| Konu: | Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 24.11.2020 |
BEDRİ SERTER (İzmir) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Öncelikle, Öğretmenler Günü bütün öğretmenlerimize -bizleri yetiştiren öğretmenlere- kutlu olsun.
Enerji Piyasası Kanunu Teklifi hakkında söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu teklif her ne kadar genel olarak enerji piyasasını düzenleyen maddeleri içeriyor olsa da ben kanunu sanayi sektörü açısından ele almak istiyorum. Bu konuşmayı hazırlarken pek çok organize sanayi bölgesinin yöneticileriyle, sanayi bölgelerinin enerji altyapılarını kurmuş uzmanlarla görüştüm. Sanayinin en temel ve stratejik girdisi enerjidir hepimizin bildiği gibi; enerji olmadan üretim yapmak, sanayimizi geliştirmek mümkün değildir. Üretilen ürünün maliyetinde elektrik fiyatlarının etkisi çok yüksektir. Bu nedenle, sanayicinin şu anda önündeki en acil problemler, dövize dayalı olarak belirlenen ve yenilenebilir enerji kaynaklarını destekleme mekanizması adı altında alınan "YEKDEM bedeli" ve buna bağlı olarak da öngörülemez elektrik faturalarıdır. Sanayici, bir gün sonra kullanacağı elektriğin fiyatını bilmemekte, döviz dalgalanmaları içinde fiyat öngörüsü yapamamakta ve değişken bir elektrik borsasında, gözleri bağlı, karanlıkta dünyayla rekabet etmeye ve üretim yapmaya çalışmaktadır.
Konuştuğumuz kanun teklifinin bir maddesinde yenilenebilir enerji kaynakları bedelinin Türk Lirası olarak alınması noktasında bir düzenleme öngörülmektedir ama biz size yıllardır bunu söylemekteyiz. Günaydın diyorum çünkü sanayici sizlerin yıllardır ihalelerle dövize endeksli rakamlarla garantilerini verdiğiniz projelerin bedellerini ödüyor zaten. Pandemi döneminde de nisan ve mayıs aylarında -burası çok önemli- elektrik tüketimi yüzde 25'e kadar azalan sanayicinin enerji maliyetleri yüzde 36 oranında artmış ve sanayicimiz isyan etmiştir ama sizler yine bunu duymuyorsunuz.
Durum buyken bir zamanlar organize sanayi bölgelerine kendi enerjilerini üretmeleri için izin verildiğini ancak yıllar önce aynı bugün "yenilenebilir enerji" diye konuşanların "Kömürü terk edin, doğal gazla elektrik üretelim." dediklerini hatırlatmak istiyorum. Buna kulak veren organize sanayi bölgelerinin yöneticileri doğal gaz çevrim santralleri kurarak elektrik üretmeye başlamış, daha sonra bu santraller döviz fiyatlarına kurban gitmiş ve kapanmaları kaçınılmaz olmuş, mezarlıklar hâline gelmiştir. Bu durum yenilenebilir enerji için de tekrar edecekse çevre dostu OSB'ler kurmak istemek bugünün şartlarıyla çok da gerçekçi değildir, ancak koşulları değiştirirsek bu mümkün olabilir. "Derdimiz devlete elektrik satmak değil." diyor sanayici. Gelin "Derdimiz, sanayicimizin tüketirken yarınını da göreceği çevreci bir enerji üretim ve tüketim sistemini oluşturmaktır." diyen OSB'lerin sesini dinleyelim. Bu ses karşısında hemen "Organize sanayi bölgeleri yenilenebilir enerji kaynaklarına karşı." demeyelim. Sanayici olarak bu soruya bir kez daha cevap vermek istiyorum. Organize sanayi bölgeleri bugün lisanssız olarak güneş ve rüzgâr enerjisiyle ürettikleri enerjiyi, sadece sanayisinin ihtiyacını karşılayabilmek için, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak ve lisanslı olarak üretmeye talip olmakta fakat mevzuat buna engel. Neden engel? Çünkü lisanslı olarak enerji üretebilmeleri için ilgili mevzuat gereği yarışmalara ve ihalelere girmeleri şart. Yani bir ticaret kuruluşu gibi "Elektrik üreteceğim." dedikleri an yarışa sürükleniyorlar ve sözde yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak kendi ekosistemlerini kursunlar diye desteklenecekleri söylenen organize sanayi bölgelerimiz kömür ve doğal gaz kullanarak elektrik üretmeye mahkûm ediliyorlar. Peki, soruyorum: Zamanında bu kaynaklarla ilgili çıktığınız ihalelerde garanti ettiğiniz tüm destekleme paralarını döviz cinsinden belirlediğiniz, bu projeleri destekliyoruz diye fiyatlamaları en üst limitlerde bağladığınız için suçlu OSB'ler mi oluyor? Bir sanayici olarak, bütün sanayicilerimizin, ülkemizin ve dünyamızın geleceği için en büyük tehdit olan küresel ısınmaya karşı enerjimizin çevreyle uyumlu kaynaklardan elde edilmesinden yana olduğunu düşünüyorum.
Kanunun 15'inci maddesinde yenilenebilir enerji kaynakları belgeli üretim tesisleri ve lisanssız üretim tesisleri için verilecek yerli katkı fiyatlarının, fiyat güncellemelerinin belirlenmesi yetkisini de Cumhurbaşkanına veriyorsunuz yani sarayda danışmanların ve elektrik piyasasına hâkim yandaş lobilerin borusu ötecek, sanayici bitecek. Gelin, bundan vazgeçin ve bu fiyatlamaları esas üretimi yapan sanayicilerin de içinde olduğu çalışma komisyonlarıyla belirleyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEDRİ SERTER (Devamla) - Başkanım, bir dakika daha...
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
BEDRİ SERTER (Devamla) - Teşekkür ederim Başkanım.
Ayrıca, OSB'lerin lisanslı enerji üretimine geçmesini sağlama yoluyla da bu maddede geçen yerli katkı fiyatından faydalanmalarını sağlayalım, sanayicilerimize nefes olalım. Çevreyi, yeşili koruyan bir üretimi nasıl yaparız diye düşünen sanayicilerimiz hepimizden destek bekliyor.
Sayın milletvekilleri, çevreyi ve geleceği koruyan bir üretim stratejisi hepimizin önceliği olmalıdır. Sanayici bizlerden bu türlü destekleri çok doğal olarak beklemekte; hem üretimlerini artıracaklar hem de istihdam kaynaklarını yaratmış olacaklar. Unutmayın, 13 milyon genç işsizimiz var.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)