GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:14
Tarih:10.11.2020

HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, parlamenter rejimden tek adam rejimine geçmek için yapılan referandumda vatandaşlara neler vadettiğinizi hatırlıyor musunuz? Sayın AK PARTİ'liler hatırlıyor musunuz? Ne dediniz: "Türkiye'yi uçuracağız." dediniz. Değerli arkadaşlar, iki yılı aşkın süre geçti, yalnızca iki buçuk yıl içinde Türkiye baş aşağı çakıldı arkadaşlar tek adam rejimiyle. Sayın Cumhurbaşkanı "Türkiye'yi bir şirket gibi yöneteceğim. Her şey çok daha hızla olacak." dedi ama şunu söylememişti vatandaşlarımıza: Bu şirketin bir aile şirketi olacağını söylememişti. Geçen hafta sonu, arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanının kurduğu aile şirketi iflasını açıkladı. İflas ilan etti arkadaşlar aile şirketi. Berat Albayrak istifasında at izinin it izine karıştığını söyledi ve istifasıyla aslında memlekete belki de yapabileceği en büyük hayrı yapmış oldu arkadaşlar. Berat Albayrak geçen hafta demişti ki hatırlar mısınız "Biz istersek doları düşürürüz." demişti. Hepiniz buna, kiminiz gülmüştünüz, kiminiz eğlenmiştiniz çünkü Berat Albayrak böyle dediği sürece dolar hep yukarı gidiyordu, 4,5'ta aldı doları 8,5'a gönderdi. Meğerse Berat Albayrak'ın bir bildiği varmış arkadaşlar. Hani, şunu biliyormuş: Ben istifa edersem dolar düşer diye biliyormuş meğerse "Ben istersem doları düşürürüm." demişti. Vallahi, helal olsun Berat Albayrak'a, istifasıyla memlekete yapabileceği en büyük hayrı yapmış oldu ve dolar bir miktar düşmüş oldu.

Değerli arkadaşlar, ama Sayın Tayyip Erdoğan'ın takdir ettiğim bir özelliği var; pek çok noktada kendisine kızıyoruz ama takdir ettiğim bir özelliği var. Şimdi, pek çok AK PARTİ'li belli konumlara gelmeye çalışıyorlar öyle değil mi? Sayın Tayyip Erdoğan da onlara belli bir noktada yol veriyor. Mesela Sayın Davutoğlu'nu da Başbakan yaptı, kimilerini Bakan yapıyor, kimilerini Merkez Bankası Başkanı yapıyor, öyle değil mi? Naci Ağbal'ı Merkez Bankası Başkanı yaptı bir anda, Sayın Lütfi Elvan'ı şu anda ekonomiden sorumlu Bakan yaptı ama ben herkese şunu tavsiye ediyorum: Sayın Davutoğlu'na baksınlar, Başbakandı değil mi? Burada âlâyıvalayla geziyordu. Şimdi ne oldu? Devrisabık oldu. İki yıl Başbakanlık yaptı ve o dönemin bütün günahlarını Tayyip Erdoğan Davutoğlu'nun sırtına yükledi. Şimdi de sanki siyasi sorumlu kendi değilmiş gibi Berat Albayrak'ı affetmiş Sayın Cumhurbaşkanı ve böylece bir dönemin yani ekonomik krizin devrisabıkı olarak kendi damadını bile ortaya koyabildi Tayyip Erdoğan. Bütün AKP'lilerin bundan ders alması lazım arkadaşlar. Sayın Cumhurbaşkanı bu anlamda insanları çok iyi kullanabiliyor ama buruşuk bir kâğıt gibi de kenara atabiliyor damadı dahi olsa ve o dönemin devrisabıkı olarak bırakıyor arkadaşlar. İşte herkesin bundan bir ders çıkarması lazım.

Değerli arkadaşlar, bakın, Plan ve Bütçe Komisyonunda bütçe yasasını görüşüyoruz değil mi? Bakın, açıkça söyleyeyim, geçtiğimiz yıllarda, yalnızca beş yıl önce ben vekil olduğumda Plan ve Bütçe Komisyonu Türkiye'nin kalbi olurdu arkadaşlar, kalbi. Memurlar, işçiler, emekliler, çiftçiler, bütün vatandaşlarımız "Acaba bütçeden bana ne düşecek?" diye düşünürdü. Şimdi gelin Plan ve Bütçe Komisyonuna, ne gazeteci var, ne bir ilgi var, ne bir alaka var. Çünkü bütçeyi halktan kaçırıyorsunuz arkadaşlar.

