GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:14
Tarih:10.11.2020

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, Parlamentonun değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Halkların Demokratik Partisi adına Sağlık Bilimleri Üniversitesi Mütevelli Heyetinin yetkileri ve diğer hususlara ilişkin düzenleme yapılması hakkında konuşacağım.

Arkadaşlar, Türkiye'de üniversiteler ciddi problem yaşıyorlar. Her kentte bir üniversite açıldı, her kentte üniversitelerin yaşadığı ciddi problemler var; ekonomik sıkıntı yaşıyorlar. Bir taraftan da öğrenciler ciddi mağduriyet yaşıyor ama moda deyimle "Her kente bir şehir hastanesi, her kente bir üniversite."

Bunun dışında bir de "Sağlık Bilimleri" diye bir üniversite kuruldu. Bir taraftan da ülkenin yöneticileri diyorlar ki: "İlk 500'de niye üniversitemiz yok?" Arkadaşlar, bu Sağlık Bilimleri Üniversitesiyle ilgili düzenleme daha önce yapılmış ve Anayasa Mahkemesi aslında yönetimiyle ilgili bir konuda karar vermiş. Mütevelli heyetinin oluşumunda Sağlık Bakanlığı ağırlıklı olduğu için, burada tümüyle Bakanlığa bağlı olacağı düşünülerek yönetimin değişmesi teklif edilmiş. Fakat biz biliyoruz ki aslında birçok şey saraydan, Cumhurbaşkanı tarafından belirleniyor; bakan da belirleniyor, rektör de belirleniyor, birçok yapı oradan belirleniyor. Buna rağmen Anayasa Mahkemesi bunu değiştirmiş.

Peki, arkadaşlar "mütevelli" ne demek? "Mütevelli" kelimesinin anlamı şu demek: "Bir vakfın ya da bir kuruluşun yönetiminde görev almış ve karar alma yetkisi olan bir kurul." Hem karar alacak hem bu uygulamalarla ilgili çaba harcayacak. Peki, bize getirilen bu teklifte mütevelli heyetine ne deniyor? Sağlık Bakanlığından 2 kişinin, YÖK'ten 1 kişinin, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığından 1 kişinin katılımıyla oluşturulan 5 kişilik heyet. Fakat daha önce, bu mütevelli heyetiyle ilgili bir karar alma süreci var. Şimdi, diyor ki: "Siz, bütçenizle ilgili karar alamazsınız, görüş bildirirsiniz." Dil Kurumundaki tanıma baktığınızda, buraya baktığınızda... Bir diğeri ne diyor? Diyor ki: "Siz kamu veya özel nitelikli kurumlarla bir proje, iş birliği geliştirmekte, iş birliği yapmakta yine karar alamazsınız, teklif edebilirsiniz." Bir diğeri ne diyor? "Yurt dışında, yurt içinde bir şube, bir çalışma yürüttüğünüzde yine YÖK'e teklif edebilirsiniz." Yurt içini ve yurt dışını niçin söylüyorum arkadaşlar? Bu Sağlık Bilimleri Üniversitesi -siz biliyor muydunuz- Somali'de, Sudan'da, Özbekistan'da, Filipinler'de, Afganistan'da, Filistin'de, Pakistan'da, Lübnan'da da çalışmalarını yürütüyor; bir kısmında bölümleri var.

Şimdi, bir mütevelli heyeti oluşturuyorsunuz; bu, projelere karar veremeyecek, görüş bildirecek; onaylayamayacak bütçesini, eli kolu bağlı ama ona ekonomik destek vereceksiniz, birçok çaba harcayacaksınız. Bir taraftan da biz biliyoruz ki vakıf üniversitelerinde mütevelli heyeti var; kamuda yok, devlet üniversitelerinde yok, daha çok senato var, burada da senato var. Senatoyu bir tarafa bırakıyorum, mütevelli heyetini niçin oluşturmuşsunuz, niye bunu yapmışsınız? Bunun izahı yok. Yani, bir karar alamıyorsa, bir şey yapamıyorsa bunu niçin oluşturdunuz, kimse bilemiyor.

