GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:19
Tarih:24.11.2020

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz, dünyada olduğu gibi, pandemiyi yaşıyor fakat ülkemizde pandemi pik yaptı. Hükûmet gerekli tedbirleri almıyor, palyatif çözümlerle bunu çözmek istiyor ama ne yazık ki, biliyoruz -AKP bu konuda çok başarılı- rakamlarla oynayarak, algı operasyonu yaparak gerçekleri gizliyor. Bugün, işçiler, binlerce işçi üst üste toplu taşımayla işine gidiyor veya gündelik çalışıp gündelik yiyen insanlar da mecbur gidiyor. Küçük esnafın iş yerleri kapatıldı, paket servisi yapacaklar. Bir sürü işsiz var yani sadece ücretsiz izne ayrılan 2 milyon kişi var. Bu rakamlar doğru söylenmiyor, doğru söylenmediği için de halkımız bu pandemiyi ciddiye almıyor. Sizler bir sorunu tespit edip ciddi olarak onu halka anlatırsanız halk da ciddiye alır. Bir örnek vereyim bunun için: Benim memleketimde bir vatandaş hastalanıyor, testi pozitif çıkıyor. "Git evinde bekle." diyorlar, evinde tedavi oluyor, sonra ağırlaşıyor, hastaneye gidiyor, Hakk'a yürüyor. Hakk'a yürüyor -raporu burada arkadaşlar- doğal ölüm olarak gösteriliyor.

Sizler bunları doğru söylemediğiniz sürece bu pandemi daha çok can alacak ama en büyük facia da cezaevlerinde yaşanmaktadır arkadaşlar. Cezaevinde her mahpusun yaşamı devletin garantisindedir, onların sağlıklarından devlet sorumludur. Cezaevlerinde coronaya yakalanan mahpuslar tek kişilik hücreye konuluyor. Tek kişilik hücreye, infaz yasasına göre ancak ağırlaştırılmış müebbet verilenler konur. Bu insanlar orada tek başına. Yani siz almadığı bir cezadan dolayı ona idam veriyorsunuz, müebbet veriyorsunuz. Onlar dezenfekteye veya hijyen maddelerine, sağlığa ulaşamıyor veya bazı cezaevlerinde ne yapılıyor? Covid koğuşları oluşturulmuş, orada da yer yok, yerde yatıyor insanlar. Arkadaşlar, bu Türkiye'nin ayıbıdır. Şu anda 1.560'ın üzerinde ağır hasta mahkûm var. Aynı zamanda, biz, her gün cezaevlerinden bir ölüm haberi alıyoruz. Bu konuda iktidar hiçbir şey yapmıyor, hiçbir şey yapmıyor. Yaptıkları şu: O insanları ölüme mahkûm etmek. İnfaz yasasında şöyle bir hüküm yok: İşte, mahkûmlar en uzak yere gönderilir. Ama uygulamada böyle yapılıyor. Bu ne demektir? Şu anda 300 bine yakın tutsak var içeride. Bu 300 bin tutsak, aileleriyle birlikte 1,5-2 milyon insan demektir. Cezaların kişiselliğini bir kenara bırakıyorsunuz, ailelerini de cezalandırıyorsunuz. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak... Bunları, eğer elinizden gelse Afrika'ya göndereceksiniz. Yani tam sınırın kenarına Selahattin Demirtaş'ı, oraya... Bu, bir cezalandırmadır arkadaşlar, hukukla mukukla ilgisi yok.

Diğer taraftan, ne yapıyorsunuz? Cumhurbaşkanı, Ahmet Turan Kılıç'ı yaşından ve hastalığından dolayı affetti. Bu resimde -sizler görüyorsunuz- elinde bidon, Sivas'ta 33 canı yakan adam, 1'inci sanık bu adam. Cumhurbaşkanı bunu affediyor. Bu, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur, ne zaman aşımı olur ne de affı olur. Bu ayrımcılığı da bu şekilde yapıyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)