| Konu: | YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU VE ÖĞRENCİ DİSİPLİN YÖNETMELİĞİ'NE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 80 |
| Tarih: | 20.03.2012 |
AYŞE ESER DANIŞOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her şeyden önce, Afganistan'da şehit düşen ve bugün askerî törenle uğurladığımız şehitlerimize Allah'tan rahmet; ailelerine, yakınlarına ve tüm milletimize başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, son zamanlarda üniversite öğrencilerimizin keyfî uygulamalarla okullarından uzaklaştırılması, atılması ve bunlara neden olan Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'nin değişmesi gerekliliği üzerine gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yükseköğretim Kanunu ve bu Kanun'a dayanarak çıkartılan Öğrenci Disiplin Yönetmeliği, bize 1980 darbesinin bir mirasıdır, darbenin baskıcı felsefesini yansıtmaktadır. Boykot, işgal, bildiri dağıtma, afiş ve pankart asma, tören düzenini bozma, yasak yayın bulundurma ve burada sayamayacağım kadar çok sayıda yönetmelikçe suç kabul edilen madde nedeniyle gençlerimiz ağır cezalar almakta, gelecekleri karartılmaktadır.
Bu maddelerin birçoğu nesnellikten uzaktır ve yetkili mercilere geniş takdir yetkisi vermektedir. Amaç, öğrenciler üzerinde baskı kurmak, korku yaratmak, yönetime muhalif siyaset yapmalarını engellemektir. Bugün yüzlerce öğrencinin tutuklu olduğu ülkemizde konu daha da büyük önem arz etmektedir. Tüm öğrenciler, özellikle de tutuklu ya da hükümlü olanlar, üniversiteden atıldığında geleceğe dair umutlarını kaybetmekte, toplumla yeniden bütünleşmeleri zorlaşmaktadır çünkü üniversiteden atılmak, aynı zamanda bir daha hiçbir yükseköğretim kurumuna alınmamak anlamını taşıyor.
Son dönemde yaşanan olaylara kısaca bakalım: Geçen hafta Erdem Özdemir Celal Bayar Üniversitesinden atıldı. Sayın Bülent Arınç'ı slogan atarak protesto ettiği ve Rektörle tartıştığı için hem iki yarıyıl uzaklaştırılmış hem de Rektörden okuldan atılma tehdidi almıştı. Daha sonra, AKP ilçe binası önünde basın açıklamasında bulunduğu ve bu davranış, Yönetmeliğe göre öğrencilik sıfat, şeref ve haysiyetiyle bağdaşmadığı için üniversiteden çıkarma cezası aldı. Burada öğrencilik sıfatı, şerefi, haysiyetinin kime ve neye göre belirlendiği büyük bir soru işaretidir.
Bir diğer örneğe bakalım. Karadeniz Teknik Üniversitesinden Gizem Görmez bir gazetede yayımlanan yazısında rektörü eleştirmesi üzerine on bir ay yirmi gün hapis cezası almıştı, daha sonra da okuldan uzaklaştırıldı.
Bir başka örnek: İstanbul Marmara Üniversitesinden Mikail Boz, Ekşi Sözlük'te okul dekanını eleştirdiği için uzaklaştırma aldı. Sözünü ettiğim bu öğrenci çalışarak eğitimini karşılayan ve 3,96 ortalamayla sınıf 1'incisi olan bir öğrenci. Peki, neyi eleştirmiş de okuldan uzaklaştırılmış? Dekan ve bölüm başkanlarının atanmasını ve demokratik teamüllere uygun olarak seçimle göreve gelmemiş olmalarını.
Saydıklarıma ilaveten, mart başında Süleyman Demirel Üniversitesinde harçlara yapılan zammı protesto ettikleri gerekçesiyle toplam 52 öğrenci okuldan uzaklaştırıldı. Daha sonra rektörün isteği üzerine indirilen cezayla ilgili rektörün sözleri mesaj niteliğindedir. Sayın Rektör, "Disiplin Yönetmeliği'ne göre bu ceza kaçınılmazdı, biz de yönetim olarak en düşük cezayı uyguladık." demiştir.
Sayın milletvekilleri, hepimiz biliyoruz ki demokratik ve özgür bir ülkede düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmalıdır. Üniversiteler, öğretim üyeleri ve öğrencileriyle birlikte toplumu ilgilendiren her konuda fikirlerini ve eleştirilerini aktarma özgürlüğüne sahip olmalıdır.
Yeni YÖK Başkanımız Sayın Çetinsaya geçenlerde Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'nin değiştirileceğinin sinyallerini verdi ama bu yetmez çünkü Yönetmelik'in çerçevesini Yükseköğretim Kanunu'nun 54'üncü maddesi belirlemektedir. Eğer kanun değişmezse Yönetmelik'in özü ve felsefesi de değişmeyecektir.
Seçilmişler olarak burada bize düşen görev ülkemizin geleceğini yani gençlerimizi, onların eğitim haklarını, sosyal haklarını, insan haklarını korumaktır. Bu yolda yapmamız gereken Yükseköğretim Kanunu'nu daha demokratik bir düzenlemeyle değiştirerek üniversitelerimizi baskı merkezleri olmaktan kurtarıp farklı düşüncelerin bir arada geliştirildiği bilim merkezleri olmalarını sağlamaktır. Gençlerimize ve kendimize güvenerek eleştirilere açık olmayı, demokrat olmayı öğrenebiliriz, yeter ki isteyelim.
Hepinizi saygıyla tekrar selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Danışoğlu.