Bir şey daha var, Plan ve Bütçe Komisyonunun da Meclisimizin de artık herhangi bir güce sahip olmadığı konusunda vatandaşımızda bir inanç oluştu arkadaşlar, hepimiz şapkayı önümüze koyup bunu düşünmeliyiz.

Bakın, dün Lütfi Elvan Başkanımızdı. Ya, bütçe görüşülüyor öyle değil mi? Meclisin de en önemli komisyonlarından birisinin Başkanı, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı dün "Yarın neleri konuşacağız?" diye konuşurken saat altıda tekrar konuştuk, başka görüşmeler yaptık, bir anda gece, yasamanın en önemli Komisyonunun Başkanını Sayın Tayyip Erdoğan alıyor, ekonomiden sorumlu Bakan yapıyor arkadaşlar; sabahında yok. Sabah geldik buraya "Efendim, Başkan Vekiliyle toplantıyı açacaksınız." deniyor. Sonra ne duyduk biliyor musunuz arkadaşlar? Sayın Cevdet Yılmaz'ın Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığına Sayın Cumhurbaşkanı tarafından atandığını duyduk. Kimlerden duyduk? AKP'li en az 50 vekil tebrik "tweet"i atmış arkadaşlar.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Ne istiyorsunuz? Nasıl olacak?

GARO PAYLAN (Devamla) - Bakın arkadaşlar, daha Komisyonumuz bir irade koymadı, toplanmadı; eski bakanlarınız dâhil, milletvekilleriniz dâhil Cevdet Yılmaz'a "Cumhurbaşkanımızın takdirleriyle Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı hayırlı olsun." diye "tweet" atıyor. İşte, Meclisimiz bu hâlde arkadaşlar; Meclis irade koymadan, komisyonlar irade koymadan Cumhurbaşkanı birilerini alıyor, bir koltuktan kaldırıyor, öbürünü bir koltuğa oturtuyor arkadaşlar. İşte, Meclisimizin maalesef durumu bu hâlde. Değerli arkadaşlar, bunu, bu durumla ilgili hepimiz şapkayı önümüze koyup düşünmeliyiz; bu Meclisin bir dengeleme, denetleme durumu maalesef kalmamıştır.

Değerli arkadaşlar, torbaya gelecek olursam, aynı tas aynı hamam yani Lütfi Elvan da gitse, Cevdet Yılmaz da gelse bir şey değişmiyor; torba yasada patronların yararına yani yüzde 1'in yararına maddeler var. İşçiye, emekliye ne var? Buradan vatandaşlarımıza söylüyorum, maalesef size zulümden başka bir şey yok. Sevgili işçiler, emekliler, çiftçiler, gençler, kadınlar; size zulümden başka bir şey yok. Beş yıldır hep aynı şey, bütün torba yasaları yüzde 1 için çıkarıyorsunuz. Bu torbada da yüzde 1'e vergi affı var. Beş yıldır sürekli vergi afları çıkarıyorsunuz. Bu torbada da en zengin yüzde 1 için servet affı var. Efendim, servet sahiplerine "Sizin vergi vermenize filan gerek yok, yurt dışına dolarlarınızı çıkarın, ben, vergisiz, cezasız sizin bütün servetinizi affedeceğim." diyorsunuz. Başka ne var yüzde 1'e? Kurumlar vergisini, çok yüksekmiş gibi, yüzde 20'den yüzde 15'e düşürme hakkı var. Bu yetki Cumhurbaşkanına veriliyor arkadaşlar. Elinizi vicdanınıza koyun be, bir emekçi sonuç olarak 3 bin lira, 4 bin lira maaş alıyor, siz ondan yüzde 30-yüzde 35 vergi alacaksınız, anlı şanlı bankalar trilyonlar kazanacak, holdingler Covid döneminde bile kârlarını yüzde 80 artırmış. Onlardan ne vergi alacaksınız? Yüzde 15. Hak mıdır arkadaşlar ya? Bu hangi vicdana sığar, 3 bin lira maaş alan vatandaştan yüzde 30-yüzde 35 vergi alıp da trilyonlarca kâr elde eden bankalardan, holdinglerden yüzde 15 vergi almak? Bu Meclis böyle bir karara imza atabilir mi ya? Vicdanlı, halkın Meclisi, işçinin, emekçinin, yoksulun Meclisi böyle bir karara imza atabilir mi arkadaşlar? Ben bunu yapmayacağınızı umut etmek istiyorum.