Nedir ihtiyaç? Asıl ihtiyaç şu: Bir taraftan birçok hastane açtılar... Daha önce, işte, eğitim ve araştırma hastaneleri vardı; orada şef, şef yardımcısı gibi kadrolar vardı. "Bunlara 'profesör', 'doçent' gibi bir şeyi nasıl verebiliriz?" diye düşünüyorlardı, "En iyisi bir üniversite çatısı oluşturalım..." Bunun başka bir yöntemi bulunabilirdi, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Meclisin, bakanlıkların veya yapıların hülle yapmasına, allem kallem yapmasına gerek yok; ihtiyaç neyse ona göre düzenlenirdi ama nedense birilerine kıyak geçilmesi lazım. Arkadaşlar, bu böyle tümüyle keyfî...

Ama asıl önemli olan bir konuyu sizinle paylaşmak istiyorum: 3 Kasımda Millî Eğitim Bakanlığının bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldü. Daha önce bu teklif, biliyorsunuz, 2 kez geldi. İlk geldiğinde YÖK üyesiyle biz konuşmuştuk, o zaman kabul etmişti ve pandemiyi öne sürmüştü; Millî Eğitim Bakanı geldiğinde biz tekrar bu konuyu gündeme getirdik. Milyonlarca insanı ilgilendiriyor, milyonlarca öğrenciyi ilgilendiriyor, milyonlarca veliyi ilgilendiriyor. Soru şuydu, Millî Eğitim Bakanı ve YÖK Başkanına şunu sordum ben, partimiz adına dedik ki: "Siz, Türkiye'de üniversite sınavlarında 700 bininci, 800 bininci olanlara pandemi döneminde yurt dışından yatay geçiş için bir düzenleme yapmışsınız."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Türkiye'de üniversite sınavlarında 700 bininci, 800 bininci olanlar, bu dönemde burada tıp fakültesine, diş hekimliğine, eczacılığa, hukuka yatay geçiş yapmışlar ve buna "pandemi nedeniyle" diyorlar. Pandemi Batman'da, Hakkâri'de, Rize'de, Denizli'de, Afyon'da, Sinop'ta, Türkiye'nin birçok yerinde var ve ölümler oluyor. Oradaki öğrenciler belirli kriterlerle girecek 10 bine, 20 bine, 30 bine veya özel üniversitelere gidecek; başkaları parası olduğu için gidecek -gidip gitmediği meçhul- oradan gelip buraya yatay geçiş yapacak. YÖK Başkanı ne dedi, biliyor musunuz arkadaşlar: "700 bininci-800 bininci iyimser bir rakam, daha alt sıralar da var." Ve ne dedi: "Maalesef bizi kandırdılar, biz bir şey yapamıyoruz. Geldiler gittiler, bunu kısa sürede yaptılar. Rektörlere yazı yazdık. Bu gelenlerle ilgili bir işlem yapamıyoruz." Biz de buradan soruyoruz: Bu gelenler kim, kim? Açıklanması lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Sayın Başkan, toparlıyorum.

BAŞKAN - Peki, tamamlayalım, artık vermeyeceğim ikinci kez.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Türkiye'de sınavlarda kaç puan almışlardı, hangi yüzdelik dilime girmişlerdi, hangi yüzdelik dilimlerle oraya gittiler? Şimdi, geldikleri üniversitelerde hangi yüzdelik dilimlerle... Bunu açıklamıyorsanız siz gençlerle, o ailelerle dalga geçiyorsunuz, kendi çocuklarınıza ayrıcalık yapmış oluyorsunuz, halkın çocuklarını görmezden geliyorsunuz. Eşitlikten, adaletten söz etmek istiyorsanız bunun yanıtının verilmesi lazım, düzeltilmesi lazım. Geçmişe dönük kazanılmış hak, eşitsizlikler üzerine kurulamaz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)