye, öğleden sonra başka bir işçiye yaptırıyor ve sonuçta şöyle bir tablo ortaya çıkıyor: Bir işi 2 işçi yapıyor ve AKP "İşte, bakın size istihdamı artırdık." diyor. Oysaki gerçek bu değil, gerçek şu: İş bölünmüş oluyor, ücret bölünmüş oluyor, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, emeklilik hakları gibi bütün haklar tırpanlanmış oluyor ve AKP bunu çok büyük bir müjdeymiş gibi veriyor. Peki, bu uygulamalardan kim faydalanıyor? Bu uygulamalardan tabii ki işverenler faydalanıyor, tabii ki yandaş müteahhitler faydalanıyor ve bu AKP'nin işine geliyor.

Şimdi, bu düzenleme de damga vergisi ve gelir vergisinden istisna tanıyan bir düzenleme yani kısmi çalışmayı düzenliyor. Peki, soruyoruz: Bu kadar yandaşı düşündüğünüz bir yerde, bu kadar işvereni düşündüğünüz bir yerde, Allah'ın bir günü bir saat de işçi için kafa yorsanız olmaz mı değerli arkadaşlar? Örneğin, şunu getirseniz hep beraber el kaldırsak: Asgari ücret vergiden muaf olsun, asgari ücreti vergi dışı tutalım değerli arkadaşlar. 3600 ek göstergeyi getirelim. 2001 yılından 2008 yılına kadar tahkim edilen bu otokratik, bu faşist yani artık en katı hâliyle yaşanan bu emek rejimini değiştirelim. Bakın, siz emeği örgütsüzleştirdiniz, yandaş sendika yarattınız. Siz çalışma rejimini değiştirdiniz; esnek, güvencesiz ve kuralsız çalışmayı bir istisna olmaktan çıkardınız ve çalışma rejiminin asli unsuru hâline getirdiniz. Bugün, artık sendikalı olmak neredeyse istisna bir duruma dönüşmüş durumda. Bugün, tam zamanlı, tam ücretli çalışmak bir istisnaya dönüşmüş durumda; yarı zamanlı çalışmak, esnek zamanlı çalışmak, kuralsız çalışmak, güvencesiz çalışmaksa çalışma yaşamının temel bir göstergesi, temel bir hâli olmuş durumda. Bunun anlaşılabilir bir yanı olmadığını ve sınıfın, emekçinin lehine bir düzenleme olmadığını ayrıca ifade etmek gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, bütün dünya Covid-19 pandemisiyle uğraşıyor ve insanlık kendisini sorguluyor. Hangi açıdan? Ya, diyor ki: "İnsanlar insan gibi, hayvanlar hayvan gibi yaşamadığı için Covid-19 pandemisi oldu. Ne yapalım? Doğayla uyumlu olalım, tüketim ve üretim alışkanlıklarımızı, tüketim ve üretim ilişkilerini düzenleyelim, değiştirelim. Bu neoliberal politikalardan vazgeçelim ve doğayı ve insanı merkeze alan, birinin birine üstün olmadığı bir sistem kuralım." Peki, AKP ne yapıyor? AKP, neoliberal otoriterleşmede son hız devam ediyor. İşte, bu 239 sıra sayılı yasal düzenleme tam da bunun göstergesi değerli arkadaşlar; sınıfı parçalayan, sınıfı örgütsüz bırakan ve deyim yerindeyse dikensiz bir çalışma rejimini yerleştirmeye çalışan bir uygulama olduğunu söyleyelim.

Bu neoliberal politikaları nasıl yerleştiriyorsunuz? Demin de söyledim, altını çizmekte fayda var: Özelleştirme, kuralsızlaştırma, esnek çalışma ve serbestleştirme; değerli arkadaşlar, bütün bunları yapıyorsunuz ve bütün bunlar size 24 Ocağın bakiyesi olan kararlar. 24 Ocağın yapamadığını, 12 Eylülün yapamadığını AKP iktidarı 2002 yılından beri yapıyor, yapmaya devam ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Tamamlayacağım Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii ki bu bizim kaderimiz değil, bunu değiştirebiliriz. Bu köhnemiş düzene mecbur değiliz, mahkûm değiliz. Değiştirecek gücümüz ve irademiz var. Bu anlamıyla, her birimizin itiraz etmesi gerekiyor. İşçiden yana, ezilenden yana, yoksuldan yana, çiftçiden yana, kadından yana ve doğadan yana bir emek rejimini kurmamız gerekiyor. Bu nasıl olur? Bu, işçilerin birliğiyle olur. Bu nasıl olur? İşçilerin anayasal hakları olan grev hakkını kullanmasıyla olur. Bu, tek adam rejimiyle olmaz değerli arkadaşlar. Onun için bu tek adam rejiminin en nihayetinde sınıf düşmanı bir rejim olduğunun, işçi düşmanı bir rejim olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Bu yasal düzenlemeyle de AKP, zaten kimin iktidar olduğunu, kimin yanında yer aldığını açık ve net göstermiştir. Sermaye getirdi sizi, siz de sermayeyi koruyorsunuz ama işçiler bu iktidarı değiştirecek, bu düzeni değiştirecekler.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)