GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:23
Tarih:03.12.2020

AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bartın'ın çevreyle ilgili 2 tane büyük sorunu var. Birisi termik santral tehdidi, diğeri ise tehlikeli atık depolama. Tam on beş yıldır özel bir şirketin termik santral kurma hevesine karşı Amasralı hemşehrilerim "Zehirlenmek istemiyoruz." diye çırpınıyorlar. Şimdilerdeyse sahnede yine bir umut tüccarlığı var. On beş yıldır bir torba dahi kömür çıkarmamış olan malum şirket kalkmış "Nihayet kömür çıkaracağım, binlerce kişiye istihdam sağlayacağım." diyor, sonu baştan belli bir hikâye anlatıyor. "Ha bugün ha yarın vallahi kömür çıkaracağım." diyen şirketin redevans sözleşmesine bakıyoruz: 2005'ten beri 2019'a kadar kaç kere uzatılmış ve bu süre nihayet sona ermiş. Asıl mevzuya gelirsek, bu şirket 2006 yılında termik santral için elektrik üretim lisansı alıyor ve 2019'a kadar tam on üç yıldır bu lisans süresini de uzatıyorsunuz. Ama biz biliyoruz ki bu Hükûmet pandemide can çekişen esnafın borcunu faizsiz öteleyemiyor, o ayrı. Şimdi, bu süre de Kasım 2019'da doldu, bugün günlerden 3 Aralık 2020.

Peki, "Ben kömürcü değilim ki santral olmazsa ben kömürü ne yapacağım?" diyen bu şirket kim ki AKP bütün gücüyle yıllardır arkasında duruyor? 900'den fazla madenciyi işten çıkaran, üretim yapmadan devlete karşı sorumluluklarının hiçbirini yerine getirmeyen bu malum şirkete koşulsuz desteğinizin sırrı nedir söyler misiniz? Bu yapılanların hepsi birer oyalamadır, sorunun tek bir çözümü vardır, o da maden sahalarının tümünün kamuya devredilmesi, TTK'nin yani devletin işçi almasıdır. On sekiz yıldır bu işin başındasınız. Bakın, siyaset kurumu şirketlerin değil, kamunun haklarını korumak için vardır. Yüz yetmiş iki yıllık devlet kurumumuz TTK varken siz ne yapıyorsunuz Allah aşkına? "Yerli ve millî" deyip özel şirketlerin koluna giriyorsunuz, neden TTK'nin sahayı işletmesine destek vermiyorsunuz? Artık daha fazla mağduriyet yaratmayın, bırakın TTK bu işe el atsın. Ama siz şimdi yapmazsanız biz gelince yapacağız, bunu da bilin. (CHP sıralarından alkışlar)

Şu anda TTK'nin özelleştirilmesini dayatan bir yol haritası izleniyor. Bu ocaklar bizim hazinemizken "Kaynak yok." diyerek kurumu fiilen çalıştırılamaz hâle getiriyorsunuz. Bugün kurum Türkiye genelinde tüketilen kömürün sadece yüzde 1'ini üretir hâle gelmiş. TTK'yi eski itibarına kavuşturmak, kaynak ve kapasite artırımına gitmek sizin göreviniz. Uçurun hadi ama eşi, dostu, akrabayı ya da Katar'ı değil, bu sefer vatandaşımızı uçurun diyorum. Biz, geleceğimizi, bizden sonraki nesillerin geleceğini sokakta bulmadık değerli arkadaşlar.

Şehrimizde ikinci bir zehir tehdidineyse asla tahammülümüz yok. Gündemde bugünlerde bir depo meselesi var. Deniyor ki: "Üretim değil, sadece depolama." Bir: Bartın kimyasal atık çöplüğü değildir. İki: Ne depolanacak burada, patates, soğan mı depolanacak zannediliyor? Üretilen çinko oksit sonrası oluşan tehlikeli atık ve toksik maddeler depolanacak. Bu ülkede varlık kuyruklarıyla övündüğünüz tanzim satış döneminizde patates, soğan depolayanlara da baskı yapan siz değil miydiniz? Şimdi, bu şirket Tekirdağ'da, Bursa'da, Karabük'te ciddi bir tepkiyle karşılanmış. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu firmaya tehlikeli atıkları kontrolsüzce depoladığı için milyonlarca lira ceza kesmiş Karabük'te. Yine TÜBİTAK'ta yapılan analizlerle de yasal azami sınırdan 15 kat daha fazla kurşun tespit edilmiş. Yani, mükemmel bir izolasyon yapılmazsa yer altı su kaynaklarımıza, toprağımıza, havamıza hepsine bulaşma riski var. Yani kapalı ya da sızdırmaz ifadeleriyle süslenen bu deponun içinde saatli bir bomba var arkadaşlar. Gelecekteyse üretim tesisi kurulması ihtimaline karşı şimdiden uyarmak istiyorum: Bartın sahipsiz değildir ve buna asla izin vermeyiz.

Teşekkür ederim. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)