GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:25
Tarih:08.12.2020

CHP GRUBU ADINA SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli üyeler; Sayıştay Başkanlığı bütçesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Sayıştay yüz elli sekiz yıllık geçmişe sahip bir denetim kurumudur. Denetim fonksiyonlarına sahip, devlet içerisinde etkili ve güçlü olması gereken, devletin temel çatısını oluşturan kurumların başında gelir. Sayıştay, denetim ve kesin hüküm verme süreci sonunda sorumlular hakkında tazmin hükmü verebildiği gibi, ilgili kamu idaresine soruşturma yapılması yönünde karar da alabilmektedir. Ayrıca, Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre suç unsuru belirlenmesi hâlinde de konuyu cumhuriyet savcılığına bildirebilmektedir. Bu Anayasa'yla sabittir. Ancak AKP, "proaktif denetim" adını verdiği denetim sistemiyle Sayıştayın performans denetimi yetkisini elinden almıştır. Mevcut yasal yetkisi çerçevesinde yürüttüğü denetim raporlarının AKP'nin seçtirdiği Sayıştay Başkanı tarafından sümen altı edilmesi, denetçilerin raporlarının direkt Meclise gelmeyerek süzgeçten geçirilmesi, Meclisin bütçe hakkının elinden alınması ve yürütmenin yasamayı tahakküm altında tutması sonucunda raporlar kuş kadar kalmıştır. Örneğin, 2016 yılında Eti Madenin 540 sayfa olan raporu 2018 yılına gelindiğinde 108 sayfaya düşmüş. Liyakat sahibi, iş ahlakıyla hareket eden ve AKP'nin hukuksuzluklarına direnen denetçiler sayesinde kuş kadar da olsa bu raporlar hâlâ önümüze gelebiliyor. Sayıştay Dergisi'nin Haziran baskısında diğer gelişmiş ülkeler ile Türkiye'nin kıyaslandığı tabloda görüleceği gibi, dünyada bütçe süreci dokuz-on altı ay arasındayken Türkiye'de oldubittiyle üç ay on beş günlük süre içinde bütçeleme yapılmaktadır.

Sayıştayın esasa ilişkin bulgularda liyakatsizlik ve baskılar neticesinde soruşturma açma yetkisini kullanmayarak bulguları Plan ve Bütçe Komisyonuna havale etmesi ve Komisyonda AKP, MHP çoğunluğuyla usulsüzlük ve yolsuzlukların üzerinin kapanması da tam bir skandaldır. (CHP sıralarından alkışlar) Sayıştayın belirlediği usulsüzlükler on yıldır adli makamlara bildirilmemekte, denetim raporları Mecliste görüşüldükten sonra rafa kaldırılmaktadır, denetmenler usulsüzlükleri cumhuriyet savcılıklarına bildirememektedir.

AKP'nin bu "Ben yaptım, oldu." tutumundan yüz bulan kamu idarelerinin yarısına yakını kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yaptığı transferler hakkında Sayıştaya bilgi vermemektedir. Sayıştayın idari kurumlar üzerinde yaptığı faaliyet genel değerlendirme raporuna baktığımızda, kamu idaresi sayısı 313 iken bunların 30 tanesi faaliyet raporunu yayınlamamış, yayımlayan 283 idarenin 134'ü yani yarısı kuruluşlara yaptığı transferler hakkında bilgi vermemiştir. Bilgi verenlerin ise idari faaliyet raporlarında söz konusu yardım ve harcamalara ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu uygulamalar hukuk devletine ve Anayasa'ya aykırıdır.

Sayın üyeler, 2016'da KİT Komisyonundaki görüşmelerde konuşan Sayıştay temsilcisi raporlara uygulanan sansürü itiraf ederek "Denetçinin yazdığı aynen buraya gelmiyor, Sayıştaydaki bir süzgeçten geçerek geliyor, bazı arkadaşlarımızın önerileri çıkarılıyor." demiştir. AKP'nin istediği dikensiz gül bahçesi yani denetimsiz icraat ortamı hızla oluşturulmuştur. Bağımsız yargıdan ve bağımsız denetimden kaçış bir bütündür. Bu Anayasa'ya aykırılıktır, demokrasiden kaçıştır.

Değerli üyeler, daha önce 6085 sayılı Sayıştay Kanunu'nda yapılan düzenlemeyle, sermayesinin yüzde 50'sinden daha az kısmı kamuya ait olan şirketlerin Sayıştay denetimi dışında bırakılmasına ilişkin yasal düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi iptal etmiştir. Buna rağmen Türkiye Varlık Fonunun Sayıştay denetimi dışında bırakılması Anayasa'ya aykırılık değil midir? Gerçi AKP'nin hukuk tanımamak, Anayasa tanımamak gibi bir alışkanlığı var, şaşırmamak lazım. Varlık Fonu gibi AKP'nin arka bahçesi yapılmak istenen kurum ve kuruluşların sağlıklı şekilde denetlenmesi ve hesap verilebilirlik, şeffaflık ile yasamanın yürütmeyi denetleme hakkı ilkeleri gereğince bağımsız denetçilerin raporlarının doğrudan Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmemesi, Sayıştayın riskli alanları dikkate alınarak Fonun varlıklarının denetlenmemesi Sayıştayı itibarsızlaştırmak değil midir? Yürütme organı tarafından Varlık Fonunu denetlemekle görevli bağımsız denetçilerin atanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulmaması kendi kendini denetlemek değil midir? Bu mudur bağımsız denetim? (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

SUZAN ŞAHİN (Devamla) - Unutulmamalıdır ki Sayıştay vatandaşların vergilerinin nereye harcandığını millete gösteren lokomotif bir kurumdur ve milletin gözüdür.

