GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:23
Tarih:03.12.2020

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, az önce 3 Aralığın Engelliler Günü olduğuna dair, önergeler geldi ama ne yazık ki AKP-MHP oylarına takıldığı için geçmedi ve engellilerin sorunları bir başka bahara, bir başka Engelliler Günü'ne kalmış durumda.

Şimdi, diğer bir takvimsel güne gelelim. Genelde AKP'nin takvimsel günlerde yaptığı güzellemeler var. 5 Aralık 1934 kadınlara seçme ve seçilme hakkının Türkiye'de verildiği tarih, bu yıl 85'inci yılı ve salı günü yapılan gündem dışı konuşmada AK PARTİ'li milletvekili şöyle bir ifade kullandı: "Türkiye Büyük Millet Meclisi yüzde 17,4 kadın temsiliyet oranıyla en yüksek temsil oranını yakalamıştır." Şimdi, ben kendilerinin kadın temsiliyet oranını ifade etmek istiyorum: 17,9; HDP'nin kadın temsiliyet oranı yüzde 37 değerli arkadaşlar. Yani bizim bu kadar emek verdiğimiz, bu kadar uğraştığımız bir şeyin genel ortalamayı yükseltmesi çok iyi; bu, doğru da bir şey, hepimiz adına da sevindirici. Tabii, biz isteriz ki bütün partilerde kadın temsil oranı yükselsin, kadın temsiliyeti artsın. Biz bunu isterken, bunun için çalışırken, partimizin tüzüğünü ve ilkelerini bu kadın temsiliyetini artırmak üzerine belirlerken AKP ne yapıyor? AKP, bizim siyasetteki arkadaşlarımızın dokunulmazlıklarını düşürüp onları cezaevine gönderiyor. İşte, Sayın Leyla Güven bu Meclisin bir parlamenteriydi, milletvekilliği düşürüldü, sonra tutuklandı, sonra cezası mahsup edildi diye bırakıldı. Şu anda Çağlar Demirel, Aysel Tuğluk, eski Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, her biri bu Meclisin birer üyesiydiler, bu ülkenin eşitliği, özgürlüğü ve demokrasisi için siyaset yapıyorlardı; işte, Sayın Gültan Kışanak Diyarbakır Belediye Eş Başkanıydı, Diyarbakır halkına hizmet ediyordu, bu ülkeye hizmet ediyordu ama siz onları tutukladınız, cezaevine gönderdiniz. Peki, zulmünüz bununla sınırlı mı kalıyor? Hayır, bununla da sınırlı kalmıyor, cezaevinde olmak da yetmiyor. Ne yapıyorsunuz? Bu sefer de sistematik işkence yapıyorsunuz; sistematik baskı, zor aygıtlarını devreye sokmuş durumdasınız.

Geçen günlerde siyasetçilerin koğuşları basıldı gardiyanlar tarafından, bütün odaları dağıtıldı. Savunma için, yargılandıkları mahkemelerde yapmak istedikleri savunmalar için aldıkları notlara el konuldu, kişisel notlarına, edebî çalışmalarına el konuldu ve bütün bunları yapan iktidardan tek bir çıt çıkmadı, tek bir açıklama yapmadınız. Şimdi, kadınların oranına, kadınların seçme-seçilme hakkına güzelleme yapmak kolay ama bunun toplumsal hayata, siyasal hayata, kamusal hayata, sosyal hayata nasıl yansıdığına, bunların nasıl temsiliyetler sağladığına da bakmamız gerekiyor değerli arkadaşlar.

Bakın, ben size bir şey söyleyeyim: Biz kadın milletvekili oranında 192 ülke içerisinde 117'nci sıradayız. Zirvede kim var? Ruanda var; evet, zirvede Ruanda var. Avrupa'da 37 ülke içerisinde sondan 3'üncü sıradayız değerli arkadaşlar. Peki, kim var bizim önümüzde? Afrika ve Orta Doğu ülkelerinin birçoğu bizim önümüzdeler ve daha iyi durumdalar kadın milletvekili temsiliyet oranında değerli arkadaşlar. Peki, kadın bakan oranında ne durumdayız? Son sıradayız; evet, son sıralamadayız, Avrupa'da 37 ülke içerisinde sondan 4'üncü ülkeyiz. Yani bir hakkın erken verilmiş olması, bir hakkın kullandırılmış olması, siz erkeklerin, aslında önümüzü açtığınız, kadın temsiliyet oranını sağladığınız anlamına gelmiyor. Bugünkü yüzde 17,4 de kadınların mücadelesi sayesinde olmuştur, çok daha yüksek bir seviyeye gelmesi de kadınların ortak mücadelesi sayesinde olacaktır, bunu ifade etmek gerekiyor.

Son olarak, bu cezaevlerindeki baskılara dönük açlık grevi eylemi başladı biliyorsunuz, beş günlük süresiz ve dönüşümlü bir grev. Bunun önceki açlık grevleri gibi olmaması gerekiyor değerli arkadaşlar. Şimdiden bu insanların sesini duymanız, bu sistematik hak ihlallerinin önüne geçmeniz ve bu açlık grevi süreci büyümeden, yayılmadan, derinleşmeden, pandemi sürecinde insanların yaşamını tehdit etmeden durdurulması gerekiyor. Bu konudaki siyasi, insani, hukuki ve vicdani sorumluluğun sizlerde olduğunu tekrardan ifade etmek istiyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)