Bakın, esnek çalışmayla ilgili maddeler çıkarıldı. Nasıl çıktı? Kamuoyu baskısıyla, sendikaların mücadelesiyle, muhalefetin etkin mücadelesiyle bu maddeler buradan çıkarıldı. Ya, size diyoruz ki: İşçinin hakkını keserek ekonomi düzelmez arkadaşlar. Ne yapıyorsunuz? "Aman işçiye daha az para verelim." "Aman onun kıdem tazminatını engelleyelim." "Aman emeklilik hakkını engelleyelim." Ya, arkadaşlar, şunu unutuyorsunuz ya: İlla patronlardan yanaysanız bile işçiye daha çok gelir sağlamanız lazım, bakın, illa patronlardan yanaysanız bile. Ya, işçinin geliri olmazsa patronun ürettiği malı kim alacak arkadaşlar, kim alacak ya? İşçinin geliri olmazsa ekonominin çarkları nasıl dönecek? Arkadaşlar, işçi zaten şu anda büyük bir yoksullukla karşı karşıya, 2.320 lira asgari ücretle karşı karşıya ya. Açlık sınırı 2.500 lira olan bir ülkede -yani yalnızca tenceresini kaynatması için 2.500 liraya ihtiyacı varken- 2.320 liraya talim ediyor, o da işi olanlar.

Bir de bir vicdansızlık daha var bu torbada. Arkadaşlar, Covid başlayalı kaç ay oldu? Yedi ay oldu, öyle değil mi? Ücretsiz izin diye bir uygulama çıkardınız. Ne yaptınız? Patronlara "Efendim, çalıştırmıyorsan işçiyi eve gönder, ben ona 1.160 lira vereceğim." dediniz. Ya, arkadaşlar, o zaman da itiraz ettik, 1.160 lirayla bir insan hayatta kalamaz dedik, yapmayın bunu dedik, illa çıkaracaksa en azından 2.500 lira gibi bir rakamla ücretsiz izine çıkarsın dedik, yapmadınız. Arkadaşlar, 1.160 lira, günde 39 lira yapar, bir öğünde 13 lira yapar. 2 çocuğu olan 4 kişilik bir aile bir öğünde 13 lirayla kaç gün hayatta kalabilir arkadaşlar ya? Bakın, yüz seksen gündür 13 lira veriyorsunuz bir öğünde işçilerimize. Şimdi diyorsunuz ki: "Ben altı ay, yedi ay, sekiz ay 1.160 lirayla, efendim, günde 39 lirayla, bir öğünde 13 lirayla milyonlarca insanı baş başa bırakacağım." Hangi vicdan buna izin verebilir? Hepiniz milletvekilisiniz ya.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

GARO PAYLAN (Devamla) - Hepiniz yerellerden geliyorsunuz. Hangi vicdan buna izin verebilir? Yollarda işçiler sizin önünüzü kesmiyor mu? İşsizler önünüzü kesmiyor mu? "Gebermek istiyorum." diyen esnaf gibi esnaflar yolunuzu kesmiyor mu arkadaşlar? Benim yolumu kesiyor "Açım, yolsuzum, işsizim, artık bıçak kemiğe dayandı." diyor. Sayın Cumhurbaşkanı sabır diliyor değil mi? Kendisi bin odalı sarayda otururken gecekonduda oturan, aç açıkta vatandaşımıza sabır diliyor değil mi? Sayın Cumhurbaşkanına söyleyin, nasıl ki Berat Albayrak'ın batırdığını söylediğiniz gibi sahici darbeyle, bunu da söyleyin. Sabır taşı çatlamak üzere arkadaşlar, vatandaşın sabır taşı çatlamak üzere. Bununla ilgili bu Meclis bir an önce sorumluluk almalıdır. Böyle torba yasalarla da hiçbir yere varamayız.

Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)