| Konu: | Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 23 |
| Tarih: | 03.12.2020 |
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Çevre Ajansının Kurulmasına Dair Kanun Teklifi'nin 10'uncu maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Çevre Ajansı Kanun Teklifi'ne baştan sona baktığımda, ilk alkıma gelen, geçen yıl benim de üyesi olduğum Bayındırlık Komisyonunda görüşülerek Genel Kurula noktası bile değişmeden gelen ve kabul edilen Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı oldu. Bu Ajans da kamu ihale şartlarından bağımsız, personel alımındaki ilkesizlik, Bakan tarafından tepeden gelen yöneticiler ve suistimale açık bağış toplama yetkileriyle Turizm Ajansıyla tamamen aynıdır, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına paralel bir yapı oluşturulmaktadır. Zaten biz ne çektiysek bu paralel yapılardan çektik. Sayın Genel Başkan Yardımcımız Şenol Sunat'ın dediği gibi: "Ya, siz bu paralel yapıları ne kadar çok seviyorsunuz." Turizm Ajansıyla binde 7,5'luk turizm payı ve konaklama vergileriyle tanışmıştık, şimdi de depozito bedelini tahsil eden bir Ajansla tanışıyoruz. Aslında burada yeni bir şeyle tanışmıyoruz, on sekiz yıldır artık adımız gibi bildiğimiz, her türlü meseleden rant üretebilen AK PARTİ politikalarının bir devamını görüyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri "Turizm Ajansı ne yaptı?" sorusu, Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçe görüşmelerinin Komisyon ayağında sıkça soruldu. Sayın Bakan ve iktidar milletvekillerinin verebildikleri somut tek cevap Güvenli Turizm Sertifikası Programı oldu. Yani hiç olmazsa bir cevabı verdiler; Allah razı olsun.
Coronavirüs bahanesinin arkasına sığınılabilir ama "Bu Ajansın ülke turizmine bugüne kadar doğru düzgün, somut hiçbir katkısı oldu mu?" diye sormak gerekir. Hakkını yemeyelim, oldu. Tek katkısı, FETÖ şaibeli Fettah Tamince'nin yönetim kuruluna alınıp sonra çıkartılmasıyla AK PARTİ iktidarının FETÖ'yle mücadelesindeki samimiyetsizliğini göstermesi oldu. Şimdi, Türkiye Çevre Ajansıyla alakalı da iktidara çağrı yapıyorum: Turizm Ajansına Fettah Tamince'yi getirdiğiniz gibi, Çevre Ajansına da Ekrem Dumanlı'yı getirin. Tam da size ve iktidarınıza yakışan bir görevlendirme olacaktır. Nasıl olsa meseleniz çevre, depozito ya da atıklar değil, meseleniz bu Ajans sayesinde kime, ne rant sağlayacağınız anlayışıdır.
Saygıdeğer milletvekilleri, keşke bu ajanlar devlet, sivil toplum ve özel sektörün bir araya gelip iyi işler yapabildiği özgür alanlar olsaydı ama Türkiye Çevre Ajansı, Bakan tarafından tepeden atanacak isimlerin tamamen siyasi baskı altında iktidarın politikalarını onaylama zorunluluğuyla çalışacakları bir alan olacaktır. Temenni etmeyiz ama aynı Turizm Ajansı gibi, bu Ajans da başarısız olacaktır.
Bu meseleyi Nasrettin Hoca'dan bir örnekle bağlamak istiyorum. Merhum Hoca, malumunuz Türk hiciv sanatının dehasıdır. Hoca, bir gün oğlunun eline bir testi tutuşturup çeşmeden su getirmesini ister. Çocuğa bir tokat vurup "Testiyi kırma ha!" diye de öğüt vermiştir. Bunu gören komşulardan biri "Daha testiyi kırmadan niye dövüyorsun çocuğu?" diye tepki göstermiştir. Hocanın cevabı da bizim eleştirilerimize benzer şekilde olmuştur: "Testiyi kırdıktan sonra tokat neye yarar!" Biz iktidarı testiyi kırmasın diye uyarıyoruz çünkü o testi Türk milletinin değerleridir, çünkü o testi Türk milletinin kalbi olan çevredir, ormandır, ağaçtır; kısacası, o testi Türkiye'dir.
Değerli milletvekilleri, atıkların geri dönüşümü konusunda ciddi bir adım atılmak isteniyorsa bununla alakalı ilk istişare yerel yönetimlerle yapılmalıdır. Nüfus oranıyla da bakıldığında en çok atık üreten İstanbul, İzmir, Bursa, Ankara gibi şehirlerimizin Türkiye Çevre Ajansında temsil edilmesi şarttır. Bu husus, görüşmeler tamamlanmadan, 5'inci maddede oluşturulan Danışma Kuruluna açık bir şekilde eklenmelidir. Danışma Kurulunda, en çok atık üreten büyükşehir ve ilçe belediyelerinin temsili sağlanmalıdır. Tam da bu durum Millet İttifakı belediyelerinin sürece dâhil olmasına sebep olacağı için iktidarın nefsine ağır gelecektir sanırım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) - Yine de biz çağrımızı yapalım diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.