GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:15
Tarih:11.11.2020

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; önemli maddeler bu Meclisten geçmeye devam ediyor.

Siyasi tarihe bakınca aslında sermaye ve iktidar ilişkilerini çok iyi sorgulamak lazım. Şu an ülkede mevcut durum bundan ibarettir. Vekil arkadaşlar kalkıp konuşuyorlar, çoğuna da katılıyoruz. 5 tane şirket varmış, ihalelerin tamamını bu şirketler alıyormuş ama bu şirketleri iktidardan ayrı bir pozisyona konumlandırmak hatadır. Birbirini besleyen, birbirini güçlendiren, birbirini finanse eden, kara parayı aklayan, birbirinin içine geçen bir sistem oluşturmuşlar. Bu 5 şirket, sadece sahiplerinden ibaret değildir. Alınan ihaleler -milyonlara alınıyor- yarı fiyatına alt şirketlere veriliyor. Biz burada görüyoruz; cemaat döneminde de, FETÖ döneminde de el konulan şirketler vardır. O şirketlerle bir noktaya kadar geldiler, Kayseri ve Konya hattında yeşil bir sermaye grubu yarattılar, palazlandırdılar, finanse ettiler, sonra bir yol ayrımı oldu, onların mallarına el koydular, tüm sermayeyi bu 5 şirket noktasında tekelleştirdiler. Şimdi ne yapıyorlar? Kara para aklama yeridir, partiyi finanse etme yeridir, aileleri zengin etme yeridir; bunun dışında bu 5 şirketin bu ülkeye zerreyimiskal kadar faydası yoktur. Partiyi güçlendiriyor, parti şirketi güçlendiriyor, usulsüz paralar bir şekilde aklanıyor.

İşsizlik Fonu, 99'dan 2020'ye gelen bir hikâye. İşsizlik Fonu'nda biriken paranın büyük bir kısmı işverene, yandaşa "teşvik" adı altında verilmektedir. İşçi ne yapıyor? Şimdiye kadar biz işçiden bahsederdik, işçiyle ilgili konuşurduk, artık bambaşka bir sınıf ortaya çıktı. İşçiden ziyade işsizleri konuşmak lazım; kapının önüne konulan, ekmeğine el konulan, gasbedilen, büyük bir sınıf olan işsizleri konuşmak lazım. İktidar ne yapıyor? İşten atılan işsiz, protesto hakkını kullanıyor, greve gidiyor, fabrikanın önünde duruyor. İktidar mekanizması ne yapacak? Baskı aygıtını gönderecek, işçinin kafasına sopayı, copu vuracak. Nerede görülmüştür iktidar mekanizması işçinin yanında yer almıştır, işçinin haklarını savunmuştur? Şu an despotik yönetim anlayışlarında Türkiye de buna örnektir. İşçiler iki adım yürüyecek, bir basın açıklaması yapacak, ekmeğinden, aşından, işinden bahsedecek. Bimeks işçilerinde olduğu gibi karşılarına dikilmişler, devletin polisini, askerini, bu işçilerin, işsizlerin karşısına koymuşlar. Biz, burada bu fonun hakka, adalete uygun bir şekilde işsiz bırakılan insanlara aktarılması gerektiğini düşünüyoruz.

Bakınız, 2 üniversite öğrencisi Urfa'da bir araştırma yapmış; kendince, amatörce, gerçekten anlamlı bir araştırma. Şanlıurfa Evren Sanayi Sitesinde gidip fabrikaları ziyaret etmişler, çocuk işçilerle ilgili veri çıkarmaya çalışmışlar. Maalesef, Evren Sanayi Sitesinde 15 ile 17 yaş arasında -bu yaş kimi yerlerde 10 yaşına kadar da inmektedir- çocuk işçiler çalıştırılıyor arkadaşlar. Bu çocuk işçilere çalışma sebebi soruluyor "Niçin çalışıyorsunuz?" diye. Bir kısmı meslek öğrenmek, bir kısmı aile ekonomisine katkı sunmak, bir kısmı okulu bıraktığı için ve ekonomisi iyi olmadığı için çalıştığını söylemektedir.

Son dönemlerde, ülkede kayıt dışı işçi modern köle şeklinde; işçi demek için bin şahit lazım arkadaşlar. 2.400 liralık asgari ücretten bahsediyor arkadaşlar, eleştiriyor; katılıyoruz ama bu ülkede 2.400 lirayı bulamayan binlerce insan; kayıt dışı çalışan, merdiven altında çalıştırılan, fabrikada çalıştırılan binlerce, yüz binlerce insan var. Çocuklar vardır, 10 yaşında çocuklar bu fabrikalarda çalışmakta ama hamaset... Nasıl kendini konsolide ediyor? Bir yandan PKK, bir yandan dincilik, bir yandan....

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

ÖMER ÖCALAN (Devamla) - Evet, dediğimiz gibi, nasıl kendisini motive edecek? Irkçılık ve faşizm üzerinden, dincilik ve milliyetçilik üzerinden. Bir yandan "PKK" diyecek, bir yandan "cemaat" diyecek, bir yandan "başka örgütler" diyecek.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - PKK terör örgütü değil mi? Değil mi?

ÖMER ÖCALAN (Devamla) - Şimdiye kadar bizi PKK'yle irtibatlandırdılar.

İSMAİL KAYA (Osmaniye) - İrtibatlı değil misiniz? İrtibatınız yok mu?

ÖMER ÖCALAN (Devamla) - Şimdi ülkenin batısında kocaman bir cemaat, örgüt var; adına "FETÖ" demişler, düne kadar birlikteydiler; 600 bin insan hakkında inceleme başlatmışlar, 300 bin kişiyi gözaltına almışlar, 100 bin kişiyi tutuklamışlar.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Neredeyse savunacaksın ya!

ÖMER ÖCALAN (Devamla) - Şimdi 30 bin civarında insan cemaatten içeride. Cemaati savunacak durumda değiliz, savunmuyoruz da ama "cemaat" adı altında tüm muhaliflerinizi tasfiye ettiniz. Herkesi bir örgüte bağlıyorsunuz. Siz gideceksiniz ama nasıl gideceksiniz? Acı çekerek gideceksiniz. Bu halk size daha fazla tahammül etmeyecek. İşçi karşınızda, işsiz karşınızda, Kürt karşınızda, Alevi karşınızda. Demokratik yöntemlerle bu yönetimden gideceksiniz.

Arkadaşlarımı selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)