Türkiye'nin Şeffaf Bütçe Endeksi skoru 2019 yılında 100 üzerinden 51 puan olup 2017 yılında yayınlanan Şeffaf Bütçe Endeksi skoruna göre 7 puan gerilemiştir. Türkiye, Şeffaf Bütçe Endeksi yayımlanan 117 ülke arasında 46'ncı sırada yer almıştır, bütçe süreçlerine kamu katılımı değerlendirmesinde ise sıfır puan almıştır.

Ülkemizde denge ve denetleme sistemi çökmüştür. Sayıştay denetçi yardımcılığına giriş sınavları liyakate göre değil, denetim standartlarına aykırı olarak AKP'ye uygun ideolojik bir kadrolaşma oluşturmaya yöneliktir.

Bir hükûmet neden denetimden kaçar? Dürüst isen, temiz isen denetlenmekten kaçmazsın. Peki, Cumhurbaşkanı ve partisi AKP neden denetimden hiç hoşlanmaz? AKP'nin denetlenmemek, sorgulanmamak için çıkarmadığı yasa kalmadı. Lügatlerinde şeffaflık diye bir şey yok ama artık ne yaparlarsa yapsınlar boş, milletin gözünden hiçbir şey kaçmıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SUZAN ŞAHİN (Devamla) - Selamlıyorum efendim.

BAŞKAN - Selamlayalım lütfen.

SUZAN ŞAHİN (Devamla) - Tüm raporlarda AKP hükûmetlerinin yönetsel işlere yol açtığı, iç kontrol sistemi açısından da zafiyetler oluşturduğunu ortaya koyan bağımsız denetim fonksiyonlarına sahip, gittikçe gelişmesi ve etkili olmasının gerektiği inancımızla 2021 bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.

Bu kürsüden ayrıca bir şeyi ifade etmeden de ayrılmak istemiyorum. Bu, benim milletvekili olarak Türk milletine borcumdur. Covid-19'la mücadele konusunda sizlere bir çağrı yapmak istiyorum: Covid-19'un başından itibaren Tabipler Birliğinin, Bilim Kurulunun, muhalefetin, özellikle Sayın Genel Başkanımızın hiçbir tavsiyesine uymayarak haziran ayında Covid bitmiş gibi normalleşme yaptınız ya; şimdi, ülkemizin her yanında, özellikle 1'inci sıra olan kendi ilim Hatay'da herkes ölüyor. Anayasal bir sorumluluğunuzu ve zorunluluğunuzu hatırlatmak istiyorum. İnsan sağlığını ve güvenliği korumak sizin anayasal sorumluluğunuz ve zorunluluğunuzdur. (CHP sıralarından alkışlar) Bir insan hayatını, bir tek insan hayatını bile korumak zorundasınız. Bunun için, sevgili milletvekilleri...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SUZAN ŞAHİN (Devamla) - Lütfen uzatabilir misiniz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Suzan Hanım. 3'üncü kez... (CHP sıralarından "Devam et." sesleri)

Buyurun, siz devam edin, Covid'den bahsediyor.

SUZAN ŞAHİN (Devamla) - Buradan vicdanı, canı yanan bir milletvekili olarak sesleniyorum. Akrabalarımı üç gün içinde sırasıyla toprağa verdim, canım yanıyor. Milletimin her kesiminde komşularımız, arkadaşlarımız ölüyor. Hani, zenginleştirecektiniz ya, ekonomiyi uçuracaktınız. Hani, bu uğurda yaptıklarınız, her şeyle çağ atlamıştık ya! Bakınız, sisteminiz çöktü. PCR testlerini beş altı günde alamıyoruz, teste gelen insanları elini kolunu sallayarak evlerine gönderiyorsunuz. Evlerinden bir daha ilaç almak için yine dolmuşlara binerek geliyorlar ve her tarafımız, bütün hastanelerimiz pandemi hastanesi oldu, acil servislerine pandemi yoğun bakım üniteleri kuruluyor. Gözünü toprakla doldurdunuz insanların. "Doymuyorsunuz." dediniz, mezarlarda insanların gözünü toprakla dolduruyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Eğer bu anayasal zorunluluğunuzu yerine getirmezseniz anayasal suç işlersiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SUZAN ŞAHİN (Devamla) - Her bir insanın ölümüyle cinayet işliyorsunuz, katliamdır.

ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Ne cinayeti?

SUZAN ŞAHİN (Devamla) - Lütfen tam destek, ekonomik destekle tam karantinayı uygulayın. (CHP sıralarından alkışlar)