GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:19
Tarih:24.11.2020

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde söz almış bulunmaktayım.

Emanetimiz evlatlarımızın eğitim ve öğretimini aile şefkatiyle üstlenen, cehaletle savaşta fedakârlıkla görev alan bütün öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutluyor, başta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebedî âleme intikal eden öğretmenlerimizi ve bölücü terör örgütü tarafından görevi başında katledilen Neşe Alten, Aybüke Yalçın, Necmettin Yılmaz ve adını burada sayamadığım bütün şehit öğretmenlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.

Değerli milletvekilleri, grubumuzun önerisi ataması yapılamayan rehabilitasyon öğretmenlerinin sorunları ve çözüm yollarının bulunması üzerine ama bugün günlerden 24 Kasım, özel bir gün. Bu nedenledir ki atanamayan öğretmenlerimiz kadar görevde olan öğretmenlerimizin de sorunlarını dile getirmek istiyorum.

Ülkemizin en önemli sorunlarının başında eğitim geliyor. "Eğitim öğretimde, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum." Bu bir muhalefet partisi milletvekilinin ya da genel başkanının eleştirisi değildir, bunu söyleyen, on sekiz yıldır iktidarda olan bir partinin lideri ve daha da ötesi, artık her kararda tek başına imzası olan Sayın Cumhurbaşkanıdır. Sayın Cumhurbaşkanının sözlerinin altına imza atarak AK PARTİ'si iktidarlarının eğitimde yaptığı uygulamaları birkaç başlık altında hatırlatmak istiyorum.

AK PARTİ'si iktidarlarında, on sekiz yılda toplam 7 Millî Eğitim Bakanı görev almıştır. Göreve gelen her yeni Bakan sanki iktidar değişmişçesine yeni bir eğitim sistemini, yeni bir sınav sistemini, yeni bir atama sistemini getirmeye çalışmıştır. Öğretmen atama ve yer değiştirmede ihtiyaca göre planlama yapılamamıştır. Öğretmenler kendi aralarında "kadrolu" "sözleşmeli" "ücretli" olarak ayrıştırılmış; norm kadro uygulamasıyla neredeyse emeklilik süresi gelmiş öğretmenlerin branşları değiştirilmiş, okul okul dolaşmak zorunda bırakılmışlardır. Köklü reform olarak sunulan 4+4+4 eğitim sistemi çökmüş, memleket meselesi olarak ele alındığı söylenen meslek liseleri işlevlerini yitirerek gerçekten memleket meselesi hâlini almış, Anadolu liseleri niteliksiz hâle gelmiş, fen liseleri iktidarda alerji yaratmıştır. Okullarımızda müfredat birliği sağlanamamış, her eğitim öğretim yılı başında değişen müfredata öğretmenler bile adapte olamamışlardır. Öğretmenler, iktidarın il başkanının referansıyla göreve gelen yöneticiler tarafından dışlanmış; konuşmasıyla, duruşuyla, hayata dair verdiği bilgiler ve öğütleriyle öğrenciler için rol model olan öğretmenler, bizden olanlar ve olmayanlar ayrıştırmasına karşı psikolojik savaş vermeye başlamışlardır. Öğretmenlik mesleği tarihte hiç olmadığı kadar değersizleştirilmiştir.

Değerli milletvekilleri, mevcutta görev alan öğretmenlerimiz kaos hâline gelen bu sorunlarla mücadele ediyor. Bir de atanamayan öğretmenler sorunumuz var. 2020 yılında, ÖSYM verilerine göre, atanmayı bekleyen öğretmen sayısı 460 bin civarında. Artık KPSS sınavına girmekten vazgeçmiş, atanma umudunu yitirmiş, mesleği dışında çalışmak zorunda kalmış öğretmenlerimizle birlikte bu sayının 550 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir; tahmin edilmektedir diyoruz çünkü ataması yapılmamış öğretmenlerimize ilişkin resmî kaydın olmaması, ilgisizliğin yanında acı tablonun resmî verilere yansımasının korkusudur. Bir öğretmenin atanamamasının sonucu sadece işsizlik değildir; gelecek nesillerin öğretmenlik mesleğini tercih etmeyi istemesinden uzaklaşmasıdır, hayallerinin elinden alınmasıdır, ideallerinden uzaklaşmasıdır, eğitim israfıdır, eğitilmiş kadro israfıdır, zaman kaybıdır, emeğinin sömürülmesidir, hak kaybıdır, mağduriyettir, adaletsizliktir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde yaklaşık 2.500 özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinde 300 bine yakın öğrenci eğitim almakta, 27.500 civarında öğretmen çalışmaktadır. Özel eğitim merkezlerinde çalışmakta olan öğretmenler, özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitim ihtiyacını karşılamakta; geliştirilmiş eğitim programları ve yöntemleriyle, onların yapı ve özelliklerine uygun ortamlarda eğitim vermektedir. Bu doğrultuda, özel eğitim, çoğunluktan farklı ve özel eğitime ihtiyacı olan çocuklara sunulan, üstün yetenekli olanların yetenekleri doğrultusunda en üst düzeye çıkmasını sağlayan, yetersizliği engele dönüştürmeyi önleyen, engelli bireyi kendisine yeterli hâle getirerek toplumla kaynaşmasını ve bağımsız, üretici bireyler olmasını destekleyecek becerilerle donatan eğitimdir. Özel eğitim, yoğun ve sistematik bir eğitimdir. Dolayısıyla, özel eğitim ihtiyacı olan evlatlarımızın eğitimi de özel eğitim almış öğretmenler tarafından yapılmak zorundadır. Ancak atanamayan birçok branştaki öğretmenler gibi özel eğitim ve rehabilitasyon öğretmenleri de atama sorunu yaşamaktadırlar. Mezun oldukları bölümler itibarıyla uzmanlık alanları özel eğitim ve rehabilitasyon olan öğretmenler atanamazken, sertifikalı öğretmenler özel ilgi gerektiren bu çocuklara eğitim vermekle görevlendirilmektedirler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Sayın Başkanım, toparlıyorum.

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Ataması yapılamayan özel eğitim öğretmenleri, özel eğitim kurumlarında asgari ücretle çalışarak hayatlarını idame ettirmeye çalışmakta ve belirli süreli sözleşme imzaladıkları için de kıdem tazminatı hakkından mahrum kalmakta, kanuni hakları olan doğum ve ölüm izinlerini dahi kullanamamaktadırlar.

Sayın milletvekilleri, hepimiz çocukluğunda büyüklerimiz tarafından "İleride ne olmak istiyorsun?" sorusuna muhatap olmuşuzdur. Eminim ki büyük çoğunluğumuz "Öğretmen olmak istiyorum." cevabını vermiştir. Soruyu soran büyüklerimiz de verdiğimiz cevap karşısında sevinmiş, hatta bizi de takdir etmişlerdir. Bugün aynı soruyu sorduğunuz bir evladımızdan "Öğretmen olmak istiyorum." cevabını alabiliyor musunuz? Evet, hâlâ çocuklarımızın içerisinde tek tük de olsa "Öğretmen olacağım." diyenler vardır. Peki, bugün bu çocuklarımızın hayallerine büyüklerimizin verdiği cevap nedir? "Aman ha! Atanamazsın. Ne olursan ol, öğretmen olma." (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)