| Konu: | İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 11.11.2020 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 239 sıra sayılı Yasa Teklifi'nin 32'nci maddesi üzerine söz aldım.
Bu maddenin kendisi, aslında olumlu bir düzenleme çünkü turizm alanındaki işletmelerin en azından kira ve borçlarını ötelemeyi içeriyor, bir yıl, başvurusuz olmak üzere. Fakat yetersiz olduğunu ifade edelim çünkü pandemiden sadece turizm sektörü olumsuz etkilenmedi; birçok sektör olumsuz etkilendi ve özellikle de küçük ölçekli işletmelerin, esnafın, KOBİ'lerin çok ciddi etkilendiğini biliyoruz. Onun için, bunun aslında kapsamının genişletilmesi ve zorda olan bütün kesimler açısından da bir iyileştirmenin yapılması gerektiğini ifade etmem gerekiyor.
Tabii, pandemiden bahsediyoruz. Bugün TTB'nin başlattığı bir eylem var. Ben öncelikle, Covid-19 salgınıyla mücadelede yaşamını yitiren bütün sağlık emekçilerini saygıyla, sevgiyle, rahmetle andığımı ifade etmek istiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Buradan şunu söylemek gerekiyor: Bu Meclis ilk günlerde iyi tutumlar aldı, sağlık çalışanlarını alkışladı. Sağlık Bakanı bir çağrı yaptı "Sağlık çalışanlarımızı alkışlıyoruz." diye, Hükûmet buna ciddi bir şekilde katıldı ama bugün geldiğimiz nokta, değerli arkadaşlar, sağlık çalışanlarının yaşamı hiçe sayılıyor. Evet, her gün, her başımız sıkıştığında, dişimiz ağrıdığında, başımız ağrıdığında, kaza geçirdiğimizde, çocuğumuz ateşlendiğinde gidip başvurduğumuz, yanı başımızda bulduğumuz, terminal dönemindeki bir kanser hastasının, yaşamının son anındaki bir hastanın yanında olan sağlık emekçileri bugün de Covid-19 hastalarının yanında, onların iyileşmesi için, yeniden sağlıklarına, ailelerine kavuşması için canla başla çalışıyor. Peki, sonuç ne değerli arkadaşlar? Sonuç: Ölüyorlar. Sonuç: Tükeniyorlar. Sonuç: Onların yaşamı hiçe sayılıyor. Kim tarafından? AKP iktidarı tarafından değerli arkadaşlar. Kim tarafından? Mevcut Sağlık Bakanlığı tarafından. Yaşamlarının hiçbir değeri yok. Sistematik test yapılmıyor, kontroller yapılmıyor, izin alma hakları yok, istifa etme hakları yok; deyim yerindeyse, savaş alanına sürülmüş, savaşta cephede ölümüne tutulmaya çalışılan asker misali. Peki, buna hakkımız var mı değerli arkadaşlar? Bir insana, öleceğini bile bile "Çalışmak zorundasın." deme hakkımız var mı? Yok. Ama biz diyoruz. Üstelik bunu söylerken de onların hiçbir koşulunu düzeltmiyoruz, onların yaşaması için, sağlıkları için, esenlikleri için hiçbir önlem almıyoruz.
Herhâlde bu Mecliste Covid-19 pandemisinde "Covid-19, meslek hastalığı olsun." diye yasa teklifi veren ilk vekillerden biriyim. Çıt çıkmıyor değerli arkadaşlar sizlerden. Ne bekliyorsunuz? Daha kaç kişi ölecek? Kaç meslektaşımız daha ölecek? Kaç hekim, kaç hemşire, kaç laborant, kaç yardımcı sağlık hizmeti teknisyeni, kaç temizlik personeli arkadaşımız daha Covid-19'la mücadele ederken yaşamını yitirecek? Sizin için hiçbir önemi yok mu değerli arkadaşlar? Bu insanlar sadece sayı değil; bu insanlar birer anne, birer baba, birer eş, birer can; yaşamları var, umutları var ve gencecik yaşlarında bu pandemiyle mücadele için yaşamlarını ortaya koyuyorlar. Bunun bir değeri olmalı, bunun bir karşılığı olmalı, bunun bir ederi olmalı değerli arkadaşlar. Bu, sadece üzerinden geçip gideceğimiz, sadece rahmetle anacağımız, anılarına bağlı kalacağımız bir mesele değil. Artık insanları anmaktan değil, insanları yaşatmaktan yana tutum almak zorundayız. Hani diyorsunuz ya "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." Söylüyoruz işte, sağlık çalışanlarını yaşatamıyorsunuz, ölüyorlar işte, bağırıyorlar "Tükeniyoruz." diye. Her gün rapor açıklıyorlar, her gün sayı veriyorlar, koşulların düzeltilmesini istiyorlar, sosyal hareketliliğin sınırlandırılmasını istiyorlar, zorunlu meslekler dışında, zorunlu üretim alanları dışında çalışmanın sınırlandırılmasını istiyorlar; herkese 1.116 lira gibi komik rakamların değil, insanca yaşayacağı bir ücretin verilmesini istiyorlar, evde çalışanların giderlerinin karşılanmasını, insanca çalışacakları koşulların sağlanmasını istiyorlar. Bunların sizin için bir önemi var mı değerli arkadaşlar? Bir hekim, bir hemşire, bir sağlık çalışanı bir Limak, bir Kolin, bir Cengiz İnşaat etmiyor mu değerli arkadaşlar? Limak'ın, Kolin'in bu ülkeye ne faydası var? Her gün ülkemizi beton yığınına çevirmeleri dışında, iş kazalarında her gün canlarımızı kaybetmemiz dışında ülkemize nasıl bir faydaları var? Ama bu hekimler, hemşireler, sağlık çalışanları, laborantlar, temizlik işçileri bizi yaşatıyor değerli arkadaşlar, sizleri de yaşatıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Hani her gün gidiyoruz ya Meclis Hastanesine; testimizi alıyorlar, test sonucumuzu veriyorlar, tansiyonumuzu ölçüyorlar, her türlü işimizi yapıyorlar değerli arkadaşlar, her türlü sağlık hizmetini görüyorlar ve bizim, en azından bu Meclisin, bu kadar zorlu koşullarda sekiz aydır, her türlü zorluğa göğüs gererek çalışan sağlık emekçilerine bir vefa borcu olmalı. Gelin, -hep beraber- siz getirin, biz onaylayalım; getirin, Covid-19 meslek hastalığı olsun, diğer üretim alanlarında Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirenler için Covid-19'u bir iş kazası olarak tanımlayalım değerli arkadaşlar. Bir kez olsun gerçekten bu halkın yararına hep beraber el kaldıralım, hep beraber sağlık çalışanlarını yaşamda tutalım. Onlar yaşama tutunsunlar ki bizler de yaşama tutunalım değerli arkadaşlar. Onlar yaşamadan biz de yaşamayacağız, bu pandemiyle baş edemeyeceğiz.
Lütfen, herkes şapkasını önüne koysun; insanı, toplumun sağlığını, insanların sağlığını ve sağlık çalışanlarının sağlığını merkeze alan düzenlemeleri hep beraber buradan geçirelim diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)