| Konu: | Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 24.11.2020 |
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 27'nci madde için verdiğimiz değişiklik önergesi üzerinde konuşmak amacıyla söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün 24 Kasım, Öğretmenler Günü'nü kutluyorum. Başta büyük Atatürk olmak üzere, ebediyete intikal eden tüm öğretmenlerimizi rahmetle anıyorum. Ayrıca, bu vesileyle tüm hocalarımıza buradan saygılarımı sunuyorum.
Bahse konu 27'nci madde, 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu'nun devir, sicil, ihale, harç, teminat ve idare payını içeren 10'uncu maddesini tanzim etmektedir. Maddenin (e) fıkrası akışkanın doğrudan ve/veya dolaylı kullanıldığı tesislerin gayrisafi hasılatının yüzde 1'i tutarında idare payının, her yıl haziran ayı sonuna kadar idareye ödenmesine ilişkin bir hüküm içeriyor; tahsil edilen tutarın beşte 1'inin, idare tarafından, kaynağın bulunduğu belediye veya köy tüzel kişiliğine bir ay içerisinde ödenmesini içeriyor. Hak sahibinin, başvurusunun kabul edildiğinin kendisine bildirildiği tarihten itibaren on beş gün içerisinde harç ve teminatı yatırmadığı takdirde, talebinden vazgeçileceğini hükme bağlıyor.
Değerli arkadaşlar, bu hüküm, biraz tadat içeren bir hüküm. Kullanılan yerler belirtiliyor, ısı enerjisi ve reenjeksiyon durumuna atıf yapılıyor ve YİKOB'da biriken payların da İçişleri Bakanlığı tarafından bütçeleştirilmesini öngörüyor.
Değerli milletvekilleri, on sekiz yıllık AK PARTİ iktidarı, burada da görüldüğü üzere, kamu kurum ve kuruluşlarını "Yozlaştır, lağvet, yeniden kur ve partizanlaştır." sürecinden geçirmektedir. Bu yöntem aslında sadece devlette değil sivil toplum kuruluşlarında da yapılmaktadır: "Yozlaştır, kapat, istila et." Bunu vakıflarda, derneklerde, odalarda hep yaşıyoruz. Tek parti otokrasisinin varacağı nihai nokta totalitarizmdir. Bu başka bir gerçeği ortaya çıkarıyor; o da esasen yozlaşanın kendiniz olduğudur. Kibir ve saltanat o hâle gelir ki "Ben olmazsam devlet olmaz." menziline girilir. Yaradan'ın menettiği her şey usulünce yapılmaya başlanır ve tükeniş işte böyle bir şeydir. Kendiniz dışında herkes vatan haini ilan edilir. Kitleleri etkilemek için dinî terminoloji kullanılır ve "münafıklık" kelimesi çokça kullanılır; hatta komplolar, iftiralar da bunun başka bir boyutudur. Sonuç, değerli arkadaşlar, bir ülkede fikirsel, düşünsel yarılmadır yani kaostur.
Değerli milletvekilleri, başa dönersek, ben bu madde üzerinde şunu görüyorum: Biliyorsunuz, YİKOB'lar kurulmuştu, 30 ilde özel idareler lağvedildi. Hâlihazırda Türk idare tarihinde mümtaz bir yere sahip olan il özel idaresinin ne gibi bir kusuru oldu da 30 ilde kapatıldı? Bildiğiniz gibi bu yönetim tarzı il örgütlenmesinde "alan yerel yönetimi" olarak ifade edilir. Anayasa'nın 127'nci maddesi alenen ihlal edilmiştir çünkü il, merkezî idarenin bir taşra örgütü olduğu gibi, aynı zamanda bir mahallî idare birimidir ama bu dikkate alınmadığı için özel idareler, dolayısıyla il genel meclisleri de lağvedilmiştir ve yerel demokrasi AK PARTİ iktidarları tarafından tüketilmiş, yok edilmiştir. Ta 1864 yılından beri Türk idare yapılanmasında yeri olan il özel idarelerinin kaldırılması AK PARTİ'nin sicil hanesine eksi olarak geçmiştir.
Değerli arkadaşlar, söz konusu kanun teklifiyle "paydan ilçe belediyelerine ve muhtarlıklara" derken de ilçe belediyelerini büyükşehre karşı koruduğumuz gibi bir sonuç ortaya çıkıyor. Hâlbuki bu anlamsız bir düşüncedir çünkü 6360 sayılı Kanun'la âdeta, ilçe belediyelerini, ilçe belediye şube müdürlüğü hâline dönüştürdünüz. Dolayısıyla ilçe belediyelerine buradan pay vermenin de bir anlamı olmasa gerek. "Köy" diyorsunuz, köy ortada yok. 34 bin köyü olan Türkiye, 6360 sayılı Yasa'yla birlikte 18 bin köye düşürülmüştür. Dolayısıyla köyün bütün mal varlıkları âdeta, şu anda birileri tarafından işgal ediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın Sayın Çelik.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Konuya tekrar dönersek, bu düzenleme mevcut hükmün daha ayrıntılı bir düzenlemesinden ibarettir. Uygulama hususları da yönetmeliklere bırakılmaktadır. İktidara tavsiyemiz odur ki devlette tahribata artık bir son verilsin. Hazreti Mevlâna'nın güzel bir sözü var, diyor ki: "Günün adamı olmaya çalışma, hakikatin adamı olmaya çalış. Çünkü gün değişir, hakikat değişmez." Biz de bu şekilde sizlere hakikatleri ifade etmeye gayret edeceğiz.
Saygılar sunarım.
Önergemizin kabulünü dilerim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)