GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:19
Tarih:24.11.2020

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nün arifesinde "Şiddetle nasıl daha etkin mücadele ederiz?" diye istişare edileceği yerde bir bakan çıktı, kadınlarla, kadın örgütleriyle polemiğe girdi ve suçlayarak "Kadın örgütleri yanlış sayı veriyor." dedi. Şimdi, affedersiniz de kadınlar yıllarca düzenli olarak güvenilir veri talep ediyorlar, bunu talep ettik yıllardır. İktidar bunu yapmazken de bu yakıcı soruna dikkat çekmek amacıyla kendi imkânlarımızla veri toplamaya başladık bazen haberleri tarayarak bazen kadınlarla görüşerek. Yani, bugün iyi kötü bir açıklama yapılıyorsa yine kadınların sayesinde.

Pandeminin ilk döneminde dahi şiddetin azaldığı iddia edildi. Neymiş? Gelen başvurular azalmış. Keşke azalsa fakat hakikat bu değil. Yani, şu pandemi döneminde kurumlar doğru düzgün çalışmamışken, kadınlar şiddet uygulayanla aynı evin içindeyken, bazısı internete ve telefona dahi erişemezken bir kez bile "Bu kadınlar başvuru yapabiliyor mu acaba?" diye düşünmediniz. Bir kez bile kadınların gerçekten ne yaşayacağını düşünüp, bir nebze empati yapıp "Neye ihtiyacı var?" diye sormadınız.

Kadın örgütleri onlarca rapor yayınladı, açıklama yaptı. Bir tanesi bile karşılık bulmaz mı Allah için? Pandemide şiddet konusunda bir tane kamu spotu yapılıp da televizyonlarda yayınlanmaz mı arkadaşlar? Bu dahi yapılmadı.

Şimdi bir de kalkmış İçişleri Bakanı: "Nereden çıktı bu kadına şiddet, kadın cinayeti? Erkeklere sesleniyorum: Kendinize gelin." diyor. Şimdi, erkek şiddetini maçolukla, azarla, erkeklik taslayarak mı çözeceksiniz? Buradan o erkek bakanlara sesleniyorum: Elinizdeki o erkekliği yavaşça yere bırakın ve erkek şiddetine karşı: "..." (x) "İstanbul Sözleşmesi yaşatır." deyin. Yani bilinmeyen bir dilde konuşmadım, Kürtçe "İstanbul Sözleşmesi yaşatır." dedim.

Muğla'da cinsel saldırıya uğrayan bir kadının durumuyla ilgili günlerdir Adalet Bakan Yardımcısı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanına ulaşmaya çalışıyorum. Gerçekten cuma gününden beri telefon açtım ve danışmanlarım acil bir şey olduğunu ifade etti. Orada bir fuhuş çetesi var, kadınları seks işçiliğine zorlayan... Pardon "fuhuş" diye benim de ağzımdan çıktı, doğru bir laf olduğunu düşünmüyorum. Kadınları seks işçiliğine zorlayan bir çete var dedim, bir kadının ölme ihtimali olabilirdi. Neden dönmüyorsunuz ya? Ankara Milletvekili sizi arıyor "acil" diyerek bir haber bırakıyor; neden dönmüyorsunuz? Yani bu kadar mı saflaştık? Bir kadın ölebilir diyorum, acil bir şey var diyorum; bilmiyorum, anlamak gerçekten de zor. Bu nedenle de bu durumda kadınlar, sadece kadınlara güveniyorlar, kadın örgütlerine güveniyorlar haklı olarak.

Evet, değerli arkadaşlar, konumuz enerji ve çevreydi. Dokuz yıl önce Artvin Hopa'da o dönem Başbakan olan Erdoğan'ı protesto etmek üzere basın açıklaması yapmak isteyen yurttaşlar korkunç bir polis saldırısına uğramıştı. O gün gaz kapsüllerinin silah gibi hedef alınarak kullanılması sonucunda çok sayıda insan yaralandı ve saatlerce süren yoğun kimyasal gaz saldırısı nedeniyle Metin Lokumcu adındaki emekli öğretmen hayatını yitirdi. O protestonun bir nedeni de Karadeniz'in tüm derelerine göz diken HES projeleriydi. O gün Metin Lokumcu'ya kulak vermediniz ve hem onu hem Karadeniz'in derelerini hem de doğasını maalesef öldürdünüz. 2012'de ölümün gaz saldırısı sonucu gerçekleştiği adli tıp raporu dâhil birçok raporla ortaya konuldu; sekiz yıl boyunca dava açılmadı, bağımsız yargınız sekiz yıl boyunca dava açmadı. Şimdi, 2020'de ancak açılan davada 13 polis sanık durumunda ama aslında -kaç polisin gaz kullandığı- en temel bilgiler dahi mahkemeden gizlenebiliyor. Esas olarak da talimatı verenler hiçbir zaman yargılanmıyorlar, idari olarak sorumluluk almıyorlar. Hâlbuki idarenin önleme yükümlülüğü vardır, bunu hukukçu arkadaşlarımız bilir. Ben burada, adalet aramaktan dokuz yıl boyunca vazgeçmeyen avukatlara ve kamuoyuna teşekkür etmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Sayın Başkan, müsaade ederseniz.

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Gerçekten çok abes bulduğum bir haberi de paylaşarak bitirmek istiyorum: Cezaevine yayılan salgını anlatan tutukluya disiplin cezası. Cezaevinde coronavirüse yakalanıp yaşananları ailesi aracılığıyla basına anlatan Ferhat Demirbaş hakkında disiplin soruşturması açılıp bir ay süreli açık ve kapalı görüş cezası verildi. Tutuklu bulunduğu Kayseri Bünyan Kapalı Cezaevinde coronavirüse yakalanan Demirbaş'ın salgının giderek tüm cezaevine yayıldığını anlattığı ailesi, ulaştığı Mezopotamya Ajansı ve HDP Kocaeli Milletvekili Gergerlioğlu'na cezaevindeki durumu aktardı. Bu nedenle de panik yaratabilecek biçimde söz söylemek, davranışta bulunmak nedeniyle Demirbaş hakkında soruşturma başlatıldı. Yani corona oluyorsun, "Oldum." diyorsun, dediğin için ceza alıyorsun.

Bu vesileyle başta Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere tüm arkadaşlarımı selamlıyorum. Devran'ın yanı sıra Yıkılacak Duvarlar'ı da tavsiye ediyorum, insanlığı öğretiyor.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)