| Konu: | Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 23 |
| Tarih: | 03.12.2020 |
MUSA PİROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, gecikmiş bir geçmiş olsun dileğimle başlamak istiyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum, buyurun.
MUSA PİROĞLU (Devamla) - Sağlık önemli bir durum ve ülke bir salgınla boğuşuyor. "Boğuşma" kavramı öylesine söylenmiş bir durum değil. Dün İstanbul Tabip Odası bir açıklama yaptı, yoğun bakımların tamamı dolu. Başka bir açıklama daha yapıldı, denildi ki: "Trafik kazası geçirmeyin, yoğun bakıma yatıramayız, ölürsünüz." Günde 60 bine yakın vaka var. Avrupa'da 1'inciyiz ve insanlar, özel hastaneler kapalı olduğu için devlet hastanelerinde yer bulamıyor; çoğu, acil servis sırasında beklerken ölüyor. Ölüm, neredeyse normal, rutin bir davranış şekli, bir yaşam şekli hâline geldi bizim için, özellikle de yoksul halk için. Çünkü zenginler, bir şekliyle özel hastaneler ya da başka yöntemlerle kendilerini kurtarıyor ama bedelini yoksullar ödüyor. Yoksullar, sadece salgınla boğuşmuyor aynı zamanda işsizlik, sefalet ve iflasla da boğuşuyor ama iktidarın umurunda değil.
İnsanlar ölmüş, insanlar aç kalmış; bu, iktidarın umurunda değil. Niye değil? Bir haftadır, yani salıdan bugüne kadar ülkede bu salgınla uğraşacağınıza, salgına çözüm üreteceğinize, yoksula ilaç üreteceğinize, yoksula çözüm üreteceğinize, enerji baronlarına yeni rant alanları üretmekle uğraşıyorsun. İktidar, hısım akrabanın şirketlerine rant yaratmak uğruna Meclisi kilitliyor ve yoksulları yok sayıyor.
Ben hafta sonu BİMEKS işçilerinin eylemine katıldım. 1.500 işçi adına eylem yapıyorlar, hepsi işinden atıldı. Mahkemeye gittiler ve haklarını kazandılar. BİMEKS'in patronu yani sarayın yakın arkadaşı, bu işçilerin parasını ödemiyor, mahkeme kararlarını da dinlemiyor. İşçiler, onun milyon dolarlık villasının karşısında eylem yapıyor.
Bir benzer eylemi hava yolu şirketinin, Atlas Havayollarının işçileri de yapıyor, 2 bin işçi. Şirket iflas etti, işçiler mahkemede hiçbir alacaklarını alamıyorlar çünkü patronlar hep aynı numarayı yapıyor: "Kriz dönemindeyiz." Ve ne zaman kriz olsa patronlar, iktidarın teranesini okuyor, "Aynı gemideyiz" diyor. İyi zamanda işçinin kanını emen, işçinin alın terini sömüren, servetine servet ekleyen patron, ne zaman zora gelse iki tane iş yapıyor. Bir: İşçinin yanına çıkıyor "Aynı gemideyiz" hikâyesini okuyor. İki: Malı boşaltıyor, mağazaları boşaltıyor, malını, servetini boşaltıyor ve "Bende para yok size verecek." diyor. Peki neye güveniyor? Bu iktidara güveniyor. Çünkü işçi, hakkını aramaya kalktığında Ermenek'te olduğu gibi, Gebze'de olduğu gibi, BİMEKS isçisinde olduğu gibi karşısında polis barikatını görüyor ve polis, iktidarın emriyle çalışıyor.
Önümüzdeki süreçte yoksulluğun daha artacağı, sefaletin daha büyüyeceğini peşinen görüyoruz. İşçiler ve esnaflar; iflasla, batmayla ve yoksullukla yüz yüze. Bu yüzden aslında burada şunu söylemek gerekiyor, ben bu iktidara oy vermiş yoksul işçilere seslenmek istiyorum çünkü BİMEKS isçisi dedi ki: "Ben 15 Temmuz'da sokağa çıkmıştım." Yani dedi ki: "Ben iktidara oy vermiştim." Ben o işçilere ve o yoksullara şöyle diyorum: Bu iktidar, size ihanet ediyor. Bu iktidar; işçi sınıfına, yoksullara, kendisine oy vermiş bütün yoksullara ihanet ediyor ve düşmanlık yapıyor. Yapılacak bir tane şey var: Ya ölümü bekleyecek ya iflası bekleyecek ya yoksulluğa razı gelecek ya da kalkacak hakkını arayacak. Ben buradan herkese sesleniyorum, buradan bütün halklara sesleniyorum: Ayağa kalkın, hakkınızı arayın ve sesinizi yükseltin. Yoksa ölüm ve yoksulluk "kader" diye size dayatılacak.