| Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 25.11.2020 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü; aynı zamanda, büyük siyaset adamı Sayın Alparslan Türkeş'in 103'üncü doğum günü, kendisini rahmetle anıyorum.
Bu, Kadına Şiddetle Mücadele Günü'nde İstanbul Sözleşmesi'nden konuşmasak olmaz. İstanbul Sözleşmesi, kadına şiddeti önlemeyi amaçlayan ve ağır yaptırımlar getiren ilk uluslararası anlaşma. Bu Sözleşme bir süredir büyük tartışmalara sebep oldu ve bütün dünyada toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlendirilmesi yönünde atılmış çok büyük de bir adım. Sözleşmeyi onaylayan ülkeler, bireylerin, özellikle kadınlar ve kız çocuklarının şiddete maruz kalmaksızın yaşam hakkını sağlamak ve korumak için gerekli olan hukuki hizmet ve destek önlemlerini almak zorunda.
Şimdi, burada bunu dile getirenler az önce ikiyüzlülükle suçlandı. Uluslararası sözleşmeleri onaylamak ve buna karşın gereklerini yerine getirmemek aslında ikiyüzlülük, değerli arkadaşlar. Gereğini yerine getiremeyince ikiyüzlü olmamak için mi sözleşmeyle ilgili muallakta kaldınız, bunu bir çözmemiz lazım. Karşı çıkanlara soruyoruz: "Hiç okudunuz mu bu sözleşmeyi?" Ve soruyoruz: "Kadının ezilmesini, şiddetin artmasını, tecavüzlerin ve cinayetlerin çoğalmasını mı istiyorsunuz?" Ve kimin ve neyin baskısı sizin gözlerinizi kör, yüreklerinizi bu kadar sağır hâle getirmiş?
İstanbul Sözleşmesi tek başına kadına şiddeti engelleyemez; evet, bu doğru çünkü çare yönetimde, çare yasalar önünde eşitlikte ve uygulanan yasalarda, demokraside ve ekonomik özgürlükte.
2020 yılının ilk ayında toplam 119 kadın öldürülmüştü, beş ay daha geçti, sayı 246; 2008 yılında 80, 2012'de 201 ve -her yıl artarak- 2019 yılında 469'du. Ve TÜİK verilerine göre, ülkemizde kadınların yüzde 40'ı şiddet görüyor ve her 10 kadından 4'ü yani 14 milyon kadın şiddet görüyor.
Şimdi, Birleşmiş Milletlerin topladığı verilere göre, Türkiye'de son on iki ayda partneri veya eşi tarafından cinsel veya fiziksel şiddet görmüş kadınların oranı yüzde 11; Nijerya'yla aynı durumdayız.
Bakın, İskandinav ülkelerinden örnekler vermiyorum. Bu oran Ukrayna'da yüzde 10,2, Paraguay'da yüzde 8, Hırvatistan'da yüzde 4, Polonya'da yüzde 3, İspanya'da ve Slovenya'da yüzde 2. Şu an 20-24 yaşında olan genç kadınlarımızın yüzde 14,7'si 18 yaşından önce, daha çocukken evlendirilmiş. Bu oran Tunus'ta yüzde 1,5; Güney Afrika'da yüzde 3,6; Belarus'ta yüzde 5, Karadağ'da yüzde 5,8; Ürdün'de yüzde 9,7.
Şimdi, Latin Amerika'daki 23 ülkede gerçekleşen kadın cinayetlerinin yarısı Brezilya'da. Brezilya'nın her konuda durumu malum. Irkçılığın, kadın düşmanlığının ve homofobinin güçlendiği bu ülkenin 2018 skoru 1.206. Brezilya'nın nüfusu bizim 3 katımız. Yani şunu demek istiyorum: Bu kadar berbat durumda olan bir ülke ile Türkiye'deki rakamlar aynı değerli arkadaşlar, durumun ciddiyetini anlayın diye söylüyorum. Batmışız, batmışız; hiç hafifletmeye kalkmayın.
İşsiz kadın sayısı 2014'ten 2019'a yüzde 52 arttı, 2 milyon ve Türkiye'de erkeklerin iş gücüne katılım oranı yüzde 65,7'yken kadınlarda bu değer yarısı, yüzde 29,4. Kadın işsizlik oranımız Avrupa ülkelerinin 2 katı, OECD ülkelerinin 3 katı ve Dünya Ekonomik Forumu 2020 Küresel Cinsiyet Uçurumu Endeksi'ne göre, ekonomik katılım ve fırsat eşitliğinde Katar ve Bahreyn'in arkasından 136'ncıyız, 106'ncıymışız 2006'da. Şimdi, yine 2006'da 101'inci olan Nikaragua, 2020'de 81'inci olmuş. 111'inci sırada olan Nepal bizi geçmiş, 101'inci sıraya yerleşmiş; Honduras 99'uncu iken 55'inciliğe çıkmış. Şimdi, biz bu skoru niye alıyoruz peki, ben size bunu sormak istiyorum. Önümüzdeki 135 ülkede şu oranlar daha iyi durumda da ondan. İş gücüne katılım kadınlarda 37,5; erkeklerde 78,1. Aynı iş için kadınlar erkeklerin yüzde 58'i oranında maaş alabiliyor ve erkeklerin kazandığı her 100 liraya karşılık kadınlarımız 43 lira kazanıyor.
Politik katılımda Gana ve Gine'nin arkasından 109'uncuyuz, 2006'da 96'ncıymışız ve eğitime katılımda Tunus ve Cezayir'den sonra 113'üncüyüz, 2006'da 92'nciymişiz. Yani bu verilere baktığımız zaman Hükûmet tarafından ortaya konulan, 2016-2020 yıllarını kapsayan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı'nız yetersiz ve geçersiz kalmış; yasa var ama uygulanmıyor demek. Sonuç: AK PARTİ iktidarlarında kadınlarımız dünyadaki diğer kadınlara oranla her konuda geriye gitmiş, her gün daha fazla öldürülmüşler, daha fazla şiddete uğramışlar. Ne yapmalı?
Şimdi, biraz önce Sayın Grup Başkan Vekili dostane "Bu işi ele alalım." dedi, çok teşekkür ediyorum kendisine. Bugüne kadar, 2018'de seçilip Meclise girdikten sonraki dönemde, 28 araştırma önergemiz, 201 yazılı soru önergemiz ve 35 kanun teklifimiz var siyasi partiler olarak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
AYLİN CESUR (Devamla) - Bunları reddettiniz, hepsini reddettiniz. Gelin, bu defa kabul edin. Bir araştırma önergesiyle huzurunuzdayım ve Hükûmetin yetersiz olduğu bu elzem konuda Mecliste bir araştırma komisyonu kuralım beraberce.
Ve öğrenilmiş çaresizlik; bunu gidermemiz gerekiyor. Maalesef bu hâle geldi, çok kaygılıyım.
Ekonomik ve psikolojik şiddet de dâhil şiddetin her türlüsünü tanımlamalıyız ve cezalandırmalıyız, iyi hâl indirimi uygulamasını derhâl kaldırmalıyız, 6284'ü uygulamalıyız.
Biz çaresiz değil, güçlü kadınlar istiyoruz. Ne yapacağını bilmez, yetersiz değil, donanımlı, üreten kurumlar istiyoruz ve korkak değil, cesur siyasi irade istiyoruz ve soruyoruz: Ciddi eylemler ve caydırıcı kanunlar çıkarmanın önündeki engel nedir? Neden elleriniz hep redde kalkıyor? Bu yasaların çıkarılması ve doğru uygulanması için eşik değeriniz nedir; daha ne kadar kadın şiddete uğramalı, daha ne kadar kadınımızı kaybetmeliyiz, soruyoruz.
Dileğimiz demokrasinin, hukukun uygulandığı, çaresizliğin yerine çarenin egemen olduğu, kadınların toplum içerisinde kaygısız, huzurlu ve göğüslerini gere gere dolaştığı özgür bir Türkiye.
Başkanım, eğer vakit verirseniz küçük bir bölüm daha ekleyeceğim önemli bir konu olduğu için.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Grup Başkan Vekillerimize de bir dakikadan fazla süre vermedim.
AYLİN CESUR (Devamla) - Özel, önemli bir konu, sizden istirham ediyorum.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Ama Başkanım, bugün önemli bir gün, istirham ediyoruz. Tüm kadınlar adına istirham ediyorum.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Kadına bir ayrıcalık tanıyalım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
AYLİN CESUR (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, ben burada, Sayın Bülent Ecevit'in çevirdiği Nobel Ödüllü Tagore'un kitabında ne yazmış, onları söyleyerek sözlerimi tamamlamak istiyorum: "Tanrım, beni özgürlük cennetinde uyandır / Fikrin korkusuz olduğu ve başın dik tutulduğu yerde / Bilginin serbest olduğu ve dünyanın özel duvarlarla dar bölmelere ayrılmadığı yerde / Sözcüklerin, doğruluğun derinliğinden meydana çıktığı yerde / Emeğin kollarını kemale uzattığı yerde / Berrak akıl nehrinin ölmüş âdetlerin hazin çölünde yolunu kaybetmediği yerde / Zekânın sürekli olarak genişleyen fikir ve fiile senin tarafından sevk edildiği yerde / Tanrım, sen benim memleketimi, işte bu özgürlük cennetinde uyandır."
Ben, bizim memleketimizde kadınların şiddete ve cinayete kurban gitmediği memlekette uyanmak istiyorum. Bugün utanarak uyandım, bana ait olmayan bir duyguyla uyandım. Lütfen gelin, Özlem Zengin'in bu yaklaşımını hep beraber olumlu bir araştırma önergesi vererek tamamlayalım.
Tagore'un sözüyle bitireceğim yine: "Allah'ım, bana fikre saygısızlık etmeyecek ve küstah kudretin önünde diz çökmeyecek gücü ver."
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)